Okuduğum en güzel eserlerden biri olup Stefan Zweig'a karşı büyük hayranlık uyandırmış otobiyografi. Otobiyografi demek doğru mu bilmiyorum kitabın sayfaları çoğu romandan fazla akıp gidiyor insan merak etmeden duramıyor. Stefan Zweig'in naif ve akıcı diliyle onun dünyaya bakış açısından etkilenmemek mümkün değil. Bir de bazı olaylara farkında olmadan tanıklık etmiş olması , maksim gorki, james joyce gibi bilinen yazarlarla hayatının kesişmesini okudukça insan hayret edemeden duramıyor. Tarihe ışık tutması bakımından böyle hümanist bir kişinin yazdıkları büyük önem taşıyor. hatta bu kitabı sadece bir otobiyografim olsun okunsun değil de, gelecekteki kuşakların nasıl bir dünya vardı benim zamanımda amacıyla yazdığını düşünmekteyim. Zira bir otobiyografi olmasına rağmen Stefan Zweig hiç özel hayatını karıştırmaz işin içine. Ne bir kızla flörtleştiğini ne de karısıyla hikayesini bulabilirsiniz. Stefan Zweig kendini bir roman karakteri yaparak harika bir kitap sunmuştur. "Bütün dostlara selam gönderiyorum! uzun bir geceden sonra, yeni bir günün doğduğunu da görecekler! Fazlasıyla sabırsız olan ben, onlardan önce gidiyorum."
Almanya'nın Afrika'ya yaptığı sömürgeleştirme seferlerine meraklıysanız okuyun da ben okurken sıkıldım. Karakter üzerinden işleyen roman bölüm bölüm Afrika'dan yollanmış resmi raporlara yerini bırakıyor. Her ne kadar kitabın ismi almanlara baş kaldıran Morenga adlı yerli asi olsa da yazar ona karşı savaşan almanların cephesinden bakış ve Almanların Afrika topraklarında yaşadıkları sorunları sunuyor okuyucuya. Yani Morenga'nın isyanından çok Almanların sömürgeleştirmesini anlatıyor bunun bir sonucu da Morenga'nın isyanı oluyor. Ben zor bitirdim kitabı.
Okumak hiç bir şey katmadı, okumasam bir şey kaçırmayacakmışım. Vasat bir roman. Harry Potter ile kalsaydın iyiydi Mrs.Rowling :(