"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
İnsan Bu Kitapta Anlatılanların Yaşanmış Olduğuna İnanmak İstemiyor...
Hayatını kaybeden yüz binlerce insan... Ülkelerini terk etmek zorunda kalan 2 milyondan fazla kişi… Kadınlara ve çocuklara uygulanan sistematik tecavüzler, işkenceler ve akıl almayan vahşilikte cinayetler...
Saklı Gül, utancın diğer adı olan Bosna Savaşı'nın 20. yılında, savaş ve etnik temizlik sözcüklerinin ne anlama geldiğini anlatan tüyler ürpertici ve gerçek bir hikâye.
Savaşın 20. yılında, kalbinin bir parçası savaşın ve hüznün simgesi Bosna'da kalanlara...
Saklı Gül, Bosna'da yaşanan savaştan kaçmak için İspanya'ya göç eden Zehra'nın gerçek olaylara dayanan hikâyesi. Şiddet gördüğü korkunç zamanları ve sevdiklerini ondan ayıran zalimliği arkada bırakan Zehra, yeni bir hayat arayışındadır. Sıkıntıların üzerinden gelebilme gücü ırkçılığa, nefrete ve kaderin oyunlarına kafa tutmasına yetmeyen Zehra daha güçlü limanlara sığınır: Kız kardeşi, hayatını kurtaran bir İspanyol ve yeni bir aşk. Saklı Gül aşk ve arkadaşlık ile savaşın ve göç etmenin acı gerçeği üzerine herkesin duyması gereken bir hikâye.
Hayatı öğrenmek, yaşam mücadelesi vermek ve aşka, tutkuya yeni bir şans vermenin önemi üzerine acı ve umut dolu bir roman...
İnsan Bu Kitapta Anlatılanların Yaşanmış Olduğuna İnanmak İstemiyor...
Hayatını kaybeden yüz binlerce insan... Ülkelerini terk etmek zorunda kalan 2 milyondan fazla kişi… Kadınlara ve çocuklara uygulanan sistematik tecavüzler, işkenceler ve akıl a... tümünü göster
Romantik ve duygu dolu romanların yazarı Julia London dört kitaplık serinin intikam ve şehvet dolu ilk kitabını bizlere sunuyor. 1834 İngilteresinde süregelen olaylar trajik bir düello sonrası Kont Adrian Spencein çok sevdiği ve her zaman mutlu etmeye çalıştığı sert mizaçlı babası tarafından reddedilmesiyle başlıyor.
Bundan sonra büyük bir çıkmaza düşen Adrian, babasının gözbebeği kardeşi Benedictin sevdiği kıza kur yaparak onu baştan çıkarıp evleniyor. İntikam için yaptığı bu seçim karısı ile birlikte kaderleriyle baş başa bırakıyor. Fakat asıl sorun tutku dolu ilişkide Adrianın içe kapanık olması ve karısı Lillianaya bir yabancı gibi davranmasından kaynaklanıyor. Sonunda bu birliktelik adeta fırtınalı bir denize dönüşüyor. Lilliana, Adrianı evine bağlamanın tek yolunun, kimseye söyleyemediği, en gizli sırlarının kilidini açıp, onun sevgiye karşı sımsıkı kapadığı kalbini keşfetmekte ararken; Benedict, çiftin arasına girebilmek için elinden geleni yapıyor.
Okurlar, inatçı çiftlerin birbirleriyle girdiği bu mücadelenin sonucunu görmek için sabırsızlanabilir, fakat London'ın yarattığı duygu dolu ve yoğun atmosferi hikâyeyi gizemli kılmaya yetiyor ve yazarın büyüleyici tasvirleri sizi görkemli aristokratik hayatın tam ortasına bırakıyor.
Romantik ve duygu dolu romanların yazarı Julia London dört kitaplık serinin intikam ve şehvet dolu ilk kitabını bizlere sunuyor. 1834 İngilteresinde süregelen olaylar trajik bir düello sonrası Kont Adrian Spencein çok sevdiği ve her zaman mutlu etmey... tümünü göster
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o, içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi...
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı.Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden. Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar.
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem. Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla beklenen bir roman.
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o, içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi...
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı ... tümünü göster
gamzek şu anda kitap okumuyor.