muhtesem bir kurgu. insan okurken anlamlandırmaya calısıyor. her bir sayfayı merakla ceviriyor. katil göz önünde olmasına ragmen romandaki aksiyondan farkedemiyorsunuz. okudugum en güzel polisiyelerden..
üç günlük bir rize gezisinde yagmurun acizliğine uğrayıp kitaplıkta bulup okumustum. severek okudugum bir yazarın hayat hikayesi olması ilgimi cekti. yasanılan sıkıntılar, tekrar hayata tutunabilme cabalarıyla okunası bir kitap..
çıtır çerez bir kitap. eger sizde uzun polisiyeler okumayı seviyorsanız bu gibi küçük hikayelerden olusmus kitaplar biraz basit gelebilir. ama olsun sherlock holmes bir efsane diyorsanız nostaji tadında eglencelik..
kitabın birinci bölümü gercekten cok heycanlıydı. ama ikinci bölümü başka bir kitap gibi geldi bana. sanki yazar iki farklı kitap yazmıs ve birliestirmiş. birincisi bölümünü nasıl heyecanla okuduysam ikinci bölümü bitsin diye okudum. uzatmadan tadında kalmalıydı diyorum..
bir kitabın içi bu kadar boş olabilir. tarihi bir yalan abartılarak işlenmiş. özellikle mimar sinan insan zihninde cok farklı canlanıyor. tek derdinin mihrimah oldugunu düşünüyorsunuz. şöyle bir soru geliyor aklıma madem mihrimah mimar sinanın tek derdi niçin cıraklık kalfalık ve ustalık eserlerinden hiç biri mihrimah cami degil. ve nasıl oluyorda bir halifenin kızı yani mihrimah sultan bir ordunun içinde saclarını savurarak geziyor. kitap yarım kalmasın diye bitirdim. zaten yarısı yoktu.. bir puanı bile fazla görmekteyim..