Tuncer Şengöz, 285 adet değerlendirme yapmış.  (2/41)
PKD - Philip K. Dick'in Peşinde
PKD - Philip K. Dick'in Peşinde

8

"... insanın ve gerçekliğin doğası hakkında yazmak" isteyen ve "eğer ciddi edebi eserlerini bastırmayı başaramazsa bunu bilimkurguyla" yapacağını söyleyen Philip K. Dick'in üçüncü eşinin seneler süren araştırmaları, röportajları ve Dick'in annesine, eşlerine, kızına yazdığı mektuplarla zenginleştirilmiş biyografisi. Kitabı okurken biraz içim acıdı. O muazzam romanları, öyküleri yazan Dick'in yaşadığı bunalımlar, psikolojik sorunlar, hastalıklar ve yoksulluk kitapta çok iyi anlatılmış. Sıkıcı ve rutin bir biyografinin ötesinde anlatım dili çok iyi ve kitapta pek çok sürpriz de var: Dick'in bir yazar arkadaşına öykülerinden birinde kullanması için "armağan ettiği" iki sayfalık bir mini öykü, Anne R. Dick'in rüyaları, Philip K. Dick'in roman kahramanlarının gerçek hayattaki karşılıkları... Büyük bir keyifle okudum ve Dick'e bir kez daha saygı duydum.

Mutluluğun Sakıncaları
Mutluluğun Sakıncaları

8

Pek çok fikirle dolu ilginç bir kitap. Yaklaşık 200 sayfalık bu kitabı bir-iki gün içinde okur bitiririm diye elime aldım ve ancak iki haftada bitirebildim. Hızlı okumak yerine, kitapta verilen fikirler üzerinde düşünerek ve bazı bölümleri tekrar okuyarak hakkını vermeye çalıştım. Kitapla ilgili iki eleştirim var: Türkçe baskısının çok itici ve anlamsız kapağı ve (dizin ve kaynakça hariç) 200 sayfaya "tıkıştırılmış" duygusu veren aşırı fikir yoğunluğu. (Elbette bu bir eleştiri konusu kabul edilirse..)

Dünya Düzeni
Dünya Düzeni

8

Amerikan siyasetinin en önemli figürlerinden, eski dış işleri bakanı Henry Kissinger'ın hacimli kitabı beni epeyce uğraştırdı. Kitabın çevirisi, ya da orijinal dili çok iyi olmadığı için bazı bölümleri anlamak için tekrar tekrar okumak zorunda kaldım. (Gene de anlamadığım bölümler oldu.) Kissinger hacimli kitabına, Vestfalya Barışı ile giriş yapıp (pek çok iniş çıkışla) I. Dünya Savaı'na kadar süren Avrupa Güç Dengesi'ni inceleyerek başlıyor. Güç Dengesi'nin kurulma döneminde Fransa'nın izlediği politika ile "ulusal çıkar" kavramının nasıl gündeme geldiğini, bu kavram etrafında dinsel ya da etnik hamilik iddialarının terk edilmesini, ulus devletin doğuşunu, "iç işlerine karışmama" ve "sınır güvenliği" kavramlarını anlattıktan sonra İslam'ın tarihine, İslam'ın yayılma dönemindeki temel motivasyon olan fethin Ortadoğu'da Dünya Düzeni anlayışını nasıl şekillendirdiğini inceliyor. Çin'in içe dönük, Hindistan'ın döngüsel tarih anlayışı etrafında şekillenen Dünya Düzeni kavrayışlarını da inceledikten sonra, ABD'nin yükselişini, 20. yüzyılda (Soğuk Savaş ve SSCB sonrası dönemlerinde) ABD'nin motivasyonunu ve oynadığı rolü anlatıyor. Son iki bölümde, iletişim çağında Dünya Düzeni kavrayışını inceledikten sonra, son bölümde yeni bir Dünya Düzeni'ne ihtiyaç olduğu ana fikri ile tarihsel bakışı tamamlıyor. Kissinger tarihsel misyonu ve rolü gereği, Dünya Düzeni kavrayışına Amerikan değerleri ve Amerikan bakış açısıyla yaklaşsa da, günümüzde yaşanan Dünya Düzeni arayışlarını ve bu arayış sürecinde yaşanan sancıları kavramak bakımından çok yararlı bir kitap. Kitabı çevirisinden okudum ve pek çok çeviri sorununun üstesinden gelmek zorunda kaldım. İmkanı olanlara, orijinal dilinde okumasını tavsiye ederim.

Frankenstein
Frankenstein

6

İç içe üç kahramanın ağzından anlatılan öykü, bilim kurgu edebiyatının ilk örneği olarak sunulsa da, bu roman bir bilim kurgu eseri değil. Frankenstein'ı gotik edebiyatın bir örneği kabul etmek sanırım daha doğru olur. Roman, kaptan Walton'ın ağzından Dr. Frankenstein'ın, Dr. Frankenstein'ın ağzından da isimsiz yaratığın öyküsü üzerine kurulu. Arada başka öyküler de var ve bu yan öyküler de ana temaya bağlanıyor. ***** SPOILER ***** Her şeyden önce Dr. Frankenstein'ın canavarı nasıl yarattığı anlatılmıyor. Ölü hücrelerden mi, cesetlerden mi, yoksa cansız maddeden mi yarattığı belli değil. (Roman bu anlamda klasik bilim-kurgunun en önemli ögesi olan, bilimsel verilere dayanma unsurunu içermiyor.) Frankenstein'ın (kimseye görünmeden) Ingolstadt'tan Cenevre'ye, Cenevre'den İngiltere'ye, İskoçya'ya, İrlanda'ya nasıl seyahat ettiği belli değil. Romanın bütün kritik anlarında birdenbire nasıl belirdiği de anlatılmamış. Bütün bunlar dikkate alındığında belki de romanda anlatılan öykü, Kuzey buz denizinde hayaller gören (ya da fantastik bir öyküyü kaleme alan) Walton'ın düş gücünden ibarettir. Romanın yazıldığı dönemin edebiyat anlayışı da dikkate alındığında, Shelley'in pek çok mantık-dışı olay ve olguyu es geçerek, öyküye odaklanması belki de hoş görülebilir. Sanırım yazarın ahlaki kaygıları vurgulamak üzere, yaratığın günah dolu canavar ruhundan hareketle insanlığa dair bir metaforu dile getirmeye çalıştığını varsaymak daha mantıklı.

Kapitalist Kalkınmayı Yeniden Düşünmek İlkel Birikim, Yönetimsellik ve Postkolonyal Kapitalizm
Kapitalist Kalkınmayı Yeniden Düşünmek İlkel Birikim, Yönetimsellik ve Postkolonyal Kapitalizm

10

Üçüncü Dünya kapitalizminin son 50 yılda yaşadığı süreçleri ve Ortodoks Marksist yaklaşımın bu süreçleri tanımlamada ve kapitalizme karşı mücadelede yetersizliğini sorgulayanların muhakkak okuması gereken bir kitap. "... içinde bulunduğumuz sermaye çağında kalkınma söylemi, kapitalist birikimin yarattığı mülksüzleştirilmişler dünyasıyla ilişkili olarak kendini yeniden örgütlüyor; bu, önceki dönemdekinden çok daha karmaşık, çok daha etkili bir yönetimsellik biçimi artık. Amacı, sermayezedeler için gelirin yeniden paylaşımı yoluyla haklar yaratmaktan ziyade, sermayenin dışında ve onunla yan yana bir ekonomik alan yaratmak. Kalkınma dimdik ayakta; yalnızca artık sermayeyle özdeşleşmek yerine, bizatihi kendi gündemi temelinde sermayenin varlık koşullarını yaratmaya çalışıyor. Bugün girişilen iş ... 1970 ve 1980'lerdekinden çok daha incelikli ve karmaşık bir yoksulluk idaresidir." (1. Baskı, S.226) Kitabın çevirisi de mükemmel.

Mülksüzler
Saray Rejimi
Saray Rejimi

9

Deniz Yıldırım, Türkiye'nin yakın gündemini en iyi yorumlayan siyaset bilimcilerden biri. Yıldırım, Türkiye'de olan biteni yorumlamakla kalmıyor, Türkiye'nin çıkış yolu ile ilgili önerilerini de sunuyor. Kitabın en vurucu cümlesi: "Saray varsa cumhuriyet yoktur."Dört bölümden oluşan kitabın dördüncü bölümü Çıkış Yolu- Kurucu Muhalefet ve Halkçı Cumhuriyet adını taşıyor. Yıldırım'ın önerisi, bölümün başlığında da ifade edildiği üzere Halkçı bir Cumhuriyet. Bu bölümdeki fikirlere katılmamakla beraber Saray Rejimi'nin, Türkiye'nin yakın dönemi ile ilgili en iyi siyaset bilimi kitaplarından biri olduğunu düşünüyorum.