Amok Koşucusu doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları'nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının "yardım" talebini geri çevirir. Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan hummanın, amokun etkisi altına girer.
(Tanıtım Bülteninden)
Amok Koşucusu doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları'nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının "yardım" talebini geri çevirir. Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan hummanın, amokun etkisi altına girer.
(Tanıtım Bülteninden)
bu kitabı okuyunca yazarın ölüm şeklini az çok tahmin edebiliyorsunuz.bu zamana kadar okuduğum en depresif öykülerdi.tüm hikayeler güzeldi ancak kitaba adını veren amok koşucusu bezginlik ve ay ışığı sokağı adlı hikayeler ayrı bir güzeldi.
Stefan Zweig okurken Dostoyevski'den aldığım tadı alıyorum. Karakterlerin iç dünyasını bu kadar mükemmel anlatabilen çok yazar olmasa gerek.
Derin bir kuyuyu andıran ; ölmüş bir ağacın tepesindeki karanlık bulutlar içerisinde haykıran kargaların olumsuz ve etkileyici görüntüsü gibi bir duygu katıyor Amok Koşucusu.
Yazarın ruh halini , çoğumuzun zaman zaman hissettiği ama kelimelere dökemediği halet-i ruhiyetini mükemmele yakın aktaran Zweig'in kendi içsel dünyasının resmedilişi bu kitaptaki öyküler.
"Bir hiç olduğundan bu yana insanlar ona daha dostça davranıyorlardı ; hem sıcak hem de soğuktular. Kadınlar artık ona imrenmiyor iğneleyici sözler söylemiyorlardı ,erkekler de çevresinde pervane olmuyorlardı. Yalandan seviyormuş numarası yapmıyorlar , yalvarmıyorlar , yağcılık yapmıyorlar , düşman da olmuyorlardı. Kıskançlık olmadan , nefret olmadan , yalan olmadan yaşanmaya değmezdi."
Bu alıntıdan doğan sonuç ne harika. İnsanları, bizi , çevremizi ve çevremizdekileri aktaran ; bundan isyan etmeye kalktığımızda ise isyan ettiğimizin aksini isteyen kafası karışık depresif yaratıklar olduğumuzu ve hatta başkaları için farklı anlamlar da çıkarabileceği ve yorumlayabileceği harika bir paragraf.
Muhakkak edinin ve okuyun. Keyifli okumalar dilerim.
Zweig bambaşka. Çeviri de oldukça güzel. Kitaba ismini veren öykü dışında Bezginlik adlı öykü de etkileyiciydi. Okuyana yeni tadlar kazandıracak bir eser bence. Tavsiyemdir.
Stefan Zweig yazınca okunur. Okuduğum beş-altı kitabından sonra bunu emin bir şekilde söyleyebilirim artık.
yazarın ilk okuduğum kitabı 'satranç' tı. çok iyi bir kitap olduğu kesin ancak 'amok koşucusu' nu çok daha etkileyici buldum. 'intihar' gibi ilgin bir konu etkileyici bir dil yeteneğiyle birleşince harika bir kitap çıkmış ortaya. Ancak yine de kitaptaki bazı hikayeler diğerleriyle karşılaştırıldığında insanı biraz hayal kırıklığına uğratabiliyor.
yazarın hayat hikayesini okursanız neden bu kadar bunalım hikayeler yazdığını anlarsınız.
http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2010/02/stefan-zweig-amok-kosucusu.html
Kitaptaki hikayelerin sırası ara vermeden okuduğunuzda çok güzel oluyor.
Amok koşucusu hikayesi çok detaylı başlarken sonunda ne etkileyiciydi diyorsunuz. Zaten Zweig in karakterlerinin heyecanını anlatma biçimi hep tekrar eden kelimeler ve cümleler ile oluyor.Bunun dışında Zweig kitaplar gerçekten akıcı bence.
Karton Cilt, 1. Baskı, 60 sayfa
14Aralık2016 tarihinde, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı