nerden başlayacağımı bilemediğim bir kitap daha.ama bu kitap başkalarına (en azından benim okuduklarım arasında)hiçbirine benzemiyor.postmodern bir arayış romanı... bir aşk romanı...çok önemli sorular soran ve bunu çok yetkin bir edebi dille soran bir roman... kitap bitirildiğinde kitaplığa konmaması lazım bence.her zaman baş ucunda tutulması geren bir roman...içinde öyle güzel hikayeler("boğazın suları çekildiği zaman" "bedii ustanın mankenler" "göz" "öpüş" "apartman karanlığı" cellat ve ağlayan yüz" "şehzadenin hikayesi" ... galiba bu gidişle tüm bölümleri yazıcam) varki açıp tekrar tekrar okunmalık.bu kitap okuduğum ilk orhan pamuk kitabıydı.bu kitabı okuduğuma hem çok seviniyorum hemde keşke okumasaydım diyorum. çünkü yazarın okumak istediğim bir çok kitabı var ve.ister istemez her okuduğum romanınını "kara kitap" la karşılaştırıcam.orhan pamuk un bunun üzerine çıkabilcek bir kitabı daha olduğunu yada yazıcağını düşünmüyorum ama dediğim gibi okuduğum ilk kitabıydı o yüzden bakarsınız daha iyi bir kitabı vardır kimbilir ? orhan pamuk bu kitapla beni kendine o kadar hayran bıraktı ki.kitapçımdan yazarın ilk iki kitabını aldım.tekrar kitaba gelicek olursak gerçekten üzerinde çok düşünülmesi gereken sorular soran bir kitap."insan kendi olabilirmi" gibi kitabın belkide temel taşını oluşturan bir soruyu bizlere soran bir kitap.gerçektende insan kendi olabilir mi ?
fazla bir beklentim yoktu ama buna rağmen az da olsa hayal kırıklığına uğradım.kitap ta yer alan iki öyküden ilki olan ve kitaba adını veren öykü "beyaz geceler" de hayalci bir "tip" in yanlızlığı ve bu yanlığın ortasında bir gece tesdüfen tanıştığı bir kızla geçen günleri anlatılıyor.ikinci öykü kesinlikle ilkinden daha iyi bir öykü.aslında öykünün başı çok absürd olaya girmek biraz zaman alıyor ondan sonra ise kendinizi kaptırıyorsunuz.ama bu sadece yazarın üslübundan ötürü.
kitabın içerisindeki diyalogları farklı farklı değerlendirmek gerekiyor.ilk diyalog olan sokrates'in bir kahinle olan "dindarlık ve dine uygunluk" hakkındaki diyaloğu çok güzeldi.keza sokrates'in savunmasıda iyidi.fakat ondan sonraki öğrecisi kriton ile ve son gününde ziyarete gelenlerle yapılan diyaloglar benim açımdan tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu.sokrates'in karşısında kim olursa olsun verilen cevaplar hep aynıydı."söyliyecek sözüm yok sevgili dostum" "kuşkusuz haklısın" minvalinde cevaplardı.bu yüzden okurken hep beklediğim o farklı fikirlerin çarpışması olmadı. ama şunu da belirtmeliyimki sokratesin bazı diyalogları hem kendi düşüncesi hemde olabilecek çeşitli karşıt görüşleri içeriyordu.bu durum bi nebzede olsa hayal kırıklığımı giderdi.son olarak sokrates gerçekten imrenilecek bir zihine sahip bir filozof her ne kadar kitapta geçen birçok söylevine katılmasamda... .felsefenin güzelliği bu olsa gerek
doğruyu söylemek gerekirse ilk başlarda kitabın büyüsüne kapılmamıştım.içine girememiştim ve bu benim canımı sıkmıştı "abartıldığı kadar yokmuş canım. . . " diye düşünüyordum ama bu düşüncemin yanlış olduğunu ortaya çıkartan bir son 50 sayfa vardı.o son 50 sayfa için bile okunabilir gerçekten ününü sonuna kadar hakeden bir kitap. . .