''Bu ülke, ki Netamiye derler adına, ulu bir ejderhanın mide fesadından doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçüğü bir alamet gündü. Yalan elbet, ulu falan değildi ejderha. Kanatlarından irin saçan, pespaye bir yaratıktı aslında. Hastaydı, uçarken kusuyordu sürekli. Şöyle son bir kez titredi, süzülürken ağzını açtı ve macunumsu fokurdak bir sıvıyı, uzun ince kilimler misali, kadim suyun ortasına seriverdi. Ejderha olgun bir armut gibi yere düşerken, macunkilim de hızla katılaştı, kabarcıklarından dağlar vadiler denizler hasıl oldu, bu ülke böyle vücut buldu.
Üzerinden her daim ekşi kokulu dumanlar tütmesi ondandır.''
Murat Uyurkulak'ın ilk romanı Tol çok sevilmişti. Har'ı da seveceğinizden eminiz. Dumanı tüten bir kıyametin romanı Har. Gökte melekler, cinler, ''ben''ler, şeytanın ta kendisi, yerde Numune, Onüç, Otuzbeş ve bütün Yamuklar, tekmili birden aynı alametin üzerinde. Ne diyelim, Büyük A hepimizi korusun!
''Bu ülke, ki Netamiye derler adına, ulu bir ejderhanın mide fesadından doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçüğü bir alamet gündü. Yalan elbet, ulu falan değildi ejderha. Kanatlarından irin saçan, pespaye bir yaratıktı aslında. Hastaydı, uçarken kusuyordu sürekli. Şöyle son bir kez titredi, süzülürken ağzını açtı ve macunumsu fokurdak bir sıvıyı, uzun ince kilimler misali, kadim suyun ortasına seriverdi. Ejderha olgun bir armut gibi yere düşerken, macunkilim de hızla katılaştı, kabarcıklarından dağlar vadiler denizler hasıl oldu, bu ülke böyle vücut buldu.
Üzerinden her daim ekşi kokulu dumanlar tütmesi ondandır.''
Murat Uyurkulak'ın ilk romanı Tol çok sevilmişti. Har'ı da seveceğinizden eminiz. Dumanı tüten bir kıyametin romanı Har. Gökte melekler, cinler, ''ben''ler, şeytanın ta kendisi, yerde Numune, Onüç, Otuzbeş ve bütün Yamuklar, tekmili birden aynı alametin üzerinde. Ne diyelim, Büyük A hepimizi korusun!
http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2012/02/murat-uyurkulak-har-bir-kiyamet-romani.html
Yazım dili olarak oldukça akıcı ve kıvrak. Tersten başlayan bölüm numaralarının ağıtların ait olduğu yörelerin plakalarına denk düşmesi ince düşünülmüş. Metaforların bu kadar belirgin kullanılması cesur bir iş. Fakat eserin genelinde birlikte bir kopukluk hissediliyor. Bağlanamamış yerler var. Öpüşün de barışın tadındaki finali de zayıf buldum. Bir de dolu yağsa askeriyeden bilecek kadar taraflı yaklaşım abartılı geldi. Bununla birlikte yer yer hüzünlendiren bazı yerlerde de sağlam güldüren zekice bir eser. Özellikle diğer alemdekilerin bölümlerini çok keyifle okudum.
inanılmaz bir üslup kullanılan güzel roman. Harika diyaloglar, akıcı bir dil, müthiş göndermeler ve ince espriler. 200 küsür sayfalık romanın tamamı sanki bir manzum eser gibi okunuyor ve hemen de bitiyor.
Kitabın son 2 3 cümlesi metrelerce yüksekten kafanıza düşen bir tuğla etkisi yapıyor. Aslında ilk defa duyduğumuz şeyler yazmıyor kitabın sonunda ama Murat Uyurkulak nasıl yapmışsa yapmış işte. Hala anlayamadım nasıl bu kadar etkili olduğunu ama tuğlayı yedim kafama.
İlk bölümüyle üzerinizde idman yapıp ikinci bölümüyle sizi maça çıkaran, ardından da yumruk manyağı yaparak ringden aldıran bir kitap olmuş bana göre. İsimlerin ve mekanların değil, 'olan biten'in doğruluğundan dem vuruyor. Murat Uyurkulak güzel bir yazar ve okunmayı kesinlikle hak ediyor.
Murat Uyurkulak okumak çok büyük keyif veriyor. Tol'dan sonra Har da şahaneydi.
Okuduğum her kitabında bu ne çeşit, nası bi zeka diye soruyorum kendime. Yine "vay be!" deyip kapattım kitabı.
Romanı az önce bitirdim ve tam olarak ne anlattı diye düşündürüyor beni. Bir kürt-türk kardeşliği mesajı olduğu kesin. Hakikatin görünmeyende olduğunu anlattığı da kesin. Bunun dışında net bir mesaj algılayamadım. Ayrıca akıcı bir kitap. Eksi yönüyse kopuk, tamamlanmamış bir tarafı olması ve hakikatin kitabının yazıldığı bölümdeki saçmalıklar. Hiç de insani ve doğruyu anlatan dörtlükler-beşlikler yer almamış bu bölümde.
Murat Menteş'le beraber afilli filintalar topluluğuyla tanıştım.Murat Uyurkulak'a da bu yüzden bir şans verdim.Kitap çok güzel başladı ama sonlara doğru ne amaçladığını anlayamadım.Bir daha Murat Uyurkulak okumayı düşünmüyorum
Bi tane kitap ne yapabilir ki?
Devasa camiler inşa eder Numune kardeşim, muazzam kiliseler diker, okyanuslar dolusu kan döker, kan dindirir, milyarlarca hayatı karartır, milyarlarcasını aydınlatır...
249 sayfa
İletişim Yayınları tarafından yayınlandı