İngiltere'de doğup büyüyen 14 ve 15 yaşlarındaki Zana ile Nadia, tatil amaçlı gittikleri Yemen'de para karşılığı birer kocaya satılmış olduklarını anlarlar. Kitapta tecavüz, ağır gündelik işler, hakaret ve dayakla geçen 8 yıllık cehennem hayatından Zana'nın nasıl kurtulduğunun hikayesi anlatılıyor.
İngiltere'de doğup büyüyen 14 ve 15 yaşlarındaki Zana ile Nadia, tatil amaçlı gittikleri Yemen'de para karşılığı birer kocaya satılmış olduklarını anlarlar. Kitapta tecavüz, ağır gündelik işler, hakaret ve dayakla geçen 8 yıllık cehennem ha... tümünü göster
Doktor, Avukat, Polis Memuru, Seri Katil... Kapıyı açmak için hangisine daha çok güvenirdiniz?
Maeve Kerrigan üç kadını kendi evlerinde boğarak öldüren bir seri katilin izini sürüyor...İçeriye zorla girildiğine dair hiçbir iz yok, bütün işaretler onu kurbanların kendilerinin içeriye aldığını gösteriyor.
Üçüncü cinayette katilin bıraktığı delil, Maeve'in eline onu şaşkına çeviren bir şüpheli verir: Maeve'in ortağı Komiser Josh Derwent. Maeve onun bu işle bir ilgisi olduğuna inanmayı önce reddeder, acaba onu ne kadar iyi tanımaktadır? Çünkü bu Derwent'ın cinayetle suçlandığı ilk olay değildir...
Belki de katil çok yakınınızda ve siz onu tanıyorsunuz...
(Tanıtım Bülteninden)
Doktor, Avukat, Polis Memuru, Seri Katil... Kapıyı açmak için hangisine daha çok güvenirdiniz?
Maeve Kerrigan üç kadını kendi evlerinde boğarak öldüren bir seri katilin izini sürüyor...İçeriye zorla girildiğine dair hiçbir iz yok, bütün işaretle... tümünü göster
Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. Bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. Havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. Beyaz ağzı etimizle dolu. Bu yüzden sessiz bir ayaz var. Saçaklardan sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. Gazete kâğıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.
Cennetten kovulmayı. Bembeyazız. Soğuk. Donmak. Çözülmek. Tekrar donmak.
Daha fazla hiçbir şeye gerek yok. Fiilleri çekmeye bile. Herkes kalsın yerinde. Bıraksınlar, yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. Yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. Aksın içlerine hayatımın zehri. Yirmi adet mermi. Muhteşem! Hepinizi geberteceğim! Ama hepinizi!
Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sak... tümünü göster
2020'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2020'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgâh. Önce tezgâhtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi...Hakan Günday yeni romanı Malafada aldatmaca üzerine kurulu bir dünyadan söz ediyor. Bu dünyayı turizm yönetiyor, tezgâhtarlar büyük roller kapıyor, mekân hep tezgâh oluyor. Bir kuyumcu dükkânına kocaman bir dünyayı sığdırıyor. Kozan, ana karakaterimiz de, tezgâhtardır. Eline ne geçerse satabilecek kadar başarılı... Ağzı laf yapan, herkesi ikna edebilecek kadar laf yapan bir tezgâhtar. Onun kullandığı dili kullanıyor Günday da. O jargonla konuşuyor. Satmak dışında dünyada olup biten hiçbir şeyi umursamayan Kozan da bugünün insanını yeniden tanımlıyor. Yüzeysellik ve satmak... Her şeyden ve hepsinden önemlisi satmak, yani başarı. Kocaman bir yalanın hüküm sürdüğü bu büyük kuyumcu, ona göre, büyük bir kuyu. Turizm ise zengin ülkelerin fakirlerin ağzına çaldığı bir parmak bal. Bir hayaller ve yalanlar diyarı burası. Alan memnun satan memnunlar diyarı. Hakan Günday Malafada eğlenceli bir düzen eleştirisine imza atıyor.
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgâh. Önce tezgâhtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi...Ha... tümünü göster