Doğal (Natüralist) Edebiyatın en usta yazarı olan Emile Zola 1840-1902 yılları arasında yaşadı. İnsan iradesinin önemsizliğini, yaşamı asıl belirleyenin doğa ve toplumsal çevre olduğunu savunan Zola, tüm yapıtlarında bu görüşünü kanıtlamaya çalıştı. Kitle hareketlerini ve kitlenin ruhsal durumlarını, ele aldığı çeşit çeşit tiplerle aktaran Zola, 1885te yazdığı Germinalde yeraltından kömür çıkaran işçilerin zorlu yaşamını olağanüstü bir başarıyla anlatıyor
************
Germinal: Ter, kan, açlık ve gözyaşıyla yoğrulmuş insanların evrensel çilesini destansı boyutlara ulaştıran bir edebiyat doruğu...
Germinal: İnsanı öfkelendirecek kadar güzel bir kavga romanı...
Germinal: Okumuş olmakla kıvanç duyulacak bir başyapıt...
******
Doğal (Natüralist) Edebiyatın en usta yazarı olan Emile Zola 1840-1902 yılları arasında yaşadı. İnsan iradesinin önemsizliğini, yaşamı asıl belirleyenin doğa ve toplumsal çevre olduğunu savunan Zola, tüm yapıtlarında bu görüşünü kanıtlamaya çalıştı. ... tümünü göster
Cemil Süleymanın Siyah Gözleri, Servet-i Fünûn yazarlarının, özellikle Mehmet Raufun yazınsal etkisini taşır ve dönemin gerçekçi anlatısının söylemine kör bir tutkunun tragedyasını ekler. Kendisinden çok genç bir delikanlıya büyük bir aşkla bağlanan, orta yaşlı dul bir kadının öyküsüdür bu.Siyah Gözler: Tensel bir tutkunun tragedyası.
Cemil Süleymanın Siyah Gözleri, Servet-i Fünûn yazarlarının, özellikle Mehmet Raufun yazınsal etkisini taşır ve dönemin gerçekçi anlatısının söylemine kör bir tutkunun tragedyasını ekler. Kendisinden çok genç bir delikanlıya büyük bir aşkla bağlanan,... tümünü göster
Ya sizi bekleyen bir son olmasaydı...
Hayatındaki insanlar birer birer siliniyor. Kocaları, sevgilileri, ailesi ve arkadaşları yaşayıp ölüyor ama o hep aynı kalıyor. Sevdiklerini kaybederken hep çaresiz. İnsanlar onun neden sürekli genç göründüğünü merak ettiğinde ise yer değiştirmek zorunda. Tüm olasılıklar karşısında üç yüz yıl yaşamış biri olarak yanlış bir şey söylediği an, zaman çarkı tepetaklak olabilir.
Elise tıbbi bir mucize sonucu ebediyen genç kalacaktır. Hayatı üç yüz yıl önce başlamıştı. Versailles Sarayı'nda, 14. Louis'nin hükmettiği bir devirde. İlk kez her şeyi göze alıp sonsuz gençliğinin sırrını, sevdiği adamla paylaşmaya karar verdiğinde bu isteğinin neden olacağı tehlikeleri -hem kendisi hem de tüm dünya için- hayal bile edemez. Bilim bu duruma yanıt verecek bir seviyeye ulaştığında ancak birileri onun çaresizliğini görebilecek.
Sonsuza dek yaşamak ve hiç yaşlanmamak... Bir tek kırışıklık ve kırlaşmış saç için her şeyini vermeye hazırdır Elise. Yalnızca sıradışı bir kahramanın hikayesi değil aynı zamanda insanlığın en tutkulu arayışının büyüleyici bir keşfi.
Ya sizi bekleyen bir son olmasaydı...
Hayatındaki insanlar birer birer siliniyor. Kocaları, sevgilileri, ailesi ve arkadaşları yaşayıp ölüyor ama o hep aynı kalıyor. Sevdiklerini kaybederken hep çaresiz. İnsanlar onun neden sürekli genç göründüğün... tümünü göster
Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Tanrının varlığına inancı kaybettiğimde, sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Tanrıyı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yayordum. Onu hissettiğim ve Onu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse,O vardır. O, Onsuz yaşanmayan şeydir.Hıristiyanlığın; hayatın varlığı ve anlamına tatmin edici bir cevap verememesi karşısında, geleneksel Ortodoks Hıristiyanlığına olan inancını kaybeden Tolstoy, İtiraflarımda hayatın ne olduğunu, neden ve nasıl yaşanabileceğini ve ölümü seçmenin en doğru yol olup olmadığını sorgular.
******
Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.
************
Bir kuş uçtuğu, yem topladığı ve yuva kurduğu sürece yaşamını sürdürür.Kuşların bu yaşam çabalarını görunce onların duyguğu sevinçten duyuyorum.Keçi, tavşan, aslan; hepsi de beslenmek, çoğalmak ve yavrularını beslemek zorunda oluşlarına imkan veren yaşam şartlarının içinde bulunmaktadır.Biliyorum ki, eğer onlar bunu yapıyorlarsa mutludurlar ve yaşamları kendi kurguları içinde tutarlı ve mantıklıdır.Peki, insan ne yapmak zorunda? O da yaşamın içinde tıpkı hayvanlar gibi mücadele etmek zorunda.Aralarında yanlızca bir fark var; eğer insan yaşamı tek başına alt etmek isterse mahvolur.İnsan yaşamı sadece kendisi için değil, herkes için alt etmek zorunda.Eğer bunu yapıyorsa mutludur, yaşamı da mantıklıdır.
******
Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diril... tümünü göster
Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hiyakesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebe... tümünü göster