Çok güzel, okurken içimizi sımsıcak eden bir aşk hikayesiydi. On beş yaşında ilk aşkı tarafından ciddiye alınmayıp hüsrana uğrayan Sarah Collier’in yıllar sonra bir yetişkin olarak Twilight Kasabasına dönmesi ile hikayemiz başlıyor. Çok sevimli bir hikayeydi. Ben çok beğendim. Özellikle de Jazzy’i çok sevdim. ------- “Twilight benim evim değil,” diye itiraz etti Sarah, temsilcisi onu bileğinden tutup asansöre yönlendirirken. “Coğrafi olarak evin olmayabilir ama kalbinde öyle, bunu biliyorum.” Asansöre bindiler ve Benny zemin katın düğmesine bastı.
Sevimli bir hikayeydi. Yayınevi yazarın kitaplarını peş peşe çıkartınca hayal kırıklığına uğrama ihtimaline karşı ilk başta kitap kapaklarıyla ilgimi çekti. Adeline, geçici olarak aile işinin başına geçmek zorunda kalıyor. Pek istenilen başarıyı gösteremese de çabalamaktan, yardıma ihtiyaç duyan kişilerin yanında yer almaktan geri durmuyordu. Sinclair ie yıllar sonra eskiden yaşadığı kasabaya geçici süreliğine geri dönmek zorunda kalıyor. Bu ikili ailelerinin sorunlarıyla uğraşırken aynı zamanda da aralarındaki çekimi anlamlandırmaya çalışıyorlar. Ben çok sevdim chick lit türünde keyifli bir kitaptı. Yazarın diğer kitaplarını da en kısa sürede temin edip, okuyacağım. ----------- “Hiç çaba sarf etmeden annemi kızdırabilirim,” diye yanıtladı Adeline. “Yapmaya çalıştığım şey annemi bir an önce buradan çıkarmak ve bir makas bulup kendimi bu…” derken elbiseyi yoluyordu, “şeyden kurtulmaktı.” “Elbisenin içine mi sıkıştın?” derken içinde bir kahkaha kaynıyor gibi hissetti. Adeline, “Sıkışmak oldukça kişisel bir tanımlama, Sinclair,” dedi ve aceleyle çalışma odasına gidip makas bulabilmek için masanın üzerini talan etti. “Ben, kırılmış bir fermuardan ötürü geçici bir sorun yaşadığımı söylemeyi tercih ederdim.”
Son zamanlarda büyük beklentiyle başladığım kitaplar hayal kırıklığıyla son bulduğu için; kitaba başlarken beklentimi minimumda tutmaya çalıştım. Ama çok beğendim, değişik bir konusu vardı. “The Walking Dead” dizisini hiç izlemedim ama kemik evler, aklıma ilk bu diziyi getirdi. Konusundan bahsedip gizemini kaldırmak istemiyorum. Ama şunu söylemeliyim ki gizemli Ellis’in hikayede böyle bir rolü olacağını tahmin edememiştim. Ryn ile Ellis’in Kemik Evler ile olan mücadelesini okurken kitabın nasıl bittiğini anlamadım. ---------- Kemik evler böyle yenilgiye uğratılmıştı. Fısıldanan bir isimle.
Yeni bir serinin ilk kitabı, boş zamanlarda, okuyacak bir kitap olmadığında okunacak, akıcı, çerezlik bir kitaptı. Çekici, başarılı avukat Stanton Shaw, lise aşkı olan kızının annesinin başkasıyla evleneceğini öğreneceği an tek bir hedefe odaklanıyor: Düğünü iptal ettirmek. Ayni şirkette çalışan ceza avukatı Sofia Santos, arkadaşı Stanton yardımını istediğinde, isteksiz de olsa hedefe giden yolda yardımcı olmayı kabul ediyor. Beklediğim kadar güzel değildi ortalama bir kitaptı.
Büyük bir beklentiyle başladım ama başlarda hayal kırıklığına uğradım. En başta belirtmem gerekir ki kitap akıcı değildi, kitabın konusu ağır işlenmişti. Neredeyse yarıda bırakacaktım ama şimdi iyi ki de bırakmamışım diyorum. Sonlara doğru heyecan doruğa çıktı. 1926 yılı Şangay’da kaos hakim.. Rekabet halinde olan kan davalı iki çete.. Kızıl Çete ile Beyaz Çiçekler Çetesi.. Çete üyeleri sebebi bilinmeksizin kendi boğazlarını parçalamaya başladığında aralarındaki düşmanlığı bir kenara bırakıyorlar. Kızıl Çete’nin varisi Juliette ile Beyaz Çiçekler’in varisi Roma Montagov, yaşanan bu deliliğin, katliamın sebebini öğrenmek ve çözümünü bulmak için beraber çalışmak zorunda kalıyorlar. Kitap başlarda hiç ama hiç akıcı değildi ama kitabı ikinci yarısı çok iyiydi. Özellikle o son bölüm serinin ikinci kitabının bir an önce çıkması gerektiğini söylüyor. Umarım @martıyayınları serinin ikinci kitabı için bizi fazla bekletmez.