Kim bir insanın yaşamına dair her şeyi bildiğini iddia edebilir ki? Tıpkı bir çiçek dürbünü gibi her sallayışınızda farklı bir şekil çıkar karşınıza; renkler değişir, şekiller değişir, iç içe girip birbirine karışır, tam bir şey yakaladım derken gözünüzün önünden silinip yerini başka bir şeye bırakır ve bu böyle sürüp gider. Bir insanı ve yaşamını anlama çabası, bir bütünü elinizdeki parçalardan hareketle yeniden kurma çabası, bütünün gerçekte ne olduğu bilinmedikçe mümkün mü? Aynı parçalar kullanılmış olsa da ortaya bambaşka bir resim çıkabilir çünkü. \Önemli olan parçalar değil, onların birlikteliğidir.\ Fakat o bütünün de gerçekte ne olduğunu kim kesin olarak bilebilir?
Kim bir insanın yaşamına dair her şeyi bildiğini iddia edebilir ki? Tıpkı bir çiçek dürbünü gibi her sallayışınızda farklı bir şekil çıkar karşınıza; renkler değişir, şekiller değişir, iç içe girip birbirine karışır, tam bir şey yakaladım derken gözü... tümünü göster
Kim bir insanın yaşamına dair her şeyi bildiğini iddia edebilir ki? Tıpkı bir çiçek dürbünü gibi her sallayışınızda farklı bir şekil çıkar karşınıza; renkler değişir, şekiller değişir, iç içe girip birbirine karışır, tam bir şey yakaladım derken gözünüzün önünden silinip yerini başka bir şeye bırakır ve bu böyle sürüp gider. Bir insanı ve yaşamını anlama çabası, bir bütünü elinizdeki parçalardan hareketle yeniden kurma çabası, bütünün gerçekte ne olduğu bilinmedikçe mümkün mü? Aynı parçalar kullanılmış olsa da ortaya bambaşka bir resim çıkabilir çünkü. \Önemli olan parçalar değil, onların birlikteliğidir.\ Fakat o bütünün de gerçekte ne olduğunu kim kesin olarak bilebilir?
Kim bir insanın yaşamına dair her şeyi bildiğini iddia edebilir ki? Tıpkı bir çiçek dürbünü gibi her sallayışınızda farklı bir şekil çıkar karşınıza; renkler değişir, şekiller değişir, iç içe girip birbirine karışır, tam bir şey yakaladım derken gözü... tümünü göster
Arthur Rimbaud vahşi tabiatlı bir mistiktir. Suya doymuş bir topraktan yeniden fışkıran yitik bir sudur. Yaşamı bir yanlış anlaşılmadır. Marsilyada, o hastane yatağında, bacağı kesik, güçsüz bir durumda, sonunda yaşamın ne olduğunu bilinceye kadar yaşamı, kendisini sürükleyen ve yakasını bırakmayan o sesten yakasını kurtarmak için kaçmaya çalıştığı ve tanımak istemediği boşuna bir girişimdir. Paul Claudel Rimbaud ölümüne yakın birçok manevî haller yaşamıştır. Ölürken, son nefesinde Arapça Allah Kerim demiştir. Rimbaudnun bu son sözü, onun İslâma bakışı hakkında bize bir fikir vermektedir, çünkü kimilerinin ileri sürdüğü gibi, dinsiz birinin ya da Hıristiyan birinin durup dururken ve hayatının en son anında İslâma ait bir cümleyi söylemesi kuşkusuz bir rastlantı olamaz. Rimbaudnun hayatının son dönemi İslâmla kaynaşmış bir şekilde geçmiştir. Bu bilinen bir gerçektir. Bu husus hem Batıda hem de ülkemizde açıkça yazılmıştır. (Arka Kapak)
Arthur Rimbaud vahşi tabiatlı bir mistiktir. Suya doymuş bir topraktan yeniden fışkıran yitik bir sudur. Yaşamı bir yanlış anlaşılmadır. Marsilyada, o hastane yatağında, bacağı kesik, güçsüz bir durumda, sonunda yaşamın ne olduğunu bilinceye kadar ya... tümünü göster
Arthur Rimbaud vahşi tabiatlı bir mistiktir. Suya doymuş bir topraktan yeniden fışkıran yitik bir sudur. Yaşamı bir yanlış anlaşılmadır. Marsilyada, o hastane yatağında, bacağı kesik, güçsüz bir durumda, sonunda yaşamın ne olduğunu bilinceye kadar yaşamı, kendisini sürükleyen ve yakasını bırakmayan o sesten yakasını kurtarmak için kaçmaya çalıştığı ve tanımak istemediği boşuna bir girişimdir. Paul Claudel Rimbaud ölümüne yakın birçok manevî haller yaşamıştır. Ölürken, son nefesinde Arapça Allah Kerim demiştir. Rimbaudnun bu son sözü, onun İslâma bakışı hakkında bize bir fikir vermektedir, çünkü kimilerinin ileri sürdüğü gibi, dinsiz birinin ya da Hıristiyan birinin durup dururken ve hayatının en son anında İslâma ait bir cümleyi söylemesi kuşkusuz bir rastlantı olamaz. Rimbaudnun hayatının son dönemi İslâmla kaynaşmış bir şekilde geçmiştir. Bu bilinen bir gerçektir. Bu husus hem Batıda hem de ülkemizde açıkça yazılmıştır. (Arka Kapak)
Arthur Rimbaud vahşi tabiatlı bir mistiktir. Suya doymuş bir topraktan yeniden fışkıran yitik bir sudur. Yaşamı bir yanlış anlaşılmadır. Marsilyada, o hastane yatağında, bacağı kesik, güçsüz bir durumda, sonunda yaşamın ne olduğunu bilinceye kadar ya... tümünü göster
Her yazar, kitaplarına kendini de saklar. Ama gün gelir satır aralarında anlatmaktan vazgeçer kendisini. Artık yaş kemale ermiştir. Yaşadıkları, yaşayamadıkları, düşleri, gerçekleri... Hesaplaşma zamanıdır. Paul Auster'ın kendi hikâyesine dönerek yazdığı Kış Günlüğü, sıradan bir yaşamöyküsü değildir, usta bir kalemden çıkmış roman gibi bir yaşamdır.
Yazar bu kitabı neden yazdığını kendi cümleleriyle şöyle açıklar:
"Ne de olsa zaman azalıyor. Belki de şimdilik hikâyelerini bir yana bırakıp hayatının anımsadığın ilk gününden bugüne kadar bu bedenin içinde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu incelemeye çalışsan iyi olur."
Her yazar, kitaplarına kendini de saklar. Ama gün gelir satır aralarında anlatmaktan vazgeçer kendisini. Artık yaş kemale ermiştir. Yaşadıkları, yaşayamadıkları, düşleri, gerçekleri... Hesaplaşma zamanıdır. Paul Auster'ın kendi hikâyesine dönere... tümünü göster