Daha önce, tiyatro ve sinema hayatını anlattığı "Büyülü Fener" kitabıyla bilinen 20. yüzyılın büyük sinema yönetmenlerinden Ingmar Bergman'ın sinemaya, tek tek filmlerine ve hayata dair görüşlerini anlattığı söyleşilerinden oluşan bir kitap...
(Tanıtım Bülteninden)
Daha önce, tiyatro ve sinema hayatını anlattığı "Büyülü Fener" kitabıyla bilinen 20. yüzyılın büyük sinema yönetmenlerinden Ingmar Bergman'ın sinemaya, tek tek filmlerine ve hayata dair görüşlerini anlattığı söyleşilerinden oluşan bir ... tümünü göster
Filmlerimdeki ritim masa başında senaryodan doğar, kamerakarşısında da yaşamaya başlar. Her tür doğaçlama bana yabancıdır.Eğer çabuk karar vermeye zorlanırsam ter içinde kalır ve korkudankaskatı kesilirim. Film çekimi benim için ayrıntılı planlanmış biryanılsamadır; yaşadıkça bana daha da aldatıcı görünen bir gerçeğinyanılsaması. Film, belge olduğu zamanın dışında bir düştür. Bundandolayı Tarkovski sinema yönetmenlerinin en büyüğüdür. O, düşselmekânlarda bir uyurgezerin güveniyle hareket eder, hiç açıklamayapmaz. Zaten ne açıklayacaktır ki! Düşlerini bütün iletişimaraçlarının en zoru, ama bir anlamda en isteklisi aracılığıyla görünürkılabilen bir gözlemcidir. Ben, bütün hayatım boyunca onun büyükbir doğallıkla dolaştığı kapıları yumrukladım durdum. Ama bukapılardan içeri ancak birkaç kez süzülmeyi başarabildim....
Filmlerimdeki ritim masa başında senaryodan doğar, kamerakarşısında da yaşamaya başlar. Her tür doğaçlama bana yabancıdır.Eğer çabuk karar vermeye zorlanırsam ter içinde kalır ve korkudankaskatı kesilirim. Film çekimi benim için ayrıntılı planlanmış ... tümünü göster
Sinema Müdavimi 1961 yılında yayımlandığında, Camusnün varoluşçuluğunu ABDye tanıtan roman, Walker Percy de Güney edebiyatının en özgün yeni seslerinden biri olarak selamlamıştı. 1962de Ulusal Kitap Ödülüne değer görülen bu yapıt, Random Houseun 20. yüzyılda İngiliz dilinde yazılmış en iyi yüz roman listesine de dahil edildi.Can sıkıntısıyla ruhani bir kurtuluş arayışı arasında bocalayıp dururken, hayatında eksik olan ne varsa sinema perdesinde arayan borsa simsarı Binxin ironi açısından bir hayli zengin öyküsü, bugün İkinci Dünya Savaşı sonrası yazılmış en üstün varoluşçu metinlerden biri olarak kabul ediliyor. New Orleansta yaşayan yüksek sınıftan Güneyli beyefendi Binx, hayatını para kazanmaya adamıştır. Bütün zamanını çalışmakla, durmadan değişen sekreteriyle flört etmekle ve perdede olup bitenlere seyirci kalabildiği sinemalara giderek gerçek hayatında eksik olan değerli anıları kendisine yaşatan filmleri izlemekle geçirirken, oryantasyonunu bütünüyle yitirmiştir. Otuzuncu yaş günü yaklaşırken, bir sabah hayatında bundan daha fazlasına ihtiyaç duyduğu yolunda belli belirsiz bir duyguyla uyanır. Binx bir arayış olasılığı üzerine düşünürken, umutsuzluğa, gündelik hayatın olağanlığı tarafından yutulmak, yıllara yayılan bir kalıplaşmış düzen içinde hiç kimse olup çıkmaktır.Binxin arayışı büyük ölçüde Kore Savaşı sırasında yaşadığı bir deneyime dayanır. Şu dünyayı, savaş sırasında bir hendekte kanlar içinde yatarken gözlerinin önünden geçip giden bir bokböceğini gördüğü o varoluşsal berraklıkta görebilecek midir? Ruhun açmazlarına bir teşhis uzmanı edasıyla yaklaşan Percy, gündelik hayatın olağanlığıyla aydınlanma anları arasında gidip gelerek umarsızlığı sağlamlatmaya girişirken, insanın yazgısına yönelttiği sorgulayıcı bakış içimize işliyor.
Sinema Müdavimi 1961 yılında yayımlandığında, Camusnün varoluşçuluğunu ABDye tanıtan roman, Walker Percy de Güney edebiyatının en özgün yeni seslerinden biri olarak selamlamıştı. 1962de Ulusal Kitap Ödülüne değer görülen bu yapıt, Random Houseun 20. ... tümünü göster
İber Yarımadası, açıklanamaz bir şekilde, Fransada oluşan bir çatlakla Avrupa kıtasından ayrılır. Yarımada taştan bir sal gibi yolculuğuna devam ederken beş kişi mucizevi şekilde bir araya gelir. Toprağa karaağaç dalıyla bir çizgi çizen Joana Carda, yerin sarsıldığını hisseden Pedro Orce, bir sığırcık sürüsü tarafından takip edilen Jose Anaiço, son derece ağır bir taşı denize forlatan Joaquim Sassa ve tavan arasında bulduğu bir çorabı sökmeye başlayan Maria Guavaira. Bu insanların her biri, Yarımadanın anakaradan kopuşunun, kendi davranışlarının bir sonucu olduğuna inanır. İki atla bir köpeği de yanlarına alarak çıktıkları yolculuk, onlara hem kendileri, hem birbirleri, hem de yaşam hakkında pek çok şey öğretecektir. Nobel Ödüllü Jose Saramago, Yitik Adanın Öyküsünde destansı bir yolculuk eşliğinde insan doğası, kimlik, ulus, sınır, politika, din, varoluş gibi konuları her zamanki olağanüstü üslubu, ince ironisi ve hayranlık verici gözlem gücüyle aktarıyor. Don Quixote geleneğinden gelen Yitik Adanın Öyküsü, Saramagonun belki de en iyi kitabı.Los Angeles Times
İber Yarımadası, açıklanamaz bir şekilde, Fransada oluşan bir çatlakla Avrupa kıtasından ayrılır. Yarımada taştan bir sal gibi yolculuğuna devam ederken beş kişi mucizevi şekilde bir araya gelir. Toprağa karaağaç dalıyla bir çizgi çizen Joana Carda, ... tümünü göster
José Saramago ölümünden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanında insanlığın kutsal kitaplardaki başlangıcına geri dönüyor.
Adem ile Havva’nın oğlu, kardeş katili, “sürgün ve gezgin” Kabil’le çıkılan bu yolculuk, Eski Ahit’in loş ve tekinsiz diyarlarında, zaman ve mekân kavramlarını altüst ederek, süreğen bir şimdiki zaman içinde, edebiyatla felsefenin kesiştiği dar alanlarda dolaştırıyor okuru.
Suç, ceza, adalet, nefret, ihtiras gibi insana özgü kavramlar ile savaşlar, katliamlar, cinayetler, boyun eğmeler ve isyanlar gibi insana özgü eylemler arasında gidip gelirken, İbrahim’den Nuh’a, Adem ile Havva’dan Eyüb’e, Lilith’e kadar bütün kadim şahsiyetler de beklenmedik anlarda ve yerlerde karşımıza çıkıp insanlık panoramasını tamamlıyorlar.
Gerçeğin ironik, yalın ve dolaysız dilini kullanan Saramago bu son romanıyla bize tüm zamanların sorusunu miras bırakmış oluyor: İnsan türü evrendeki yerini ve varlığını hak etmiş midir?
José Saramago ölümünden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanında insanlığın kutsal kitaplardaki başlangıcına geri dönüyor.
Adem ile Havva’nın oğlu, kardeş katili, “sürgün ve gezgin” Kabil’le çıkılan bu yolculu... tümünü göster
Romanın kahramanı Don José, Nüfus Kayıt Merkez Arşivinde memurdur. Gazete ve dergilerden birtakım kişiler hakkında yzılmış yazılar, fotoğraflar toplayarak tuhaf bir koleksiyon yapmaktadır. Bu kolleksiyonda ünlü kişiler olduğu gibi, ölüm ilanlarından derlediği sıradan isanlar da vardır. Don José, bir gün bu insanlara ait bazı bilgilerin kaybolduğunu fark eder ve arşivden araştırmaya başlar. Arşivden yanlışlıkla sıradan bir kadının dosyasını alır ve onun hayatının peşine düşer. Kadınla kendisi arasındaki farklar, onda bu araştırmacı istegini daha da körükler... Saramago, son romanı olan Bütün İsimlerde, şöhret olusunu yalnız ve son derece silik bir roman kahramanının araştırmacılığında felsefi bir bakışla irdelerken, isimlerin gizemine evrensel bir youm getiriyor: Yazara göre bu gizem insanların ortak suskunluğundadır. Ve o, Bu adı açığa vurdum, diyor....
Romanın kahramanı Don José, Nüfus Kayıt Merkez Arşivinde memurdur. Gazete ve dergilerden birtakım kişiler hakkında yzılmış yazılar, fotoğraflar toplayarak tuhaf bir koleksiyon yapmaktadır. Bu kolleksiyonda ünlü kişiler olduğu gibi, ölüm ilanlarından... tümünü göster