ne kadar çoklar,okunacaklar...
ne kadar çoklar,okunacaklar...
Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.
İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebiler bir “karşı” yaşamı?
C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.
Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.
Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.
İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebiler bir “karşı” yaşamı?
C., sıradanlığ... tümünü göster
Bir tek anahtar kaç kapıyı açabilir? Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın icatlar, tesadüfler ve teğetler aracılığıyla dile gelen bir roman. 11 Eylül'de babasını yitiren Oskar, bulduğu anahtarla babasının yaşantısının karanlıklarına eğildiği bir arayışa koyulur. Rastlantılar, zihninde dolaşanlar, söylenmemiş sözler ve geçmişten izler ışığında yol alan Oskar, New York şehrinin labirentlerinde cevapları ararken kendini hiç ummadığı bir noktada bulacak ve yaşam ile zaman, önünde adeta ilmek ilmek çözülecektir.
Foer'in tüm dünyada büyük ses getiren bu romanı sadece edebiyata değil, dünyaya bakışınızı da değiştirecek güçte. Çığır açan tekniğiyle Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın, şimdiden yeni yüzyılın başyapıtlarından biri sayılıyor.
Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın yaşamın nabzını duymak, mucizelerine şahit olmak isteyenler için unutulmayacak, sarsıcı ve birazcık da sihirli bir roman.
Bir tek anahtar kaç kapıyı açabilir? Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın icatlar, tesadüfler ve teğetler aracılığıyla dile gelen bir roman. 11 Eylül'de babasını yitiren Oskar, bulduğu anahtarla babasının yaşantısının karanlıklarına eğildiği bir a... tümünü göster
Perecin doksan dokuz bölümde tamamladığı sihirli bir başyapıt olan bu roman 1978 yılında Fransada yayımlandığı yıl Medicis ödülünü almıştı.Perec 1936 yılında Pariste doğdu. Savaş yıllarında geçen bir çocukluk; annesi ve baba tarafından iki dedesi de sürgünde ölür. 1955 yılında ilk kısa yazılarını yayımlar. Maurice Nadeau, Henri Lefebvre ile tanışır. Ruhçözümlemesi ve psikoterapi ile ilgilenir. 1965 yılında Les Chosesu yayımlar ve hemen büyük bir başarı kazanır, Renaudot ödülünü alır . 1966dan, kanserden öldüğü 1982 yılına dek pek çok yapıt yayımlar Perec. Ayrıca ölümünden sonra tamamlanmamış bir romanı ve orada burada dağınık kalmış yazılarından oluşan çok sayıda derleme kitpları yayımlanır.Başlıca yapıtları arasında Yaşam Kullanma Kılavuzunun yanında; Les Choses (Şeyler), La Disparition (Yokoluş), La Boutique (Karanlık Butik), W, ve Les Revenants (Hayaletler) sayılabilir.1978 Medicis ödülü jürisini tam anlamıyla hayran bırakan bir titizlik ve büyüleyici bir virtüözlükle kurulan; yaşanmış ve düşlenmiş anıların, yan yana gelen, zincirlenen, iç içe geçen yaşamların olağanüstü romanıdır Yaşam Kullanma Kılavuzu. Jean-Yves Pouilloux, Perec üzerine yazdığı bir denemesinde şöyle söz ediyor Perec ve Yaşam Kullanma Kılavuzu hakkında: Bir yanda, bileşik hikâye zamanları, bir yanda da şart kipi (geçmişteki gelecek) ve şimdiki zaman (özel bir tını, tanıdık bildik bir ses, öyle ki Yaşam Kullanma Kılavuzunda ardı arkası kesilmez bu sesin) işte bu ritm içinde çarpışıp dururlar... O kuşakta (yani bizim kuşakta) yer alan pek çok aydın için ruhçözümlemenin bir insan bilimi -kimi zaman en üstün nitelikli insan biliminin olmasına karşın, Perec ruhçözümlemeyle özsel ve gizemli bir ilişki sürdürür. Perec Sihirli bir biçimde birleştirilen iki parça hem bir teklik olmuştur, hem de hata, duraksama, bunalım ve bekleyiş kaynağıdır diyerek romanın bütünlenen parçaları, ve bütünle parça arasındaki ilişkiyi açıklıyor. Yaşam Kullanma Kılavuzu yapboz bir romandır.Parça parça örülerek kendini tamamlayan bu roman, okuyucusundan da aynı titizlik ve hüneri bekler. Yaşam Kullanma Kılavuzu bir başyapıttır. TADIMLIKAltamont, 2Altamontların yemek salonu, dairenin ön taraftaki bütün odaları gibi, yakında verilecek olan büyük resepsiyon için özel olarak düzenlenmiş durumda. Burası sekizgen bir oda; dört duvarı birleştiren köşelerdeki yüzeylerde çok sayıda gömme dolap bulunuyor. Yer kırmızı parlak karolarla, duvarlar mantarla kaplanmış. Dip tarafta mutfağa açılan kapıda üç beyaz siluet koşuşturup duruyor. Sağdaki iki kanatlı kapı resepsiyon salonlarına açılmakta. Solda duvar boyunca X biçimli ağaç yükseltilere yerleştirilmiş dört şarap fıçısı görülüyor. Ortada, yaldızlı pirinçten üç zincirle asılmış damarlı opalin bir avizenin altında Pompei YanardağıÕndan fışkırmış bir lav parçasından yapılmış bir masa bulunuyor; masanın üstündeki altıgen füme cama, içlerinde meze ve çerez bulunan Çin işi süslemeli küçük kaplar konmuş: salamura balık filetosu, karides, amerikanelması, füme çaçabalığı, dolma, som balıklı kanapeler, kuşkonmaz, haşlanmış yumurta dilimleri, domates, kırmızı dil, hamsi, ançuez, küçük kremalı pastalar, minik pizzalar, ince peynir dilimleri. Fıçıların altına, hiç kuşkusuz, damlayan şarabın yere akmasını engellemek için bir akşam gazetesi serilmiş. Sayfalardan birinde bir bilmece var, Madam Moreaunun hemşiresininki gibi; burada da kareler bütünüyle dolmamış ama gene de biraz ilerleme var. Burası savaştan önce, Altamontların yemek salonu haline getirmelerinden çok önce, Marcel Appenzzellin Pariste yaşadığı kısa süre içinde kaldığı odaydı.
Perecin doksan dokuz bölümde tamamladığı sihirli bir başyapıt olan bu roman 1978 yılında Fransada yayımlandığı yıl Medicis ödülünü almıştı.Perec 1936 yılında Pariste doğdu. Savaş yıllarında geçen bir çocukluk; annesi ve baba tarafından iki dedesi de ... tümünü göster
Samed Behrengi (1939-1968), İranlı bir yazar. On bir yıl İranın Azerbaycan kesiminde köy köy dolaşarak öğretmenlik yaptı. Öğretmenken bile öğrenciliği bırakmadı: Halkın dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden yazdı. Bu arada Tebriz Üniversitesinde İngilizce öğrenimi gördü. 1968 yılının Eylül ayında, daha 29 yaşındayken, Aras Irmağı kışısında ölüsü bulundu. Yüzerken boğulduğu söylendisi yayıldıysa da buna kimse inanmadı. Çünkü Samed Behrengi, yazdığı masallarla, ülkesinin başına çöreklenmiş Şahlık düzenini açık açık eleştiriyor, her türlü baskı yönetimine karşı çıkıyordu. Küçük Kara Balık, onun yalnızca İranda değil, dünyanın pek çok ülkesine tanınıp sevilmesine yol açmış bir ölümsüz kitaptır. Bu küçük kitap, Bratislava ve Bolonga Dünya Çocuk Kitapları Fuarlarında ödüller aldı. Yediden yetmişe herkesin severek bir çırpıda okuyacağı bu güzelim çocuk öyküsünü yeni bir çevirisiyle sunuyoruz.
Samed Behrengi (1939-1968), İranlı bir yazar. On bir yıl İranın Azerbaycan kesiminde köy köy dolaşarak öğretmenlik yaptı. Öğretmenken bile öğrenciliği bırakmadı: Halkın dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden yazdı. Bu ara... tümünü göster