Dedikodu için en az iki kişi gerekir, ve de bolca malzeme...
Derin ve Pera, birbirini tanımayan iki kadın, ortak bir arkadaşlarının düğününde “bekârlar masası”na düşerler, bu talihsizliklerini sohbetle bastırmaya çalışırken, koyu bir muhabbet başlar. Derin ve Pera’nın birbirlerine anlattıklarını, sırlarını, güldüklerini, ağladıklarını dinlerken masadaki 3. kişi olarak sizin de sohbete dâhil olmamanız mümkün değil. Her türlü dedikodunun döndüğü bu masaya davetlisiniz, bakalım Derin ve Pera neler anlatacak? Neler yaşayacaklar ?
Dedikodu için en az iki kişi gerekir, ve de bolca malzeme...
Derin ve Pera, birbirini tanımayan iki kadın, ortak bir arkadaşlarının düğününde “bekârlar masası”na düşerler, bu talihsizliklerini sohbetle bastırmaya çalışırken, koyu bir muhabbet baş... tümünü göster
Dizüstü Edebiyat'ın son mucizesi! Unutulmayacak bir karakter!
"1.87 boy, 50 cm en, çaprazlama 1.96. Gözlerim kahve, göbeğim bombe, baldırım flörtöz."
Hızı hiç kesilmeden devam eden, her kitabı merakla beklenen Dizüstü Edebiyat serimizin son kitabı, Bir Alex Değilim; gülmeyi , eğlenmeyi seven okurlara yeni nesil mizahın en iyi örneklerinden birini sunuyor.
Bu kitabın kahramanı, "kolay kolay dünyaya gelmez" dediklerimizden. Deli deli güldürenlerden, yerli yersiz ağlatanlardan. Bu kitabın sayfaları boyunca hayranı olacağınız İstiklal Akarsu, Facebook'ta 3 sene boyunca yalnızca akrabalarına ve ilkokul arkadaşlarına şakalar yazdıktan sonra bir arkadaşının "oğlum Twitter'a gelsene ne işin var Facebook'ta, burası tam sana göre!" demesiyle 2009'da Twitter'a üye oldu. Burada yazdıklarıyla kısa zamanda 60.000'e yakın insana ulaşma şansını yakaladı. Akabinde bir de blog'um olsun dedi, açtığı blog'da 140 karakter sınırlaması olmaksızın yazdı da yazdı, okundu da okundu. Şimdi "Bir Alex Değilim" ile karşımızda.
"Size aşktan bahsedeceğim, hem de ilk aşkımdan, ya da ikinci aşkımdan, üçüncü de olabilir ama en doğrusu ilk hezimetimden. Yaşımın 16 olduğu bir zaman dilimiydi. İnsan evladının en atarlı, en yanarlı dönerli yaşıdır 16. Hayat üstüme üstüme gelirken ben tek bir kızın üstüne üstüne gitmek istiyordum. Evet, ben bir kızdan hoşlanıyordum, daha da kötüsü platonik bir hoşlanma söz konusuydu. Bana kalsa sittin sene gidip söylemem hoşlandığımı, kızın ruhu duymaz, delicesine sevildiğini hiç bilmez. Lakin o yaşlarda çoğu şey gibi gönül işinde de çevrenizdekiler yönlendirir sizi. Bakkal bile akıl verir, manav bile "Seviyorsan git konuş len, çekinme karı gibi," der. Ama en çok da yaşıtlarınız verir gazı, kendisi dişi sineğe bakarken bile kızaran arkadaşınız böyle bir olayı kaçırmak istemez, "Du bi teklif etsin de, rezil olsun eşşeğinoğlu," der. Gazı veren arkadaşın adı Süleyman, gazı alan kişi ben, gaz kaçağına maruz kalacak kızın adı Sibel'di.
- Olum, seviyo musun lan bu kızı?
- Sevmek demeyelim de…
- Ne diyelim o zaman amk?
- Hastasıyım diyelim, sevmek hafif geldi sanki.
- Aslanım benim be, zaten hastası olunmayacak gibi değil Sibel, o endam, o boy, o etek boyu.
- Ne diyon lan sen?!
- Güsel bi kız sonuçta...
Dizüstü Edebiyat'ın son mucizesi! Unutulmayacak bir karakter!
"1.87 boy, 50 cm en, çaprazlama 1.96. Gözlerim kahve, göbeğim bombe, baldırım flörtöz."
Hızı hiç kesilmeden devam eden, her kitabı merakla beklenen Dizüstü Edebiyat ... tümünü göster
Mark Mellery, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut – 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.” Mellery öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin… Küçük zarfı aç.”
SENİ O KADAR İYİ TANIYORUM Kİ NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ BİLİYORUM
"Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658."
Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz Aklından Bir Sayı Tut, kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
Mark Mellery, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut – 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.” Mellery öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını nasıl b... tümünü göster
Ege’nin küçük bir kasabasının çok yoksul bir mahallesinde başlar Narin’in hikâyesi.
Sevginin değil, mecburiyetin bir arada tuttuğu bir ailede büyüyen Narin ilk kez âşık olduğunda büyük bir hayal kırıklığı yaşayacak; hem ailesinden hem de bu aşktan kaçmak için eğitimini bahane ederek, gizlice İstanbul’a taşınacaktır. Büyük şehirde de zor günler beklemektedir genç kızı. Bir rastlantı sonucu tanıştığı Deniz, hem dostluğu hem de İstanbul’un renkli hayatını tanıtacaktır ona.
Yıllar geçer… Narin artık meslek sahibi, kendi ayaklarında üstünde duran ve Deniz’le birlikte renkli İstanbul hayatının tadını çıkaran bir kadın olmuştur. Ve karşısına yeniden o eski aşk çıkar. Yine imkânsız bir erkek olarak, başkasının sevgilisi olarak… Hem de…
Ege’nin küçük bir kasabasının çok yoksul bir mahallesinde başlar Narin’in hikâyesi.
Sevginin değil, mecburiyetin bir arada tuttuğu bir ailede büyüyen Narin ilk kez âşık olduğunda büyük bir hayal kırıklığı yaşayacak; hem ailesinden hem de bu aşktan k... tümünü göster
Türkiye'de blog denince akla ilk onun ismi geldi. Birçok insanın blog açma nedeni olurken, onu okuyan herkesin bazen dert ortağı, bazen de en çok güldüğü arkadaşı oldu. Kendine bestseller yazarların arasında sağlam bir yer edinen Pucca, maceralarına devam ediyor.
İlk kitabı "Küçük Aptalın Büyük Dünyası", "blog" nedir bilen bilmeyen herkesin tatil çantasındaki yerini aldı. Pucca, ünlü - ünsüz, onu okuyan herkesi kendisine hayran bıraktı. Yazdıklarını okuyan onunla birlikte öfkelendi, onunla birlikte ağladı, onun şapşallıklarına karnı ağrıyana kadar güldü.
Okurlar, aylarca hikayenin devamını bekledi, Pucca ise hep bir mutlu sonu...
Şimdi zamanı geldi, Pucca, merakla beklenen ikinci kitabı
"Pucca Günlük ve Geri Kalan Her Şey" le aramızda!
İlkinin aksine, Pucca ikinci kitapta neyi, kimi anlatıyor kimse bilmiyor. Sürprizlerle dolu geri kalanlarda, Pucca'nın eğlenceli, komik, bazen de hüzünlü anlatımıyla günlüğün devamını okuyoruz. Yazarımız, ikinci kitaptan sonra battaniyenin altından çıktı, farklı ve yepyeni bir dünyada yerini aldı.
Şimdi biz de hep birlikte battaniyelerimizin altından çıkıp onun yeni dünyasına giriyoruz.
Türkiye'de blog denince akla ilk onun ismi geldi. Birçok insanın blog açma nedeni olurken, onu okuyan herkesin bazen dert ortağı, bazen de en çok güldüğü arkadaşı oldu. Kendine bestseller yazarların arasında sağlam bir yer edinen Pucca, maceral... tümünü göster
Üç arkadaşın hikâyesi bu. Biraz da Beyoğlu'nun hikâyesi. Beyoğlu'nun karmaşasının, kalabalıkların arasına gizlenen sırların hikâyesi. Sokakların, binaların, bildiğimiz, bilmediğimiz köşelerin, ama en çok insanların hikâyesi. Çocukluktan başlayan, mekânı yine Beyoğlu olan bir dostluğun bugünü anlatılıyor 'Beyoğlu Rapsodisi'nde. Üç farklı kişiliğin, üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir nokta bu dostluk. Önce onları tanıyoruz, hayatlarına tanık oluyoruz. Sanıyoruz ki, her şey hep böyle doğal gidecek. Sanıyoruz ki, hayat normal seyrini sürdürecek. Ama gün geliyor, bir fotoğraf sergisi hayatlarını değiştiriyor. Önce bir kadın giriyor bu üçlünün arasına, bir Rus. Sonra cinayet fikri hayatlarının bir parçası oluyor. Soruşturmalar, sorular... Ve sırlar geliyor ardından. Ahmet Ümit bu son romanında polisiye gerilim edebiyatının sınırlarını aşmayı deniyor. Okuyucusunu sürpriz bir sonla ödüllendirmenin yanı sıra ölümsüzlük üzerine, dostluk üzerine, aile üzerine, sahip olma duygusu üzerine sorular sorduruyor. Ahmet Ümit'ten heyecan dozu yüksek bir polisiye roman bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmayacak, ama yazarın daha geniş sularda da keyfince yelken açtığını kanıtlayan bir kitap 'Beyoğlu Rapsodisi'. Adım adım Beyoğlu ve karış karış insan var bu romanda.
Üç arkadaşın hikâyesi bu. Biraz da Beyoğlu'nun hikâyesi. Beyoğlu'nun karmaşasının, kalabalıkların arasına gizlenen sırların hikâyesi. Sokakların, binaların, bildiğimiz, bilmediğimiz köşelerin, ama en çok insanların hikâyesi. Çocukluktan baş... tümünü göster