Hakkımda ne derlerse desinler, (zira, deliliğin en deli olanlar tarafından bile her gün nasıl ayaklar altına alındığını bilmez değilim) tanrısal tesirlerimle tanrılar ve insanlar üzerine sevinç saçan gene ben, yalnız benim; öyle ya, bu kalabalık toplantıda ben görünür görünmez, söz söylemeye hazırlanır hazırlanmaz canlı emsalsiz bir neşenin çehrelerinizde birdenbire parladığı görülmedi mi? Günümüzde, Rönesansla birlikte ortaya çıkan hümanizm akımının yaratıcılarından ve en büyük temsilcilerinden biri olarak bilinen Roterdamlı Erasmusun (1469 -1536), gülmece türündeki bu yapıtına egemen olan iki temel görüş vardır. Bunlardan birine göre gerçek bilgelik, deliliktir. Öteki görüşe göre ise kendini bilge saymak, gerçek deliliktir.Deliliğe Övgü çağlar boyunca bağnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki başyapıtlardan biri olmuştur. Yapıtın yazılışını izleyen sonraki yüzyıllarda haklı olarak düşünce düzeyindeki bağnazlığın her türlüsüne yönelen bir eleştiri diye yorumlanması, belki de bugüne değin koruduğu kalıcılığın baş nedenidir. Ahmet Cemal
******
Erasmus bu yapıtı sadece Sir Thomas Moreu eğlendirmek amacıyla bir haftada yazmış olduğunu öne sürmüştür. Fakat hem şaka yoluyla sunulan çelişkilerin hayranlık uyandıracı nitelikte oluşu hem de alimane coşkular içeriyor oluşu bu eserin çok daha ciddi amaçları olduğu gerçeğini ortaya koyar. Delilik, yaratıcısının değerli gördüğü her şeyi eleştirerek ve gençliği, hazları, sarhoşluğu ve hepimizin dünyaya gelmesini sağlayan baş döndürücü cinsel arzuları takdir ederek sözüne başlar. Sonraki bölümlerde insanların haksız iddialarından, zaaflarından, sahte teolog ve keşişlerden bahseder ve Hristiyanlıktaki deliliğe övgüler yağdırır. Erasmusun akıllığı, nükteleri ve tarzındaki ustalığı bu kitabın haklı bir başarı kazanmasını sağlamıştır.
************
Delilik, yani Stultitia bütün Rönesans ve Reform döneminin en çapraşık mefhumlarından birisi oldu. Alegoriler sayesinde bütün diğer duygu ve ethos tarzlarından, başka bir deyişle mesela Öfkeden, Cürümden, Tutkudan, Sevinçten çok farklı bir şekilde, ilk kez toplumların bir sorunu olarak ortaya çıkıyordu. Foucaultnun deyişiyle Büyük Kapatmanın öncelerindeyiz ve deliye verilen sözün, yani delinin bir nevi köyün delisi olarak hikmetler savurabildiği bir dünyanın ve zamanın son demlerindeyiz. Hayata dair edilecek sözlerin büyük bir kısmı delicedir ve asıl delilik günlük hayatta gittikçe yaygınlaşmakta olan her şeyi buharlaştıran deliliklerin tümünden çok daha bilgece ve ustaca kendi dünyasını ve alayını kurabilecektir.
************
Erasmus tüm metin süresince insanın kendi kendisiyle alay edebilmesinin en güzel örneklerini sunmaktadır. Erasmus bu eserde insancılığın en büyük temsilcisi olduğunu kanıtlamıştır. Eser günceliğini zamanımıza kadar korumuştur.
Erasmus: İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe kavuşmasını sağlayacak konumun delilik olduğunu örnekleriyle vurgulamaktadır.
Gülmece türündeki yapıta egemen olan iki temel görüş vardır. Bunlardan birine göre gerçek bilgelik, deliliktir. Öteki görüşe göre ise kendini bilge sanmak, gerçek deliliktir. İnsana yeryüzünde yaşama gücü kazandıran şey, gerçek bilgelik olma niteliğiyle doğrudan doğruya deliliğin kendisidir. Kitapta delilik (stultitia), kendi kendisine övgüler düzer; bu arada çocuklukta ve yaşlılıkta, aşkta, evlilikte ve dostlukta, politikada ve savaşta, yazında ve bilimde deliliğin nasıl her zaman egemen olduğu gösterilir.
************
Bu, içinde akıldan ziyade mizahın, hidayetten ziyade derin bilginin bulunduğu eşsiz bir eserdir. Aynı zamanda bağlayıcıdır da, Delilik Tanrıçasının hunisini takarak iyi insanlara tavsiyeler verdiği bu söylevi dinlemeye başladığınızda, bizi nereye sürükleyeceğini öğrenmek ve sonuna kadar dinlemek istiyorsunuz. Pierre de Nolhac
************
Erasmus (1469-1536) Rönesans hümanizminin en büyük temsilcilerindendir. İlk olarak 1511de yayımlanan Deliliğe Övgü, güncelliğini zamanımıza değin koruyabilmiş başyapıtıdır.Erasmus, dostu Thomas Moreu eğlendirmek için bir yolculuk sırasında bir haftada yazdığını söylediği Deliliğe Övgüde şu soruyu sorar: İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir? Gülmece bu çerçevede gelişir ve söz kendisini övmesi için deliliğe bırakılır. Delilik yaratıcısının savunduğu her şeyi eleştirerek gençliği, hayattan zevk ve neşe almayı, baş döndüren cinselliği över. Çocuklukta, yaşlılıkta, dostlukta, aşkta ve evlilikte, savaşta ve barışta, kendisinin insanlara nasıl egemen olduğunu ve onları nasıl mutlu kıldığını gösterir.Deliliğe Övgü, yazılışından günümüze, felsefe ile gülmecenin birleştiği en yetkin eserlerden biri olma özelliğini sürekli koruyabilmiş bir kitaptır.
******
Hakkımda ne derlerse desinler, (zira, deliliğin en deli olanlar tarafından bile her gün nasıl ayaklar altına alındığını bilmez değilim) tanrısal tesirlerimle tanrılar ve insanlar üzerine sevinç saçan gene ben, yalnız benim; öyle ya, bu kalabalık topl... tümünü göster
Oğuz Atay'ın hikayeleri, gündelik hayatı kavrayış derinliği, anlatım zenginliği ve okurunu alıp götürmedeki enerjileri bakımından romanlarından geri kalmıyor. Kitaba adını veren hikayenin "Korkuyu Beklerken" kendini evine hapseden kahramanı, Atay'ın edebiyat güzergahındaki farklılığının en büyük kanıtlarından. Yazarın bu kitaptaki ilk hikayeyle var ettiği "beyaz mantolu adam" da öyle. Tavanaralarına saklanan eşyadan, gazetelerin dert köşelerine gönderilen mektuplara kadar "Türkiye'nin ruhu"nu hep aynı maharetle kavrıyor Oğuz Atay.
Oğuz Atay'ın hikayeleri, gündelik hayatı kavrayış derinliği, anlatım zenginliği ve okurunu alıp götürmedeki enerjileri bakımından romanlarından geri kalmıyor. Kitaba adını veren hikayenin "Korkuyu Beklerken" kendini evine hapseden kahr... tümünü göster
''Tek tavan gökyüzüdür.''
''Tek tavan gökyüzüdür.''
olduğu kadar güzeldik
olduğu kadar güzeldik
jokersin şu anda kitap okumuyor.