Aydınlıkla karanlığı, savaşla barışı, yükselişle alçalışı yakından tanımış olan kişi, hayatı gerçekten yaşamış sayılır...Her şeye hümanizm penceresinden bakan Stefan Zweig, öykülerinde olay ve kişi davranışlarını, kişilerinin düşün dünyalarını, en önemsiz sayılabilecek ayrıntılara kadar işlerken yalın bir lirizm, vurucu bir gerilim sağlamayı ustalıkla başarır. Öykülerinde uyguladığı tahlilci anlatım üslubunun doruğuna bazı romanlarında da varmıştır. Stefan Zweig, bu kitap için derlediğimiz öykülerinde, her sınıftan ve değişik mesleklerden insanların yaşamlarından kesitleri anlatıyor. On iki yaşındaki çocuktan bir üniversite öğrencisine, sorunlarının altından kalkamayan kadınlara, her tecrübeyi yaşamış erkeklere. Köyden kente rengarenk bir yelpaze. Kıskançlık, özlem, merak ve macera hevesi bütün öykülerin üzerini örtüyor. Stefan Zweigın bu öykülerde anlattıkları kendisinin psikolojik-edebi deneyimleri, kişi olarak yaşadıklarıdır. Kimi öyküde karşımıza çıkan alışılmamış kişilikteki insanlar ise yazarın gözüpek heveslerini kamçılayarak onu yaratıcılığa sürükleyen karakterler. Stefan Zweig öykülerinde bir şeye hep sadık kalır: Doğruya ve insancıllığa dikkatimizi çeker, karşıtlar arasında aracı rolünü üstlenir. Stefan Zweig okurunu inandırıcı gücüne, anlatımı ve diliyle ulaşır. Ahmet Arpad
Aydınlıkla karanlığı, savaşla barışı, yükselişle alçalışı yakından tanımış olan kişi, hayatı gerçekten yaşamış sayılır...Her şeye hümanizm penceresinden bakan Stefan Zweig, öykülerinde olay ve kişi davranışlarını, kişilerinin düşün dünyalarını, en ön... tümünü göster
Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig İ. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet 'in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için Isviçre'ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar "insanlığın ötesinde bir vatanı" olmasa da, "yirmi milyon insanı boğan o zinciri" kıramayacağını düşünür...
Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig İ. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"n... tümünü göster
Amok Koşucusu doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları'nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının "yardım" talebini geri çevirir. Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan hummanın, amokun etkisi altına girer.
(Tanıtım Bülteninden)
Amok Koşucusu doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları'nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine ... tümünü göster
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis'e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l'Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852'de Louis Bonaparte'ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi. Cezası 1859'da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870'de Fransa'ya döndü. 1871'de Paris Komünü'nü desteklemese de komüncüleri savundu. Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü adlı romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame'ın Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
(Tanıtım Bülteninden)
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayak... tümünü göster
2018'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2018'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Yanlizkurt şu anda kitap okumuyor.