gündüz ayrı ayrı gece de birlikte yüksek sesle

13 takip ettiği ve 14 takip edeni var. 185 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Bir Dinozorun Gezileri

Mîna Urgan Bir Dinozorun Anılarını yazarken kitabının bu kadar çok okunacağını hiç beklemiyor, Benim gibi bir kocakarının hayatını kim merak eder ki... diyordu. Ama öyle olmadı. Yüzbinlerce kişi bu ufak tefek, beyaz saçlı, sigara içen, cesur, komünist ve ateist olduğunu televizyon ekranlarında söyleyen İngiliz Edebiyatı profesörünün anılarını okudu ve kendiyle alay etmeyi bilen bu zeki kadını çok sevdi. Çünkü o, Türkiye aydınının sıcak ve zeki dilidir. Samimi bir düşünce sahibinin, aykırı da olsa, tüm kesimler tarafından kucaklanacağının kanıtıdır. Türkiye şimdi de onun yeni kitabı Bir Dinozorun Gezileri ile yeryüzünde keyifli ve uygar bir yolculuk yapacak. Dinozorca yani az parayla, tadını çıkarmayı ve insanları tanımayı hedefleyerek yapılmış bu gezileri gülümseyerek okuyacak, okurken düşünecek, yeryüzünü ve kendini tanıyıp öğrenecek, sevecek. TADIMLIKİlk mavi yolculuğuma 1963te gittim. Otuz iki kişi, Kuşadasından, Macera adlı, büyük, ama köhne bir tekneye bindik. Gece yarısından sonra yola çıktık. Zâten geceleri rüzgâr kesildiğinden, ancak geç saatlerde denize açılırdık her zaman. Gelgelelim bu ilk yolculuğumda rüzgârın kesildiği falan yoktu. Tam tersine öyle bir fırtına vardı ki, güvertede açık havada yatan bizler, dalgalar üstümüzden geçtiği için, sırılsıklam oluyorduk geceleri. Çalkalana çalkalana, nerdeyse batacak durumlara gelerek, birkaç günde, perişan bir halde Bodruma vardık. Beni deniz tutmadığı için, herkesten daha az perişandım. (Ancak bir tek kez, lodoslu havada Büyükadadan Karaköye geçerken deniz tutmuştu; ama yanımdaki hiç obur olmayan ve dehşetler içinde lokmalarımı sayan beye göre, tam on yedi tane midye dolması yemiştim öğle yemeğinde.) Neyse, o deniz yolculuğunda midye dolması gibi şeyler yemediğimden deniz tutmadığı için, herkesten daha az perişandım. Ama ıslak battaniyelerin altında buz kesen ayaklarım, tekneye binmeden önce gittiğimiz Efesin ılık mermerlerini özlemişti. O mermerler öyle pürüzsüzdür ki, onlara ayakkabıyla basmaya kıyamadığım için, yalınayak gezmiştim Efeste. Yolculuğumuzun bu kötü başlangıcı bizleri yıldırmadı. O sıralarda dünyalar güzeli bir yer olan Bodruma varır varmaz, aslan kesildik hepimiz. Bu arada yolculuğa Kuşadasından başlamanın yanlış olduğunu; Gökovaya gitmek için Bodrumdan, Fethiye Körfezine gitmek için de Marmaristen yola çıkmak gerektiğini anladık. Bana kalırsa, gerçek bir mavi yolculuk Bodrumdan başlamalı, Antalyada, hattâ Alanyada bitmeli. Gelgelelim böyle bir gezi bir aydan fazla süreceğinden para ve zaman açısından pek olası değil. Üstelik Yedi Burunlar sorunu var. Çok fırtınalı bir denizde, sulara uzanan sipsivri kayalıklara çarpabilirsiniz her an. Bu yüzden de, deniz tutan yolcular da, kaptanlar da pek yanaşmazlar oralardan geçmeye. Ama bunu göze alırsanız, o güzel Patara kumsalına varırsınız. Varınca da başka bir sorunla karşılaşırsınız. Çünkü Pataranın önü açık denizdir. Sığınıp demir atabileceğiniz bir koy yoktur. Bu yüzden, Pataraya, Kalkandan karayoluyla gitmeyi herkes yeğ tutar. Biz de ancak bir iki kez denizden gidebildik oraya. Tiyatrolu antik bir kent olan Patara, denizden sürekli gelip kıyıya yığılan kumların oluşturduğu tepelerle doludur. O kum tepelerinin altında nelerin gömülü olduğu pek bilinmez.

Mîna Urgan Bir Dinozorun Anılarını yazarken kitabının bu kadar çok okunacağını hiç beklemiyor, Benim gibi bir kocakarının hayatını kim merak eder ki... diyordu. Ama öyle olmadı. Yüzbinlerce kişi bu ufak tefek, beyaz saçlı, sigara içen, cesur, komünis... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Yaz

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…

Yaz… bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…

İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz’la okurlarıyla buluşuyor.

Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul’u yerleştirerek anlatıyor.

Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak...

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Göç Temizliği

Bir yazar kendini ve yaşadıklarını yazdıklarına ne kadar koyar?.. Ya da bir okuyucu yazarı yazdıklarında ne kadar bulur? Bu soruların ötesinde, hayatın içinde yaşayan bir kişi olarak yazar, kendi romanını yazamaz mı? Göç Temizliğinde Adalet Ağaoğlu çok çağrışımlı göç kavramı çerçevesinde, günlük hayatın ilişkileri içinden yazıya taşıdığı hayatını anı-roman olarak yazıyor. Kimseyi rahatsız etmeyen yazı, hiçbir anlam taşımaz diyen Adalet Ağaoğlu yaşadıklarını, anımsadıklarını, düşündüklerini anlatırken, Türkiyede Türkiyeli bir yazar olarak ne yaşadım?ın yanıtını veriyor. Göç Temizliği anlam taşıyan bir anı-roman. TADIMLIK12 Martın o boğuntulu ortamında, içsel ve dışsal ağrılarla boğuşurken işte, küçük ışıklar, minik mutluluk kırıntılarımız; karanlıktaki bu ışık benekleri...Her şeye karşın boğuntu baskındı. Kuşkusuz çok daha baskındı. İlk gençliğimde önüme yepyeni ufuklar açan ve her zaman dostluğundan onur duyduğum Niyazi Ağırnaslıyı götürmüşlerdi. Kızını götürmüşlerdi. Henüz on dokuzunda var yok. Niyazi, Lemanı tanıdığında bu yaşlardaydı. Lemanın, bu en eski arkadaşının hiç yakınmayışı dokunaklıydı. Arada bir Veysel Öngören uğruyor, Vasıftan haberler getiriyor. Kasılmış parmaklarımla Veyselin kopuk düğmesini dikiyorum. Sevgiye bir kart atıyorum. Yıldırım Bölgeye. Sonra, oturup Musa Öğüne, TRT Ödülleri konusunda sorumsuz, suçlayıcı demecinden ötürü bir yazıyla yanıt veriyorum. TRTnin özerkliği için savaşmış olanlardan çoğu, şimdi cezaevlerinde.İstanbuldan Tomris Uyar geliyor. Bizi Selçuk Baran tanıştırıyor. Tomris beni yemek masası üstünde yatar buluyor. Artistik bir gösteri yaptığımı sanıyor. İkinci gece, Selçuk Barandaymışız. Ayhan Baran şan aryalarını prova ediyormuş. Ben yerde, halının üstünde dümdüz yatıyormuşum. Tomris, yine, İstanbullulara taş çıkartacak daha artistik bir gösteri yaptığımı sanıyormuş. Neler konuşuyoruz, o gece neden o kadar çok gülüyoruz, bilmiyorum. Oysa, dün kadar yakın bir geçmişte, üç gencin asılacakları sabahın gecesi, Selçukla Kızılayın bütün kahvelerini, barlarını dolaşmıştım. Başka bir gençlik oralarda langırt oynuyor, içki içiyor, dans ediyor; diskoteklerde kızıl ışıklar yanıp sürüyordu. Bunu görmeyi neden istemiştik sanki? Neyi anlayacaktık?

Bir yazar kendini ve yaşadıklarını yazdıklarına ne kadar koyar?.. Ya da bir okuyucu yazarı yazdıklarında ne kadar bulur? Bu soruların ötesinde, hayatın içinde yaşayan bir kişi olarak yazar, kendi romanını yazamaz mı? Göç Temizliğinde Adalet Ağaoğlu ç... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Daha Fazla Göster

gündüz ayrı ayrı gece de birlikte yüksek sesle şu an ne okuyor?

Venüs

%37
Sayfa 89.

İçdeniz Balıkçısı

%0

İyi Yolculuklar

%30
Sayfa 140.

Kendi Everest'inize Tırmanın

%0

Latife Hanım

%19
Sayfa 102.

Favori Yazarları (11 yazar)

Favori yazarı yok.