Doğal (Natüralist) Edebiyatın en usta yazarı olan Emile Zola 1840-1902 yılları arasında yaşadı. İnsan iradesinin önemsizliğini, yaşamı asıl belirleyenin doğa ve toplumsal çevre olduğunu savunan Zola, tüm yapıtlarında bu görüşünü kanıtlamaya çalıştı. Kitle hareketlerini ve kitlenin ruhsal durumlarını, ele aldığı çeşit çeşit tiplerle aktaran Zola, 1885te yazdığı Germinalde yeraltından kömür çıkaran işçilerin zorlu yaşamını olağanüstü bir başarıyla anlatıyor
************
Germinal: Ter, kan, açlık ve gözyaşıyla yoğrulmuş insanların evrensel çilesini destansı boyutlara ulaştıran bir edebiyat doruğu...
Germinal: İnsanı öfkelendirecek kadar güzel bir kavga romanı...
Germinal: Okumuş olmakla kıvanç duyulacak bir başyapıt...
******
Doğal (Natüralist) Edebiyatın en usta yazarı olan Emile Zola 1840-1902 yılları arasında yaşadı. İnsan iradesinin önemsizliğini, yaşamı asıl belirleyenin doğa ve toplumsal çevre olduğunu savunan Zola, tüm yapıtlarında bu görüşünü kanıtlamaya çalıştı. Kitle hareketlerini ve kitlenin ruhsal durumlarını, ele aldığı çeşit çeşit tiplerle aktaran Zola, 1885te yazdığı Germinalde yeraltından kömür çıkaran işçilerin zorlu yaşamını olağanüstü bir başarıyla anlatıyor
************
Germinal: Ter, kan, açlık ve gözyaşıyla yoğrulmuş insanların evrensel çilesini destansı boyutlara ulaştıran bir edebiyat doruğu...
Germinal: İnsanı öfkelendirecek kadar güzel bir kavga romanı...
Germinal: Okumuş olmakla kıvanç duyulacak bir başyapıt...
******
Daha önceden niye okumadım ki diye sorup duruyorum kendime
Herkesin en azından bir kere okuması gereken büyük bir eser Germinal.
http://sakizcevizdeniz.blogspot.com/2014/06/germinal-emile-zola.html
100 yıl önce yaşananlar hala devam ediyor Türkiye'de. #Soma
Okuduğum yayın evinin (İlya) çevirisinin berbatlığına ve imla hatalarına rağmen Suç ve Ceza'dan sonra okuduğum en güzel klasik.
Kitap, Etienne adındaki bir gencin kasabaya gelmesiyle başlıyor. Diğer işçilerle beraber madene inip kısa zamanda Maheu ile yakınlık kuruyor. Bu esnada da madencilerin yaşamının zorluğuna yakından tanık olabiliyoruz. Bu sefil hayat ve Etienne'in kafasında filizlenen sosyalist fikirler sonucunda büyük bir grev G. Zola, tüm bu süreci o kadar gerçekçi anlatıyor ki geceleri kendimi aç yatmışım gibi hissetmekten alıkoyamadım. Madendeki göçük ise Soma olaylarının tekrar hatırlatıp canımı daha da yaktı zira okurken bile kendimi orada boğuluyor gibi hissettim. Ve yüzyıllardır değişen hiçbir şey yok! Aynı acıları yaşayıp duruyoruz.
"Ölüm lambaya üflüyor işte."
1800'lü yıllarda yazılmış bu başyapıtı 2016 senesinde büyük bir zevkle okudum. Yüzyıllar geçse de emeği sömürülen insanlar, dünyanın adaletsizliği, açlık, adaletli bir dünyaya beslenen umutlar bitmiyor. Zola bunu öyle güzel ve başarılı bir şekilde anlatmış ki romanı okumadım, resmen yaşadım. Elimden bırakamadım, son 30 sayfada ise koltuğa bile oturamadım heyecandan..Can Yayınlarının çevirdiği kitabı tavsiye ediyorum..
Emile Zolaya beni hayran ettiren kitap.Yazar yaşadığı dönemi çok iyi tahlil edebilmiş ve bunu kitabına çok iyi yansıtmış.
556 sayfa