http://morayrac.blogspot.com.tr/2015/05/hasan-ozkilic-gonlumun-sirazesi-bozuldu.html?m=1
http://morayrac.blogspot.com.tr/2015/05/hasan-ozkilic-gonlumun-sirazesi-bozuldu.html?m=1
Bir 25 Mayıs günü defterimin bir sayfasından başladım, ilk öyküyü yazmaya koyuldum. Son ve dokuzuncu öyküyü de yazıp bitirdiğimde tarih 11 Hazirandı. O güne kadar yazmak isteyip de ertelediğim öyküler böylece kısa bir zamanda yazılmıştı. Tabii bunlar, ilk yazılışları, ham haliydi; trans halinde, coşkuyla yazılmıştı. Sonra bugüne kadar, bu öykülerle boğuşup durdum. İtiraf ediyorum, birçoğunda gözyaşlarımı tutamadım.Daha önce Şerulda Beklemek, Orada Yollarda adlı kitaplarını yayınladığımız Hasan Özkılıç, sıradan insanların yaşamını son derece içten ve yalın bir dille anlatıyor. Edebiyatımızın gerçekçi ve insancıl geleneğine bağlanan öyküleriyle Özkılıç bir kez daha okur karşısında. Gönlümün Şirazesi Bozuldu, hem ortaya çıkış serüveni, hem de sinemamızın ilgisini daha yayınlanmadan çekmesi nedeniyle çok ses getireceğe benziyor.
Bir 25 Mayıs günü defterimin bir sayfasından başladım, ilk öyküyü yazmaya koyuldum. Son ve dokuzuncu öyküyü de yazıp bitirdiğimde tarih 11 Hazirandı. O güne kadar yazmak isteyip de ertelediğim öyküler böylece kısa bir zamanda yazılmıştı. Tabii bunlar... tümünü göster
http://morayrac.blogspot.com.tr/2015/06/mine-sogut-deli-kadin-hikayeleri.html?m=1
http://morayrac.blogspot.com.tr/2015/06/mine-sogut-deli-kadin-hikayeleri.html?m=1
“Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış…”
Mine Söğüt’ten Unutulmayacak Delilik Hikâyeleri
Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi romanları ve çeşitli biyografi, monografi, söyleşi kitaplarıyla okurların yakından tanıdığı Mine Söğüt bu defa hikâyeleriyle karşımızda.
“…kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir... kendini ve deliliğini” diyen yazar, Deli Kadın Hikâyeleri kitabında, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi “kaybetmeye” yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatıyor. Kitapta ayrıca, Bahadır Baruter’in bu hikâyelerin izlenimleriyle yaptığı on resmi de yer alıyor.
Kalemini zehire, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batıran Mine Söğüt’ten unutulmayacak yirmi bir delilik hikâyesi…
“Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış…”
Mine Söğüt’ten Unutulmayacak Delilik Hikâyeleri
Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Haya... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster