bütün mümkünlerin kıyısında, 54 adet değerlendirme yapmış.  (6/8)
Tutunamayanlar
Hayır... Dar Zamanlar 3
Hayır... Dar Zamanlar 3

9

Adalet Ağaoğlu'nun "Dar Zamanlar" serisinin nihayeti. "Son kitabı" da diyebilecekken "nihayet" dedim; şundan ötürü: "Bakarsın çok özlenmiş biri az sonra nihayet çıkagelir; telefon nihayet herkes için iyi olacak bir haberi taşıyarak çalabilir; bir ses nihayet "sürdürecek miyiz böyle?" diye sorabilir. Böyle? ya da diyebilir ki "işte artık kendimle yüzyüzeyim; Rahat değil, ama bunda insanı bağımsız kılan bir yan var; yeryüzünün tek benzersiz şiiri." Aysel'in nihayet uçtuğu çıplak gözle takip edilebiliyor. bildiğin, yerden yükseliyor kadın. "Hayır" diyerek yeryüzünün tek benzersiz şiirini yazıyor. Öyle bir "bilmek", öyle bir "görmek" ki akşamüstlerinin kimsesizliği kadar kesin. Ve elbette can yakıcı. "Bok vardı sanki" dedim ben ara ara okurken, "yeryüzünün tek benzersiz şiirini yazıyorsun."

Ölmeye Yatmak
Doğu'nun Limanları
Doğu'nun Limanları

9

İsyanın, aşkın, aşkı isyan olan bir insanın hikâyesidir. Ağlatabilir. "Artık yoluma hiçbir engel çıkmayacağı duygusuna sahiptim. Engel yokmuşçasına yürümem yeterliydi. Düşüş işte böyle başlar."

Pîrî
Pîrî

8

Kayıp denizler üzerine bir anımsamadır. Faruk Duman'ın masalsı, -hani fantastik deniyor ya, öyle- romanıdır. "Her biri bu adamların, tutup ellerinde birer dürbünle uzakları izler dururdu da, bilmezlerdi ki uzak insanı alaya alır. İnsanoğlu uzaklara bakmayagörsün, burnunun dibindekini artık, görmez olur da kalakalır öyle."

Son İki Eylül
Son İki Eylül

8

İçeriği ve kurgusuyla oldukça özgün bir romandır. Akıp giden bir roman değildir. Akıp gidemeyecek kadar derin ve bazen ağır sözler, cümleler, hayatlar içerir. "Ölegeldiğim bu odada az yazılmış defterlerden bir mezarlık var. Her birindeki küçük küçük ölümleri senin sesinde toparlayabilir miydim? Bilmiyorum. orada büyük- olumlu ve olumsuz anlamda büyük- bir hayatın harf yığınları var. kıpırdıyor. acıyla, aşkla kıpırdıyor."

Suzan Defter
Suzan Defter

10

Taş-Kağıt-Makas'ın en iyi öyküsü olan Suzan Defter şimdilerde Can Yayınları tarafından ayrı bir kitap olarak basılmış. Daha çok insanın okumasını sağlayacağı için iyi bir şey belki bu. Fakat yine de böylesi yürek söken kitapların bir satış stratejisinin öğesi olmasına bozulmuyor değilim. Bir de şuna benzer bir şeyler yazmışlar arka kapağa ki Ayfer Tunç'un hatrına küfür etmedim: "Suzan Defter, Taş-Kağıt-Makas'tan kopup kendi başına bir eser olmayı çoktan hak etti." Taş-Kağıt-Makas'ın içinde yer alırken yetersiz kötü bir öyküyken özverili çalışmalarıyla terfi edip ayrı bir kitap olma hakkı mı kazandı, nedir? Neyse... Suzan Defter, hem biçimsel hem de içerik olarak son dönemde yazılan öykülerin zirvelerinden biridir gözümde. Şiddetle tavsiye edilir. ---alıntı--- "ayrılmak, gidenin, kalanın kucağında bir kucak kor bırakmasıdır, yanar durursunuz kül olana kadar" ---alıntı---