Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler... Halikarnas Balıkçısının hikâye ve romanlarıyla gelen bu tipler, sadece edebiyata ilk kez geldikleri için ilginç değillerdir. Balıkçı, denize bağlı olarak, güzelliği, özgürlüğü, başkaldırıyı, insanoğlunun geçmişteki ve gelecekteki arayışlarını, kayıplarını, bunalımlarını, korkularını, ışığı kırar gibi kendiliğinden alabildiğine etkin bir anlatımla ortaya koyarak, çağdaş insancıl bakışla eski uygarlıklar arasındaki bağları göstermiştir.
Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler... Halikarnas Balıkçısının hikâye ve romanlarıyla gelen bu tipler, sadece edebiyata ilk kez geldikleri için ilginç değillerdir. Balıkçı, denize bağlı olarak, güzelliği, özgürlüğü, başkaldırıyı, insanoğlunun geçmişteki ve gelecekteki arayışlarını, kayıplarını, bunalımlarını, korkularını, ışığı kırar gibi kendiliğinden alabildiğine etkin bir anlatımla ortaya koyarak, çağdaş insancıl bakışla eski uygarlıklar arasındaki bağları göstermiştir.
Daha önce Cevat Şakir'i okumadığım için büyük pişmanlıklar yaşadığım kitap. Kendini böylesine okutan, böylesine tatlı dilli bir yazarı neden sonraya bıraktım bilmiyorum.
Ayrıca kendini denize yakın hisseden insanların mutlaka okuması gereken kitaptır. Sonuçta deniz için yaşamış ve deniz için ölmüş bir adamın hem denize olan aşkını hemde zaman zaman denize duyduğu özlemi iliklerinize kadar hissetmeniz mümkün. Ama kitap bittiğinde eğer içinizde bir yerlerde yaşayan bir deniz tutkunu ruh varsa, o zaman karada yaşamanın verdiği müthiş hüznü sık sık hissedebilirsiniz.
''İşte hep 'malımız,malımız, malımız !' diye uğruna yaşadıkları uyuz topraklar bunlardı. Bunların sahipleri, artık oralardan hiç kımıldamayacaklardı. Köpeklerin boğazlarından tasma ile yere bağlı kaldıkları gibi bunlar da, barsaklarıyla boğazlarından topraklarına bağlı kalacak, hep yanındaki komşuların mallarına göz dikerek hırlayacak, malım var diye ölünceye kadar mallarının kulu kölesi olarak, evim var diye dört kuru duvarın içine mezara gömülmüş gibi gömülerek yaşayacaklardı. Buna yaşamak mı denir, uzun ölüm mü ?
Hey gibi deniz, hey!''
Dalgalarla, denizle, tuzla, buna büyük tezat oluşturan toprakla, ağaçla, meyveyle iç içe güzel bir kitap gibi geldi bana.
"Ne olacak a canım! Hepimiz ya bir kaza neticesinde ya da kazasız olarak cavlağı çekeceğiz. Fakat ne bileyim, ölmeden önce insan yaşar a."
denizle uğraşan insanlarla toprakla uğraşan insanların karşılaştırması da var kitapta...aganta......
Gerçekten çok beğendiğim kitaplardan biri. Her sayfasında balığa çıkmak istedim.
Cevat Şakir'in deniz ile toprak arasında sıkışan ve tercihlerini hayatları ile ödeyen insanları anlattığı bir romanı. İnsanın deniz özlemini bile gideriyor denebilir. Toprak ve deniz. Seçim sizin.
Keşke daha önce okusaydım dediğim; geç kaldığım bir roman...
207 sayfa
Bilgi tarafından yayınlandı