Kolera Günlerinde Aşk, terk edilmiş bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayıp yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Büyülü gerçekçilik akımının büyük ustası Gabriel Garcia Marquez, bu romanı tam bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli akıllı, yabanıl evcil, tensel romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. XIX. yüzyılın XX. yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun sorunlarını, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla gözler önüne seriyor. Roman boyunca aşk acılarının lirik esintileri arasında, Garcia Marquez'in insancıl mizahı sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle Kolera Günlerinde Aşk, bu büyük yazarın eserleri içinde, başyapıtı sayılan Yüzyıllık Yalnızlık'ın hemen yanında yerini alıyor.
ALDIĞI ÖDÜLLER: 1982 Nobel Edebiyat Ödülü
Kolera Günlerinde Aşk, terk edilmiş bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayıp yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Büyülü gerçekçilik akımının büyük ustası Gabriel Garcia Marquez, bu romanı tam bir destana dön... tümünü göster
Tüm dünyada heyecanla izlenen Yürüyen Ölüler dizisinin ilk romanı sizlerle! Serinin hayranları için müthiş bir haber! Ama dikkatli olun, çünkü Kirkmanın zombi hikâyelerinin tadını bir kez alan, bir daha bırakamaz! --The Ossuary
Her şey dönüşümle başlamıştı. Bildikleri o eski dünya yok olmuş, küllerinden dev ölü kentler doğmuştu. Tüm sevdikleri tek tek dönüşüyor, her geçen gün içlerinden birileri yürüyen ölüler kervanına katılıyordu. Bu yeni ve acımasız dünyada hayatta kalabilmek, âşık olabilmek mümkün müydü Bu dünyada artık korkuya, ümitsizliğe, sevgiye yer yoktu! Zombilerle savaşmaktan bitap düşen Philip Blake, duyguların şimdiki yerini, yani yersizliğini anladı. Eski dünyanın yıkıntıları ve ölüleri arasında canlı kalabilmeyi başarmak yalnızca bir şarta bağlıydı: duygusuzlaşarak o ölülerden biri olmak!
Tüm dünyada heyecanla izlenen Yürüyen Ölüler dizisinin ilk romanı sizlerle! Serinin hayranları için müthiş bir haber! Ama dikkatli olun, çünkü Kirkmanın zombi hikâyelerinin tadını bir kez alan, bir daha bırakamaz! --The Ossuary
Her şey dönüşümle ba... tümünü göster
Küçük Ağa, Kurtuluş Savaşı yıllarında, siyasal karar ve tartışma merkezlerinin uzağında, Kuvvacı/Millici denilen, ama ne oldukları, neyi temsil ettikleri pek bilinmeyen birilerinin açtığı savaşa katılıp katılmamanın vebalini tartarak bir karar verme durumunda kalan insanları anlatır. Asırlardır sadece halife-i ruyi zeminin, padişahın açtığı sancağın altında savaşılacağı bilgi ve inancıyla yaşamış taşra insanlarının, halife-padişah çağrısının yokluğunda ve işgal haberleri yayılırken yaşadıkları ikilemlerin, açmaz ve iç çalkantıların, kendileri ve kaderlerine sahip çıkma hakkında yeniden düşünmek zorunda kalışlarının hikâyesidir. Tarık Buğranın kendi deyişiyle Küçük Ağa, destanlara yakışır bir konuyu ele almasına rağmen, destan değil, gerçekliği anlatan bir romandır. İttihatçıların ve Kuvvacıların değil, inanç ve gelenek kalıtıyla başbaşa, ilk kez kendisi ve kendi adına geleceği için karar vermeye çalışan bir ahalinin kahramanı olduğu bir roman. Şimdilerde Küçük Ağayı okumak, güncelliğini bir kez daha kazanmış bir öyküyü, sorunsalı yeniden okumak demektir.
Küçük Ağa, Kurtuluş Savaşı yıllarında, siyasal karar ve tartışma merkezlerinin uzağında, Kuvvacı/Millici denilen, ama ne oldukları, neyi temsil ettikleri pek bilinmeyen birilerinin açtığı savaşa katılıp katılmamanın vebalini tartarak bir karar verme ... tümünü göster
Zülfü Livaneli, üçüncü romanı olan Mutluluk'ta, hem kadim hem güncel olan bir konuyu ustalıkla ve nefes kesici bir sürükleyicilikle işliyor. Livaneli'nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda.
-Yaşar Kemal-
Amerikalı, Avrupalı ve Latin Amerikalı büyük ustaların yazmış olmaktan gurur duyacakları bir mistik şiir örneği.
-Talat Halman-
Günümüz Türkiyesinin içinden bıçak gibi geçen bu romanda üç kişiyle tanışıyoruz. Van gölü kıyısındaki kasabada, tecavüze uğramış olan on yedi yaşındaki Meryem, evlerinin izbe denilen ambarına kilitlenmiş durumda yazgısını düşünmektedir. İstanbul'un tanınmış profesörlerinden Harvard mezunu ve varlıklı İrfan Kurudal, Boğaz'a bakan evinde yaşamını kökten değiştirme planları yapmaktadır. Cemal ise Gabar dağlarında PKK takibinde, ateş altındadır. Yaşam bu üç kişinin yolunu garip bir rastlantıyla birleştirir ve birbirlerinin ruh fırtınalarını daha yakından tanırlar. Mutluluk hem bir dönem romanı; hem kentiyle kasabasıyla, İstanbulu ve Egesiyle bugünkü Türkiye'nin tanığı, hem de anlattığı kişilerin psikolojik derinliklerine ulaşan bir başyapıt. Meryem'i, İrfan'ı ve Cemal'i hiçbir zaman unutamayacaksınız.
Zülfü Livaneli, üçüncü romanı olan Mutluluk'ta, hem kadim hem güncel olan bir konuyu ustalıkla ve nefes kesici bir sürükleyicilikle işliyor. Livaneli'nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda... tümünü göster
Yaşar Kemal'in ünlü aşk romanı Ağrıdağı Efsanesi ilk olarak 1970 yılında yayımlandı. Bir efsane söyleyişiyle yazılan bu eşsiz romanı Ali Taygun tiyatroya uyarladı.
Yaşar Kemal yüzyılımızın en büyük romancılarından biridir. (Europe, Fransa)
Yaşar Kemal, Anadolu'nun halk edebiyatıyla alışveriş içindeyken başladı yazmaya. Gerçek bir yazar olduğu için de dilin duyarlığından, şiirsel destanın tek kahramanı olan Türk halkının kültüründen esinlenmesini bildi.
Jelila Hafsia, (La Presse, Fransa)
Yaşar Kemal'de büyük bir romancının bütün nitelikleri var. (British Books, İngiltere)
Yaşar Kemal'in ünlü aşk romanı Ağrıdağı Efsanesi ilk olarak 1970 yılında yayımlandı. Bir efsane söyleyişiyle yazılan bu eşsiz romanı Ali Taygun tiyatroya uyarladı.
Yaşar Kemal yüzyılımızın en büyük romancılarından biridir. (Europe, Fransa)
... tümünü göster