Dalgalarla, denizle, tuzla, buna büyük tezat oluşturan toprakla, ağaçla, meyveyle iç içe güzel bir kitap gibi geldi bana. "Ne olacak a canım! Hepimiz ya bir kaza neticesinde ya da kazasız olarak cavlağı çekeceğiz. Fakat ne bileyim, ölmeden önce insan yaşar a."
Allahım bir kitap bu kadar mı ağır ilerler, bu kadar mı iç bunaltır?! Sevmedim, sevemedim.
Pucca yazar olarak göremediğim, edebi bir tat alamadığım ama içtenliğini sevdiğim, özgüvenine hayran olduğum bir kadın. Eğlenceli bir kitap daha çıkarmış, yaz günlerinde neden okunmasın?
Trevanian'ın "Şibumi" isimli kitabı ünlüymüş ancak yazarla tanıştıran kitap Katya'nın Yazı oldu beni... Öyle sardı, öyle sevdim ki bir solukta okudum, bitince de bittiğine üzüldüm. Karakterlerin her biri çok özgündü belki, daha doğrusu bunları bir arada kullanmak özgün bir fikirdi, bilemiyorum ama beni etkiledi, hem de çok etkiledi. Trevanian sanırım hoyratça harcayamayacağım bir yazar. Kitaplarını bir çırpıda okuyup bitirmektense hayatıma yaymayı, aralara serpiştirmeyi düşünüyorum. Çünkü kendisi 14 Aralık 2005'te aramızdan ayrılmış ve bizim için yeni eserler kaleme alamayacakmış. :(