Yabancı Yayınları’ndan çıkmış olan , Caitlin Moran’ın – Nasıl Kadın Olunur ? adlı kitabını bitirmiş bulunmaktayım . Bu kitabın dili çok sade ve akıcı, okurken sayfalar su gibi akıp gidiyor .Tabi bunda çevirmenin de etkisinin olduğu yadsınamaz gerçeklerden biri. İçten bir anlatıma sahip olan bu kitabı okurken , sanki okumuyor da odanızın bir köşesinde oturmuş yazarla sohbet ediyorsunuz , o kadar içten bir anlatıma sahip . Kitaba kısaca değenirsem ; yazar bu kitapta , kendi hayatından da örnekler vererek , kadınların yaşamlarına dair (kadın olmanın getirdiği sorumluluklar ,zorluklar vb ) olayları anlatmış. Anlatırken ; tatlı – sert bir dil kullanmış .Hatta bazı yerler azcık müstehcen .Ama bu sizi sıkmıyor aksine konuya daha bir odaklanmayı da sağlıyor .Kısacası yazarımız zeki bir anlatımla , biz bayanlara güzel bir kitap sunmuş . Bu kitabı , özellikle hemcinslerime (bayanlara ) tavsiye ederim . Okurken çoğu yerde gülüceğinizi de garanti ediyorum . Yabancı Yayınları’na da bu kitabı bizlerle buluşturduğu için çok teşekkür ederim .Saygılarımla…
Pegasus Yayınları’ndan çıkmış olan , “ KRİSTİN HANNAH’IN – SEVGİ UĞRUNA YAPTIKLARIMIZ “ adlı kitabını, bitirmiş bulunmaktayım . Kitabı ,İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’ndan almış olmamıza rağmen ,bir iki sebeptan dolayı , elime alıp okumak istememiştim .Fakat hata etmişim , canım yazarımın kitabını bekletmekle . Neyse sonuca bakalım , bugun itibariyle kitabı bitirdim . Bazı kitaplar için yorum yazarken acayip zorlanıyorum , çünkü ; hakkını acaba verebilirmiyim ,endişesi taşıyorum .Bu kitapta onlardan bir tanesi idi . Kitabın çevirisi son derece sade ve akıcı .Bunda çevirmenin büyük katkısı olduğu yadsınamaz,bir gerçek . Kitabın konusuna kısaca değenirsem ; Lauren adlı bir kızın yolu, bir gün Angie adında bir kadınla kesişir . Ve ıkısının hayatıı o günden sonra değişime uğrar ,bu iki kadın arasında ortak bir bağ vardır , ikisi de aynı şeyin özlemini çekiyordur (bir ailenin ) ve her geçen gün yaşadıkları acı- tatlı olaylar onları birbirine bağlayacaktır . Kitapta; aile , dostluk ve arkadaşlık ilişkilerini , aşkı , yardımseverliği ve fedakarlığı , yazar o kadar güzel bir şekilde , olaylar arasında hiçbir kopukluk olmadan anlatmış ki ileriki sayfalarda acaba ne olacak hevesiyle okudum . Ben bu kitabı okurken çok etkilendim , hele sonlara doğru çok ama çok duygulandım . Yazarım “KRİSTİN HANNAH “ gene yapmış yapacağını ve harika bir kitap ortaya çıkarmış . Bu yazar ne yazsa daha konusuna bakmadan alıp okuyacağım ender yazarlardan bir tanesidir. Bu kitabı okurken yanınızda , mendilde bulundurun .Kesinlikle tavsiyemdir .Ve bir puan verecek olursam kitaba yüz üzerinden bin beş yüz verirdim . PEGASUS YAYINLARI’na da bu yazarın kitaplarını çıkardıkları için çok teşekkür ederim .Umarım en kısa zaman da yeni bir kitabını daha okuma fırsatını bize sunarlar .Saygılarımla…
Yabancı Yayınları’ndan çıkmış olan , “James Bowen’ın –Sokak Kedisi Bob “ adlı kitabını bitirmiş bulunmaktayım . Yabancı Yayınları’nın ılk kitabı olan bu kitabı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım .Çevirisi son derece akıcı olan bir kitaptı , kelime hatası bile yoktu .Titiz bir çalışmanın ürünü olduğu buradan belli oluyordu zaten .. Kitabın konusuna kısaca değinirsek ; James adlı bir adamın bir gün, sarman bir kedi bulmasıyla hayatının nasıl değiştiğini ,başına gelen olayları bir kedinin insan hayatın da ne gibi değişikliklere yol açacağını yazar çok güzel bir şekilde anlatmış . Bence kitabın anlatımı , sıcak ve yumuşacık olmasından ötürü bu soğuk şubat günlerin de , adeta bir kadife görevi görmekte .Okurken kimi yer de duygulandım kimi yer de kahkaha attım diyebilirim . Kedileri , genel anlam da severdim.Fakat bu kitabı okuduktan sonra kedilere karşı ilgimin arttığını da söyleyebilirim . Aynı zaman da hayatla ilgili dersler çıkarılabilecek bir kitap olduğun dolayı da ,bu kitabı çok ama çok beğendim .Herkese tavsiye ederim (ediyorum ) Ve son olarakta , bu kitabı bizlerle buluşturduğu için YABANCI YAYINLARI’NA teşekkür ediyorum .Saygılarımla…
Arkadya Yayınları’ndan çıkmış olan “ Amanda Hodgkınson’un – 22 Britanya Yolu “ adlı kitabını bitirmiş bulunmaktayım . Öncelikle kitabın çevirisi , son derece sade ve akıcıydı .Kitapta sizi yorabilecek tek unsur; yazarın anlatım tarzından kaynaklanan , geçmişle –şimdiki zamana gidip gelmesi ve de olayları anlatırken hem kadın karakterin(Silvana ) ağzından hem de erkek karakterin(Janusz) ağzından olayları anlatmasıdır . Kitabın konusu ise ; birbiriyle yeni evlenmiş bir çiftin ( Silvana ve Janusz ) ,İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte , birbirlerinden ayrı kalmak zorunda olmaları , bu savaş sırasında yaşananlar ve savaş sonrasın da bir araya gelmeleri, bir araya geldiklerinde birbirlerinde gördükleri değişiklikler ve sırlarının olması, onları zorlu bir yolculuğa çıkaracaktır .Bu zorlu yolculukta tek bir dayanakları vardır , oğulları Aurek . Ama o da sürpriz bir olaya gebedir . Bakalım ,çiftlerin arasında kı sırlar ,onları ne gibi olaylara sürükleyecek ve aşk her şeyi affedecek mi? Kısacası kitapta; aşkı , arkadaşlığı –dostluğu ,aile ilişkilerini, özellikle de bir anne ile oğlun ilişkisini, okuyacaksınız . Ben ,şahsen bu kitabı çok beğenerek okudum , kesinlikle tavsiye ediyorum .Ve bu kitaba bir puan verecek olsam, 10 üzerinden 10 olurdu . Bu kitabı bizlerle buluşturduğu için , ARKADYA YAYINLARI’na da çok teşekkür ederim .Saygılarımla…
Martı Yayınları’ndan çıkmış olan “ Lee Lipsenthal’in -Tek Tadımlık Hayat” adlı kitabını , bitirmiş bulunmaktayım . Öncelikle, kitabın ismi benı etkilemişti .Ve konusunu okuduğum da konusu değişik gelmişti açıkçası ve uzun zamandır , kişisel gelişim tarzında bir kitap okumamıştım .Değişik bir çeşni oldu benım için . Kitabın dili çok sade ve akıcı , tabii bunda çevirmeninde büyük katkısı olduğunu düşünüyorum .Fakat , bazı kelimeler de ( felsefi ve tıbbi terimler de )anlamları için dipnot düşülseymiş , çok daha iyi olurmuş , düşüncesindeyim .Tabii ben okurken , o tarz kelimeler için google dan yardım almadım değil .Aslında bir nevi iyi oldu , araştırmacı yönümü de tetikledi bu kitap . Kitabın içeriğinden biraz bahsedecek olursam ; bir adam var . ( adı : Lee ) .Bu adamın kendısıne kanser teşhısı konulmasına rağmen , hayatı dolu dolu yaşamasını ,yaşanması gerektiğiyle ilgili bilgece anlatımlarını , kendi hayatından kesitler sunarak biz okuyuculara aktarmış .Kitapta ; aynı zaman da aile ilişkilerini , arkadaşlık –dostluk ve aşkı da bulacaksınız . Bu kitabı okurken , bence bildiğimiz ama çoğu zaman gözden kaçırdığımız gerçeklerin farkına bir kez daha varmış oldum .(olacaksınız ) Hatta okurken bazı yerler de kısa kısa notlar aldım . Ayrıca her hayatın her döneminde , okunabilecek , bir nevi başucu kitabı niteliğinde . Bu kitabı, herkesin okumasını tavsiye ediyorum .Ve bizlerle bu kitabı buluşturduğu için “ MARTI YAYINLARI’NA , çok teşekkür ediyorum .Saygılarımla…
Epsilon Yayınları’ndan çıkmış olan , “Julıe Garwood’un –Güller Serisinin Son kitabı olan : “BAHARI BEKLERKEN “ adlı kitabı bitirmiş bulunmaktayım . Serinin tüm kitapları gibi bu kitabın da çevirisi son derece akıcı idi .Ve kitabı okurken kelime hatasına bile rastlamadım desem yeridir . Bu kitapta kardeşlerden Cole’un hikayesi anlatılmakta dır .Kitapta: Cole’un bir banka soygunu sonrasında , yaşamında gelişen olaylar , banka soygununun esrarının çözülmesi için Daniel adlı bir adamın Cole ile iş birliği yapmak istemesi , soygun sırasında üç güzel kadının banka da olması ihtimali ve bu kadınlarla araların da yaşanacak olan olaylar , arada hiçbir kopukluk olmadan , anlatılmış . Kısacası kitapta ; arkadaşlık –dostluk ilişkileri , aile bağları , polisiye , gerilim ve aşk var. Okurken bir sonra ki sayfa da acaba ne olacak , merakıyla okudum .Ve çok beğendim . Bu kitaba puan verecek olsam , on üzerinden on veririm .Tavsiyemdir . Seriyi en kısa zaman içerisinde çıkardıkları için “EPSİLON YAYINLARI’NA “ çok teşekkür ederim .Saygılarımla…
Aspendos Yayınevi’nden çıkmış olan “ Holly Goldberg Sloan’ın Daima Seninle”, adlı kitabını bitirmiş bulunmaktayım .Aslında daha önce bitebilirdi fakat birkaç gündür rahatsızdım bir ıkı gün sarktı bitmesi . Öncelikle kitabın tanıtımı yapıldığı zaman , kitabın kapağı ve ismi benı çok etkilemişti .Sade bir kapak tasarımına sahip olmasına rağmen ben çok beğendim .Sonra konusunu okuduğumda bu kitabın benlik olduğuna karar verip , aldım . İyiki de alıp okumuşum diyorum , gerek sayfa kalitesi , gerek içerik ,gerek çeviri ve sayfalar da bazen ara vermek için sembolık işaretlerin olması benım çok hoşuma gitti .Genel anlamda çevirisi gayet akıcı olan bir kitaptı .Tabi aralarda çok ender yazım hataları yok değildi lakin ben bunu nazar boncuğu olarak adlandırıyorum . Kitapta ; Emily adlı bir kızın bir Pazar günü kilisede şarkı söylerken , arka sıralarda tek başına oturan Sam adlı bir çocuğu fark etmesi ve şarkı sonrasında Emily’nin yaşadığı bir olay sonucunda çocukla yani Sam’le tanışması ve bunun akabinde gelişen olayları yazar arada hiçbir kopukluk olmadan anlatmış . Kitapta ; aile ilişkileri , arkadaşlık –dostluk , aşk , sahtekarlık ,kıskançlık ve ne yaşanırsa yaşansın insanların birbirinden kopmaması , karakterler arasında ki ilişkiler çok güzel anlatılmış . Bu kitap aynı zaman da yazarın ilk kitabıymış .Buna rağmen yazar insanların duygularını kelimelere ve cümlelere çok iyi yansıtabilmiş , bu da yazarın kaleminin güçlü olduğunun göstergesidir. Takip edeceğim yazarlardan biri oldu benım için ,kısacası . Bu kitabı okumayan herkese tavsiye ediyorum .Ayrıca bu kitabı çıkardıkları için , Aspendos Yayınevi’ne teşekkür ediyorum .Saygılarımla…