Aşk mı? Nefret mi? Gurur mu? Kabulleniş mi?
Ateş gibi kızıl saçlarıyla bambaşka bir güzelliği olan Kristy, buzdan bir iklimin hüküm sürdüğü topraklarda yapayalnız, yoksul bir hayat yaşamaktadır. Onu gören her erkeğin dikkatini çeken büyülü güzelliğine rağmen, kalbini kimseye açmayacağına dair kendine bir söz vermiştir. Çünkü kalbinin derinliklerinde, yedi yıl önce evlendiği ve sadece bir gün sonra onu kovan o zalim adamın izlerini taşımaktadır.
Simsiyah saçları, geceden karanlık gözleri, dünyayı yüklenecek kadar güçlü görünen bedeniyle Bradley, her kadının romantik hayallerini süsleyen görkemli bir soyludur. Onda eksik olan tek şey, bir kalptir. Genç adam unutmayı seçtiği geçmişinden uzak, duygusuz bir hayat yaşarken, kızıl saçlı asi bir kadınla karşılaşır. Bu gizemli kadının gerçek kimliğini öğrendiğinde dünyası sarsılacaktır.
Geçmiş yaraların sızısını hâlâ duyan genç kadın, geleceğini de yaralamaya ant içmiş Bradley ile yeniden karşılaştığında, yedi yıl önceki gibi itaatkâr olmayacaktır.
Ve genç adam asla kabullenemeyeceği gerçeklerle yüzleşirken, Kristy’nin asi ruhunun arkasındaki masumiyetle, sadece kalbinin değil, derin bir aşkın da farkına varacaktır.
Aşk mı? Nefret mi? Gurur mu? Kabulleniş mi?
Ateş gibi kızıl saçlarıyla bambaşka bir güzelliği olan Kristy, buzdan bir iklimin hüküm sürdüğü topraklarda yapayalnız, yoksul bir hayat yaşamaktadır. Onu gören her erkeğin dikkatini çeken büyülü güzelli... tümünü göster
“Biliyordum, onu gördüğümde yine bütün kalkanlarım bedenimi saracak ve âşık ruhumu saklayacaktım. Artık hiç değilse kendime dürüst olma vaktiydi. Aslı ruhuma işlemişti işlemesine de ben bunu istiyor muydum? Hoş aklıma, ruhuma girerken bana sorduğu yoktu ama korkuyordum. Hiçbir şeyden korkmadığım kadar korkuyordum.”
Ali Aral, nam-ı diğer Ali’m… Karanlık ve acımasız bir hayatı seçmek zorunda kalan, korkularını ve pişmanlıklarını kör bir cesaretin arkasına saklayan bir adam… Ali'm, yetimliğinin acısını; Duygu’ya can, Bekir’e kan, Sado’ya yıkılmayan duvar olarak unutmuştu. Hercai arzuların efendisiyken, bir gün hayatına gökten zembille inen Aslı’yla tanıştığında hayatındaki en büyük eksikliğin ne olduğunu anladı: Aşk… Fakat hayatındaki eksik şeyi yerine koymak sandığı kadar kolay olmayacaktı.
Ali’m, Aslı için yanmayı ve yakmayı öğrenebilecek miydi? Öksüz ruhuna, kana bulanmış geçmişine aşkı anlatabilecek miydi? Ondan kaçan kadını, onu kendinden bile çok seveceğine inandırabilecek miydi?
Hercai arzuların ebedi aşka dönüştüğü Bir Türk Masalı daha…
“Biliyordum, onu gördüğümde yine bütün kalkanlarım bedenimi saracak ve âşık ruhumu saklayacaktım. Artık hiç değilse kendime dürüst olma vaktiydi. Aslı ruhuma işlemişti işlemesine de ben bunu istiyor muydum? Hoş aklıma, ruhuma girerken bana sorduğu yo... tümünü göster
People dergisinin 'Yüreğin Kraliçesi' adını verdiği Judith McNaught, yeni romanı 'Aldığım Her Nefeste' ile Şikago atmosferine geri dönerek 'Cennet' adlı kitabındaki karakterleri ziyaret ederken, yine bir aşk ve gizem hikayesi sunuyor. Yayınevimizin, 'Gece Fısıltıları', 'Cennet', 'Kusursuz', 'Mutluluk' ve 'Sen Gelmeden Önce' adlı kitaplarını yayımladığı yazar, okurunu bu romanında da hayal kırıklığına uğratmıyor.
Gökyüzüne doğru yükselen görkemli görüntüsü ve mücevher gibi parlayan vitray camlarıyla Wyatt Malikanesi, karla kaplı tepenin üzerinde kraliyet tacı gibi durmaktadır. Böyle bir görüntünün, başarı ile mutluluğu simgeleyeceği düşünülse de, Wyatt ailesi uzunca bir süredir mutsuzluğun karanlığında yaşamaktadır. Paranın gücü yaşlı Cecil Wyatt'in kayıp olan torunu William'ı bulmasını sağlayamamış, polis William'ın üvey kardeşi gizemli Mitchell Wyatt'ın bu kayıptan sorumlu olduğundan kuşkulanmaya başlamıştır.
Kate Donovan, tropik bir adada kendisine hayatının en coşkulu anlarını yaşatacak olan adamın, aynı zamanda en büyük mutsuzluğu da getireceğini bilmeden, karanlık bir karizması olan Mitchell Wyatt'a aşık olur ve bir karabasanın içine düşer. Kendini ve sevdiklerini koruyabilmek için de bu büyüleyici adama savaş açmak zorunda kalır.
People dergisinin 'Yüreğin Kraliçesi' adını verdiği Judith McNaught, yeni romanı 'Aldığım Her Nefeste' ile Şikago atmosferine geri dönerek 'Cennet' adlı kitabındaki karakterleri ziyaret ederken, yine bir aşk ve gizem hik... tümünü göster
Bütün engellere rağmen, Katniss Everdeen Açlık Oyunları'ndan iki kez sağ çıkmıştır. Ama şimdi kanlı arenadan sağ çıkmayı başardığı halde hâlâ güvende değildir. Capitol kızgındır. Capitol rövanş istemektedir. Uğradıkları bozgunun bedelini ödetmek istedikleri kişi kimdir? Katniss. Daha da beteri, Başkan Snow başka hiç kimsenin de güvende olmadığını açıkça belirtmiştir. Ne Katniss'in ailesi, ne arkadaşları, ne de 12. Mıntıka halkı. Suzanne Collins'in gerilim romanı Açlık Oyunları üçlemesinin bu güçlü ve heyecan verici finali yılın en çok sözü edilen kitabı olmayı vaat ediyor.
Bütün engellere rağmen, Katniss Everdeen Açlık Oyunları'ndan iki kez sağ çıkmıştır. Ama şimdi kanlı arenadan sağ çıkmayı başardığı halde hâlâ güvende değildir. Capitol kızgındır. Capitol rövanş istemektedir. Uğradıkları bozgunun bedelini ödetmek... tümünü göster
Hırs, tutku, kıskançlık ve nefret duyguları arasında beklenmedik bir biçimde filizlenen muhteşem bir aşkın hikâyesini okumaya hazır mısınız?
Babasının biricik prensesi, dünyalar güzeli Nil, bir gün cici kız olmaktan sıkıldığına karar verip çocukluğundan beri âşık olduğu Murat'ı tavlamanın yollarını ararken, kalbini âşık olmayı en son umacağı erkeğe kaptırır.
Aşka inanmayan bir erkek olarak uzun soluklu ilişkilerden kaçınan ve herhangi bir şeye karşı alışkanlık geliştirmek fikrinden nefret eden Yiğit için yenilik, değişiklik, farklı tatları keşfetmek hayatının temel zevkleridir. Ansızın karşısına çıkan Nil'i tecrübesiyle baştan çıkarırken, bu oynadığı oyunda hayatının ve kalbinin kontrolünü tam anlamıyla ona kaptıracağından habersizdir.
Baş döndürücü güzellikte, masum ve tecrübesiz bir genç kızın, aşk oyunlarını teker teker öğrenişini gülümseyerek okuyacak ve âşık olduğunu sandığı erkek ile nefret ettiğini sandığı erkek arasında bocalarken, gerçek aşkı keşfedişine tanık olacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)
Hırs, tutku, kıskançlık ve nefret duyguları arasında beklenmedik bir biçimde filizlenen muhteşem bir aşkın hikâyesini okumaya hazır mısınız?
Babasının biricik prensesi, dünyalar güzeli Nil, bir gün cici kız olmaktan sıkıldığına karar verip çocukl... tümünü göster
Bağlayıcı olması beklenir kardeşliğin. Öyle umulur. Kardeşler birbirlerine borçludur ya; bir soluk, bir omuz, bir teselli...
Yine de düşünceler karmaşıklaşınca zihinde, unutulabilir borçlu addedildiğimiz görevler.
Bu kitap, dünyaca ünlü psikanalist Sigmund Freud'un ve onun dört kız kardeşinin gerçekte de yaşanmış sarsıcı öykülerini anlatmaktadır. Freud, İkinci Dünya Savaşı döneminde Viyana'ya girmek üzere olan Hitler'in yaratacağı yıkımdan kurtarılmak için Londra'ya götürülür. Ona Londra'ya geçmesi için yardım eden kimseler, yanına almak istediği insanların isimlerini bir liste haline getirmesini isterler. Freud o listeyi hazırlar. Eşi ve çocukları dışında eşinin ailesi, doktoru, doktorunun ailesi, hizmetçileri, hatta küçük köpeği bile vardır listede. Ancak dört kız kardeşi yoktur.
Freud'un seçimi kardeşlerinin kaderini nasıl şekillendirecektir?
O karanlık günlerde verilen bir sınavdır belki de yaşananlar; kardeşlikle ilgili bir sınav. Belki de bir iç savaş; galibi de mağlubu da belli olmayan...
"Nefis bir roman... Beni böylesine etkileyen başka bir kitap hatırlamıyorum."
-Vesna Mojsova-Cepiısevska (Makedonya)-
"Ustaca ve çarpıcı."
-Knack (Belçika)-
"Smilevski değişik ve ayırt edici tarzıyla, iç yaşamımıza ve fikir dünyamıza güzel bir bakış açısı getiriyor."
-Boek (Hollanda)-
"José Saramago gibi kuvvetli, çok yönlü ve detaycı bir yazar."
-La Repubblica Gazetesi (İtalya)-
(Tanıtım Bülteninden)
Bağlayıcı olması beklenir kardeşliğin. Öyle umulur. Kardeşler birbirlerine borçludur ya; bir soluk, bir omuz, bir teselli...
Yine de düşünceler karmaşıklaşınca zihinde, unutulabilir borçlu addedildiğimiz görevler.
Bu kitap, dünyaca ünlü psikana... tümünü göster