hulyami, 742 adet değerlendirme yapmış.  (15/106)
Gazap (İskoç Muhafız Alayı, #3)
Gazap (İskoç Muhafız Alayı, #3)

9

Yine muhteşem bir hikaye okudum..Monica McCarty İskoç Tarihi romansının bir numarası.Yazar romanlarını gerçek hikayeler üzerine kurguluyor. Kitaplardaki kahramanlara adeta yeniden hayat veriyor.Kral Muhafızlarının üçüncü kitabı Gazap. Seriye ilk başladığımda serinin yazılmış 7 kitabı vardı yazar şu anda yeni serinin 9.kitabını yayımlamış. 26 Ağustos 2014 tarihinde serinin onuncu kitabı geliyor. yayın evinden ricam lütfen bu yazara daha çok önem verip kitaplarını daha sıkı aralıklarla yayınlamaları. http://hulyami.blogspot.com.tr/2014/04/gazap-monica-mccarty.html

İki Dikiş Arasında Zaman
İki Dikiş Arasında Zaman

10

İki Dikiş Arasında Zaman Orjinal Adı : El Tiempo Entre Costuras ( The Time in Between ) Yazar : María Dueñas Goodreads Puanı : 5./3,92 Puanım :5 / 5 Vay be ne kitaptı ama ya. Bir romanda arayabileceğim her şey vardı bu kitap da. Üstelik birincil şahıs anlatımına rağmen bayıldım demek hiç de abartıya kaçmaz..Oldukça güçlü bir kurgu,heyecan ve tutkulu bir aşk. Hayat dersi verecek bir roman..Okuduğum ikinci İspanyol yazar.. Çok beğendim..İspanyol yazarlara devam diyorum.. Hikayenin geçtiği dönem ile ilgili çok kitap okudum ve özellikle çok film seyrettim.İnanın bu kitabın filmi bence muhteşem olur.Okurken kitap su gibi aktı. Bazı sayfalarında çok heyecanlandım,bazı sayfalarında hüzünlendim,bazı sayfalarında da tarihin tozlu sayfalarına gittim..İspanya İç savaşına ait çok kitap da okumadım aslında. Ama Maria Duenas öyle güçlü ve akıcı bir kurgu ile yazmış ki kitabı her boş olduğum an elime alıp okudum.. Hikaye basit olarak basit bir terzi kızın casusluğa kadar uzanan bir hayat öyküsü var roman da. Öyle ki hikaye İspanya iç savaşından başlayıp İkinci Dünya Savaşı zamanına...İspanya'dan Portekiz'e hatta Fas'ı da içine alan değişik mekanlar da geçen bir casusluk hikayesi..Tam da nişanlanıp evlenmek üzere iken, daktilo kullanmayı öğrenip devlet dairesine girebilmek için daktilo almaları gerekmektedir..Sira Quirago nişanlısı ile birlikte bir daktilo satan mağazaya gidip orada tanıştığı Ramiro isimli oldukça çekici adama aşık olur. Aralarında gizli bir ilişki başlar. Ancak nişanlısı ve annesi evlilik hazırlıklarını yaparken bu yeni tanıştığı adam ile yeni bir aşka yelken açtıktan sonra nişanlısı ile evlenmekten vazgeçerek yeni tanıştığı bu adam birlikte yaşamaya karar verir.. İşte hatayı tam da burada yapmıştır. Ramiro belki de onu çok sevmiş olsa da özünde güvenilemeyecek bir adam idi. Ramiro ile birlikte yaşarken hiç tanımadığı babası ile tanışır..Babası Ganzalo Avardo ülkenin en ileri gelen iş adamlarından dır.Annesi Dolores de kendisi gibi fakir bir terzidir..Birbirlerine aşık olan bu iki insanın o zamanın şartlarında sosyal statüsü yüzünden birleşememeleri de normal idi tabii ki.. Babası ülkenin muhtemel iç savaşa girmek üzere olması ve kızı için şimdiye kadar hiç bir şey yapamadığı için..Kızına yüklü bir para ile ailesinden kalan mücevherlerini bırakmak ister. Öldürüleceğinden ve sahip çıkamadığı kızı için ilk ve son kez bir şey yapmak istemektedir..Babasının mirasını annesinin ısrarı ile kabul eden Sira mirası kabul eder ama tam da bu yüzden hayatı tepetaklak olur. Çünkü miras zamanla başına büyük bir dert açacaktır. Üvey ağabeyi babasının ona verdiği aile mücevherlerini geri alabilmek onu hırsız olarak şikayet edecek,sevdiği adam ise bu miras için onu Fas'a kadar maceralara sürükleyerek Sira'yı kelimenin tam anlamı ile soyup soğana çevirir.Ayrıca hamiledir de Sira ..Ramiro onun hamile olduğunu bildiği halde karnındaki bebeği ile terk ederek yüz üstü bırakacaktır.. Hikayenin bundan sonraki bölümlerinde Sira yaşama mücadelesi verir. Çaresizdir elindeki her şey çalınmış büyük bir ihanete uğramıştır..Bebeğini kaybederek ölümden döner..Ama yaşama arzusu bile kalmamaıştır yaşamak bile istememektedir. Sevgilisinin üstüne yığdığı borçlar,onu kullanıp kandırarak terk etmesi Sira'nın ruhunda derin izler bırakacaktır. Kendine gelip tekrar ayağa kalkması yıllarını alsa da; bir erkeğe tekrar güvenip bağlanması aşık olması çok da kolay olmayacaktır.. Çok etkileyici bir romandı. Hayatta kalmak için insanların neler yapabileceğini okumuyor yaşıyorsunuz bu romanda. İspanya iç savaşının etkileri,ardından İkinci Dünya savaşının başlaması. İnsanların o dönemin şartlarındaki çaresizliği acımasızlığını işleyen dramatik bir hikaye idi... Sira'nın terzilikten,modacılığa oradan casusluğa terfi etmesinin hikayesini nefes almadan okudum. Aşk,savaş.macera,casusluk temalarında yazılmış bu hikayeye bayıldım..Okuduğunuz romanlardan sıkılıp değişik bir enfes hikaye okumak istiyorsanız bu roman tam da size göre...Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim... http://hulyami.blogspot.co.uk/2014/04/iki-dikis-arasnda-zaman-maria-duenas.html

Şifacının Çırağı
Şifacının Çırağı

7

Şifacının Çırağı Orjinal Adı : The Healer's Apprentice Yazar :Melanie Dickerson Goodreads Puanı :5/3,79 Puanım : 5/3,9 Şifacının Çırağı'nın ilk tanıtımını okuduğumda ilgimi çeken şey orta çağ romanı olması idi ve tanıtımda iddialı bir şekilde çok romantik temalara sahip olduğunu içeriyordu. Doğruyu söylemek gerekirse bunun çok da doğru olacağını tahmin edemediğim gibi. Son zamanlarda okuduğum en masalsı anlatıma sahip romantik bir kitap idi. Yazarın anlatımını ve hayal gücünü oldukça beğendim.Biraz Hristiyanlık ve Katoliklik temaları da olsa beğendim kitabı. Ama benim istediğim kurgu derinliğine sahip değilse de hiç sıkılmadan okudum. Özellikle Historical,Orta Çağ romanlarını seviyorsanız tam da okumak isteyeceğiniz bir kitap olabilir. Kitabımızın kadın kahramanı Rose bir oduncu ailenin kızı olarak Hagenheim Kalesinde bir şifacının yanında çalışmaktadır. Gelecekte tek dileği iyi bir şifacı olmak ve kardeşlerini daha iyi şartlarda yaşamasını sağlamaktır.Yaşadığı kalenin gelecekteki Dük'ü bir yaban domuzu tarafından yaralandığında onun tedavisini üstlenmek zorunda kalır .. Lord Hamlin ile aralarında sıra dışı bir bağ oluşur.İşin ilginç yanı Lord Hamlin'de Rose gibi hissetmektedir. Fakat küçük yaşta Marienberg Dükünün kızı olan Leydi Salomea ile nişanlıydı.Onunla evlenebilmek için de Şövalye , büyücü Moncore'yi bulup yenmeli ve nişanlısını bulup evlenmeli idi. Çünkü nişanlısı doğduğu günden beri kayıp idi nerede olduğunu bilinmiyordu. Rose ile ilgilenen gelecekte din adamı olması babası Hagenheim Dükü tarafından planlanmış Lord Rupert'da vardı. Fakat nedense ustası şifacı Bayan Geuscha Lord Rupert'i pek hazetmiyordu.. İki erkeğin ilgisi arasında kalan Rose'in tercihi ne olacaktı?!! oldukça severek ve beğenerek okuduğum romantik bir kitap oldu. Masalsı,historical ve ortaçağ temaları ile süslü bir kitap okumak isterseniz bence bir deneyin..Sevebilirsiniz.. http://hulyami.blogspot.com/2014/04/sifacnn-crag-melanie-dickerson.html

Kuzey ve Güney
Kuzey ve Güney

9

Uzun zamandır merak ettiğim bir yazar idi Elizabeth Gaskell özellikle Mary Barton isimli romanını merak ediyordum.Yazar ile tanışmam Kuzey ve Güney isimli romanı ile oldu. İlk etap da araştırmalarımdan önce Kuzey ve Güney isimli romanın Amerika'da iç savaş zamanında geçen bir hikaye olduğunu düşünmüştüm. Araştırmalarımdan sonra yanıldığımı anladım...Tabii ki değilmiş. Kuzey ve Güney İngiltere'nin Sanayileşme Devrimini adeta zihinlere kazıtan bir roman. O dönemi yazar o kadar güzel tasvir etmiş ki..Sizi sanayileşme devrimindeki fabrika bacaları,grevler,açlığı okurken adeta yaşıyorsunuz.. Beğendim mi? Evet çok beğendim ama şunu belirtmeden geçemiyeceğim ki roman bir aşk romanı değil..Bir dönem romanı demek daha doğru bir tanım olur.Klasik bir roman....İngiltere'nin Sanayileşme Dönemini yaşatan bir roman. Nedense Jane Austen'in Aşk ve Gurur'unu bana oldukça hatırlattı..Konu olarak çok olmasa da özellikle kadın karakterlerin güçlü olması. Margaret'in yaşının küçüklüğüne rağmen dayanıklılığı,metaneti insancıllığı beni kendisine hayran bıraktı. Elzabeth Gaskell'in kalemi biraz daha sert ve gerçekçi buldum. Tüm bu 19.yüzyıl Viktorya dönemindeki dekorda bir aşk hikayesi de okuyorsunuz.Karakterlerimiz aslında orta sınıftan..Elizabeth Gaskell'in bir özelliği sanırım yaşanan dönemi olduğu gibi yansıtmak.. Hikaye İngiltere'nin Güney'inde Helstone Kasabası'nda başlıyor..Kadın kahramanımız Margaret Hale bu kasabada doğmuş büyümüş bir genç kız. Oradaki sakin yaşamdan sonra Milton'un kalabalığında,kargaşasında adeta kaybolur..Margaret'in babası uzun yıllar boyunca yaptığı rahiplikten yaşadığı iç hesaplaşma dolayısı ile istifa edip ailece Ülkenin Kuzeyindeki Milton'a taşınmak zorunda kalınca hepsi için zor günler başlayacaktır. Bu kalabalık gürültülü şehri Bay Hale öğretmenlik yapabilmek için seçmiştir.Fakat bu durumdan ne annesi ne de Margaret hiç hoşnut olmamıştır.. Romanın erkek John Thornton Milton'lu bir fabrikatör.Ama diğer klasik romanlarda okuduğumuz gibi bir asilzade değil..Bulunduğu yere çalışarak gelmiş öğrenmeye aç bir genç adam..Bu roman da John Thornton Kuzey'i Margaret Hale ise güneyi temsil ediyor bence.Bay Thornton karakteri ayakları yere sağlam basan gerçekçi abartmasız bir karakterdi. Etkilendiğimi söylemeliyim. Margaret Hale ise sade gösterişsiz,tüm iç hesaplaşmalarını,çatışmalarını içinde yaşayan yumuşak kalpli sıkıntılarını asla belli etmeyen bir karakter. Çok güçlü.. Çünkü Kuzey ve Güney'in yaşam tarzları,hayat görüşleri ile ilgili çatışma bu iki genç arasında oldukça belirginleşiyor. Fakat bu tezatlık onları birbirine çekiyor..Yanlış anlamalar,grevler,uzaklıklara rağmen filizlenen derin ve tutkulu aşk.. Romanda Margaret'in bir de ağabeyi var Frederick Hale tüm yanlış anlamalara ve Thornton ile sorunlara sebep olan kaçak bir denizci.. Kısaca Aşk ve Gurur,Jane Eyre,Uğultulu Tepeler gibi İngiliz Edebiyatının kilometre taşlarından olan romanları severek okuduysanız ; Kuzey ve Güney'i de çok seveceksiniz. Yazarın çıkacak romanlarını da bekliyorum.Ülkemizde bu derece güçlü kalemin kitabının daha önce yayınlanması gerekiyordu... Tavsiye Ederim... http://hulyami.blogspot.co.uk/2014/03/kuzey-ve-guney-elizabeth-gaskell.html

Hayalimdeki Ten
Hayalimdeki Ten

6

Sonunda bitirebildim. Yayın evine bu serinin aralıklarını bu kadar uzun tuttuğu için çok kızgınım. Seri çok güzel bir seri ama olaylar o kadar karmaşık gibi özellikle serinin 4.kitabı Hayalimdeki Ten'i okurken olayların içine bir türlü giremedim. Kitabın o güzel İrlanda Mistizmi havası serinin başlarında çok güzel idi.Yinede çok güzel bir seri ama bu serinin arka arkaya okunması gerekiyor bence.Vaktim olduğunda bu seriyi yeni baştan okuyacağım. Serinin son kitabının kurgulamasını değişik buldum sanırım bir 50-70 sayfa kitaba ısınmaya çalıştım.Fakat hikaye bende yarım kalmışlık hissi uyandırdı. Sanki tam bitmedi hikaye..Beşinci kitap gelebilir diye düşünüyorum. Lanetli Fennore Kitabının yaratıcısı ve Karanlık Druidi Aedan ile Meaghan Ballagh'ın hikayesi idi. Fennore Kitabının içindeki süre gelen bin yıllık tutsaklıktan kurtulan Aedan'ın savaşı yine içine tutsak olmamak idi Meaghan ise kendi zamanına dönme derdinde idi. Büyük annesi hakkında ki bir takım gerçekleri öğrenirken bu çıkmazdan kurtulmaya çalışıyordu. Daha önceki hikayelerden de tanıdığımız Jamie,Kyle,Eammon vardı hikayede ki onlarda kitapda tutsak onlarda kurtulmuşlardı. Fakat kitabın kontrolü içinde hapis olan Cathan'ın kontrolüne geçmiş Aedan'ın gücü kalmamıştı. Binlerce yıl önce sevdiği kadın için yarattığı bu kitabın içine yine sevdiği kadın yüzünden hapis olması ve Meaghan'ın onu bu kitapdan kurtarması derken Meaghan'ın bu seride geçen diğer kadınlar gibi sıra dışı gücü vardı. Bu da kalplerden geçenleri okumak,hissetmek idi. Aedan'ın çok kötü olduğuna herkes inanırken o Aedan'ın yüreğinin güzel olduğuna kötü olmadığına inanıyordu. Aedan tamamen özgür olmayı ve insan olabilmeyi isterken hiç ummadığı anda ona Meaghan ile gelen ikinci şansı değerlendirebilecek miydi?. Kurgusu güzel olan bir kitap idi.Ama serinin ilk iki kitabı çok daha güzeldi. Bence bu seri üçüncü kitapda bitmeli idi. Birde seri başından sonuna kadar maalesef olabilecek en kötü kapaklar kullanıldı.Orjinal kapakların kullnımaması bir yana bu kadar zevksiz seçimler nasıl yapıldı anlayabilmiş değilim. En kötü kapak en son kapak idi. fantastik İrlanda Mistizmi ile bezeli bir seri çıkarıyorsunuz bu kadar kötü kapakları nasıl yakıştırıyorsunuz anlayabilmiş değilim.Allahtan çeviriler kötü değildi hatasız değildi tabii..Çevirmen farkındalık kelimesini çok seviyordu sanırım bol bol kullandı tüm seri boyunca. Yinede eğer İrlanda Mistizmi,Aşk,macera kitaplarından hoşlanıyorsanız bu seriyi tavsiye ederim... Mists of Ireland (irlanda Mistizmi Serisi) 1. Haunting Beauty (2009) Hayalimdeki Aşk 2. Haunting Warrior (2010) Hayalimdeki Yürek ve Rüyalarım 3. Haunting Desire (2011) Hayalimdeki Arzu ve İhtiraslar 4. Haunting Embrace (2011) Hayalimdeki Ten http://hulyami.blogspot.com.tr/2014/02/hayalimdeki-ten-erin-quinn.html

Hüznün Gölgesinde Aşk (Lone Star Sisters #3)
Hüznün Gölgesinde Aşk (Lone Star Sisters #3)

10

Bayıldım müthiş bir kitap müthiş bir seri. Bu seriyi okumadan önce Susan Mallery'yi okumayı pek de sevmezdim...Fakat bu Titan kız kardeşleri ile yazara bayıldım...Yazarın kurgusu kaleminin gücü bambaşka... Lone Star Sisters serisinin 3. kitabı idi. Kız kardeşlerden üçüncü ve en haşarı olan İzzy'nin hikayesi idi. Çok daha duygusallık ve acı vardı bu sefer. Özellikle erkek kahramanın ikilemde kalmasını İzzy'yi hayata döndürme çabalarına bayıldım.Onu tekrar eski mücadeleci kişiliğine döndürmeye çalışırken bazen tam bir pislik gibi davranmasına çok kızdım..Ama yaşadığı acıları okuduğumda da içim acıdı durumuna.Onun arkadaşı,dostu hatta kardeşi olarak gördüğü biri vardı... Garth Duncan ..Titan kızlarının üvey ağabeyleri. Bu olayların baş kahramanı.., Çok güzel bir konusu olan duygusal düşündürücü bir romandı. yardıma ihtiyacı olan insanların ruh halini yazar çok çok iyi işlemişti.Çok etkilendim. Serinin Dördüncü kitabında Garth'ın hikayesini okuyacağız. Deyim yerinde ise iple o kitabı bekliyorum.Çünkü Garth bu hikayede Titan kızlarının arkadaşı,dostu,koruyucu meleği Dana Birch..Bu ikilinin macerası oldukça ilginç olacak.. Bu seriyi özellikle tavsiye ediyorum.Polisiye, Macera,Aşk,Aile,Dram temalarını seviyorsanız sakın kaçırmayın.... http://hulyami.blogspot.com.tr/2014/01/huznun-golgesinde-ask-susan-mallery.html

Düşmanıma Aşık Oldum