Geleceği yaşama isteği olan genç bir adam Watanabe 1960'ların Tokyo'sunda; fakat geçmişle olan garip bağı tam anlam veremediği şekilde kendisini bırakmamakta ve mutlu olmasını engellemektedir. 1960'ların Tokyo'sundan kesitler sunan, farklı bir akıl hastanesine adım atmanızı sağlayan bu kitap akıcı uslubuyla hoşça vakit geçirmeyi ve zaman zaman hayatın anlamını düşündürerek derin anlamlar barındırmayı biliyor. Şahsen hoşlanmadığım tek kısım finali oldu; ama kitabın şaşırtanı iyidir diyenler için güzel bir seçenek.
Geleceği yaşama isteği olan genç bir adam Watanabe 1960'ların Tokyo'sunda; fakat geçmişle olan garip bağı tam anlam veremediği şekilde kendisini bırakmamakta ve mutlu olmasını engellemektedir. 1960'ların Tokyo'sundan kesitler sunan, farklı bir akıl h... tümünü göster
2018'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2018'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Keseli hayvanlar gibi bir başkasının derisinin altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, bakılıp gözetiliyor olmayı havadan, hatta yaşamdan daha çok isterdim.` Çünkü iş bağımsızlığa gelince, `gerçekten kendi ayaklarımızın üstünde durduğumuz zaman, kadınlıktan uzaklaşacağımızdan, sevgisiz, sevimsiz, olacağımızdan korkuyoruz. Bağımsız olmak istiyor ama bağımsızlıktan korkuyoruz. Bunun için de başkalarını suçluyoruz. `Onları` suçlayarak ya da dizimizi döverek özgürleşemeyiz. Bağımsızlık, başkalarının bize bahşedebileceği bir lütuf değildir.` Kendi deneyimlerinden yola çıkan Bayan Dowling`in okura verdiği mesaj bu. Ve hoşuna gitsin ya da gitmesin, her kadının bu kitapta kendinden bir şeyler bulacağı muhakkak.
Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Keseli hayvanlar gibi bir başkasının derisinin altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, bakılıp gözetiliyor olmayı havadan, hatta yaşamdan daha çok isterdim.` Çünkü iş bağımsızlığa gelince, `gerçekten kendi ayaklar... tümünü göster