Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına...Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem...Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi...Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi...Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi...Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi...Şair, ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi... Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını, Babil uyandığı zaman?!..
Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına...Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem...Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binle... tümünü göster
Beşinci Dağ, İlyas Peygamberin romanlaştırılmış öyküsü. İ.Ö. 870 yılında İsrailden ve bu ülkenin korkunç kraliçesi Yezavelden kaçıp Fenikeye sığınan İlyas, orada, Tanrının İsraile yeniden dönmesine izin vereceği günü beklerken, ona kucak açan, evinde ağırlayan dul kadına ve oğluna büyük bir sevgiyle bağlanır. Ne var ki, Asurluların saldırısıyla yerle bir olan Akbar kentinde, sevdiği ve hiçbir zaman açılamadığı bu güzel kadın yıkıntılar altında kalarak can verir. İlyas, sevgisinin gücüyle, ona verdiği sözü yerine getirmek için, Akbarlılara önderlik edip kentin yeniden kurulmasını sağlar. Tanrının çağrısı üzerine, sevdiği kadının, sonradan kenti yönetecek olan oğlunu orada bırakarak İsraile geri döner. Beşinci Dağın doruğunda, başımıza gelen felâketlerin birer ceza değil, aşmamız gereken bir meydan okuma olduğunun bilincine varır. Paulo Coelhoya göre, yaşamımızda karşılaştığımız engellerin, acıların, hüzünlerin hepsi, erince ve mutluluğa açılan birer kapı. Bu erince ve mutluluğa ulaşmanın giziyse, hiçbir zaman vazgeçmemek. Yazdığı kitaplarla bugüne kadar dünyada yirmi milyondan fazla okurla buluşan Paulo Coelho, sıcak ve usta anlatımıyla bir kez daha büyülüyor okurlarını.
Beşinci Dağ, İlyas Peygamberin romanlaştırılmış öyküsü. İ.Ö. 870 yılında İsrailden ve bu ülkenin korkunç kraliçesi Yezavelden kaçıp Fenikeye sığınan İlyas, orada, Tanrının İsraile yeniden dönmesine izin vereceği günü beklerken, ona kucak açan, evinde... tümünü göster
"İnsanlar vardır, asla Fantazya’ya gidemezler," dedi Bay Koreander. "Ve insanlar vardır, gidebilirler ama sonsuza kadar orada kalırlar. Sonra bir de Fantazya’ya gidip geri dönenler vardır. Senin gibi. İşte bunlar iki dünyayı da esenliğe kavuştururlar."
NE İSTİYORSAN ONU YAP, yazıyordu sınırsız güce sahip İmparatoriçe’nin sembolünde. Ancak Bastian, bu cümlenin gerçekten ne ifade ettiğini, uzun ve zahmetli arayış sonucu öğrenecektir.
Bastian tuhaf görünümlü bir kitap sayesinde kendini, güzel fakat tehlikenin pençesindeki Fantazya diyarında bulur. Bu büyülü ülkeyi, Çocuk İmparatoriçe’ye yeni bir isim vererek sadece bir "insan" kurtarabilir. Ancak saraya giden yol ejderhalar, devler, canavarlar ve birçok büyülü yaratığın yaşadığı yerlerden geçmektedir.
Bastian maceraya atılır atılmasına… ancak dönüş yolunu bulmak o kadar kolay değildir. Fantazya’nın derinliklerine girdikçe, dile getirilemeyecek kadar kötü yaratıklarla ve kendi kalbinin gizemleriyle yüzleşecek cesareti bulması gerekecektir.
"Büyülü dünyaya dalıveriyorsunuz… Hareketli, yenilikçi ve duyarlı." The Washington Post
"İnsanlar vardır, asla Fantazya’ya gidemezler," dedi Bay Koreander. "Ve insanlar vardır, gidebilirler ama sonsuza kadar orada kalırlar. Sonra bir de Fantazya’ya gidip geri dönenler vardır. Senin gibi. İşte bunlar iki dünyayı da esenliğ... tümünü göster
Matematik mi? Tanrı korusun! Matematiği düşünmek bile çoğumuz için kabuğuna çekilmeye yeter de artar. Robert için de durum farklı değildir. Ancak bir gece düşünde bir Sayı Şeytanı görür ve tam on iki gece boyunca da bu Sayı Şeytanı o lanet olası sayıların dünyasında öylesine meraklı ve eğlenceli bir oyuna girişir ki Robertin -ve elbette bu kitabın okurlarının da- kafasındaki bütün karanlık noktalar birer birer aydınlanır. Evet, matematiğin ille de bir öcü olması gerekmez. Almanyanın önde gelen şair ve düşünürlerinden Hans Magnus Enzensberger bu kez alışılmadık, ama bir o kadar da eğlenceli bir kitap yazmış. Okuru 1+1=2den başlatıyor ve matematiğin hiç de sanıldığı kadar karmaşık olmayan yollarında dolaştırıyor. Sayı Şeytanı, matematikten ürken, onu anlamadığını düşünen, bir yandan da onun gizlerini keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir başucu kitabı. Hem eğlendiren, hem öğreten bu kitap, büyük küçük herkes için unutulmaz bir serüvenin kılavuzu olacak.
Matematik mi? Tanrı korusun! Matematiği düşünmek bile çoğumuz için kabuğuna çekilmeye yeter de artar. Robert için de durum farklı değildir. Ancak bir gece düşünde bir Sayı Şeytanı görür ve tam on iki gece boyunca da bu Sayı Şeytanı o lanet olası sayı... tümünü göster