Arkadya Yayınları'nın ilk defa bir kitabını beğenemedim. Roman gibi değilde kısa bir hikaye olsaymış belki sevebilirdim ama çok da derin olmayan bir konudan 400küsür gibi kalın bir kitap çıkarmaya çok zorlamış yazar. 200 sayfada halledilebilecek bir kitap. Mutlaka okumalısınız diyebileceğim bir kitap değil, boş vaktiniz varsa, sizi çok fazla düşündürmeden okunacak bir kitap arıyorsanız tercih edebilirsiniz. Üzgünüm 3/5 puanım. Hatta 3 bile fazla gelebilir.
Kapağını görüp almaya karar verdiğim kitaplardan :) Tabi bunda Go Kitap'ın İnstagramda kitap için yaptığı tanıtımlar da etkili olmuş olabilir :) İçerik bakımından tecavüze uğramış bir kızın kimseye derdini anlatamaması ve içten içe ölmesini konu alıyor. Hiç bir şeye ağzını açmayıp hayır diyememesinin kendi ruhuna yaptığı eziyet dayanılmaz olmaya başlasa da ağzını açıp tek kelime edemiyor Melinda. Size konunun tecavüz olduğun söyleyerek spoiler filan vermiş olmuyorum. Çünkü kitabı açtığınızda karşınıza çıkan ilk şey bu. Yani kitap ilerledikçe "bu kız neden böyle" diye düşünmenize kafa yormak zorunda bırakmamış yazar. Keşke bıraksaymış.. Olayları sonradan çözseydik. Bir kaç saatte bitirilebilecek kitaplardan. Kalabalıklar içinde yalnız hissedenler, kimseyle ağzını açıp tek kelime etmek istemeyenler, tecavüze yada kimseye anlatamayacağı bir olay başından geçmiş olanların içindekileri dışarı anlatmalarıyla iç huzura ve çözüme kavuşabileceklerini ifade etmiş. Konu güzel, çevremizde başından bu tarz olaylar geçmiş insanları ve bunu kimseye anlatamayanların sayısını dikkate alırsak okunması gereken bir kitap. Birden bire sessizleşen konuşmayan içine kapanan insanları dışlamak yerine onlara yalnız olmadıklarını hissettirebilmenin önemli olduğunu ortaya koymuş yazar. Birileri tarafından tecavüze yada ruhen-madden saldırıya uğramış insanların kendilerine bu felaketleri yaşatanlara "stockholm sendromu" adı altında aşık olmaları gibi bana göre saçma konulardansa, insanlara bununla nasıl başa çıkabileceklerini ve çevresindeki insanların onlara nasıl yaklaşması gerektiğini gösteren kitaplar okumayı tercih ve tavsiye ederim. Sonunun biraz daha uzun olmasın beklerdim. Melinda'nın iç karartıcı bu bunalımlı hallerinden sonra rahata kavuştuğunu da okumak isterdim. Not: Kitapla ilgili kim ne yorum yapmış diye bloggerlarımızın sayfalarına bir göz attım, kitabın Kristen Stewart'ın baş rolde oynadığı filmi çekilmiş. Akşam seyretmeyi planlıyorum.
Bu kitabı okumak için Fever serisinden olduğunu bilmek yeterli :) Seri bende nasıl bir iz bıraktıysa Barrons geçen her şeyi okutuyor :) Ateş serisi 5.kitap Gölge Ateşi ile kalmıştık en son, Dublin yerle bir olmuş, bir çok boyut iç içe geçmiş vaziyette ama en önemlisi Barrons ve Mac artık birlikteyken bırakmıştık. Şimdi ise dünya Sinsar Dubh'tan geriye kalanlarla hayatta kalmaya çalışmakta ve her yerde değişik yaratıklar kaynamaktadır. Herşey yolundaymış gibi hayatın devam ettiği tek yer Ryodan'ın yeri Chaster's barı. Merakla başlayıp merakla bitirdim ve elime aldığım gibi kendini okuttu. Anlatımı ve çevirisi güzel. Benim gibi Barrons ve Mac'i görmek isteyenler fazla umutlanmasın derim, çünkü hiç yok denecek kadar az geçiyor isimleri kitapta. Keşke yazarımız Dani'nin yaşını biraz büyütüp öyle başlasaydı kitaba. Ryodan ile Dani arasında başlayan elektrik tehlikeli bir hal almadan kitap bitti. Ryodan'ın esprilerini okumak çok keyifliydi :D Serinin devamını merakla bekliyoruz.
Devrimin Kızı - Amy Engel Serinin ilk kitabı Kurucunun Kızı, Ivy'nin çitin ardına gönderilmesiyle sona ermişti. Ivy'nin çitin ardında geçirdiği zor günlerden sonra Calep ve Ash ile karşılaşmasıyla olaylar Ivy için daha az endişelenmeye başladık. Calep ile Ash Ivy'i kaldıkları kampa diğer insanların yanına götürdüler ve Ivy babasının soyundan gelme özelliği ile rahat bir nefes aldı, Bishop ile evlenmeyi kabul etmediği için çitin ardına atıldığını söyler ve için için Bishop'la evlendiğini öğrenebileceklerinden korkarak kamptaki günlerini yaşar. Ta ki, Calep kampa yaklaşmaya çalışan genç bir erkeği eşşek sudan gelene kadar dövülmüş halde kampa getirene kadar.. :) Güzel ve bir çırpıda okunabilecek kitaplardan/serilerden. Tavsiye ederim :) ""Yanaklarımdan yaşlar akıyor, tuzları dudaklarımı yakıyordu. Gözyaşlarıma teslim olup kendime, kaybettiğim her şey için ve olacaklara karşı duyduğum korku yüzünden ağlama izni verdim. Eskiden olduğum kızın, asla olmak istemediğim eşin, olmayı reddettiğim katilin ve öyleymiş numarası yaptığım hainin yasını tuttum. Artık bunlardan hiçbiri değildim. Başımı kaldırıp gözlerimi sildim. Kız çocuğu. Eş. Katil. Hain. Hepsi benim eski versiyonlarımdı. Artık hayatta kalan biri olacaktım. Derin bir nefes aldım ve çiti bıraktım." *** "Birçok insan bu kadar şanslı mıydı? Onları gerçekten anlayan birini bulacak kadar? Onları sürekli daha çok kendileri gibi birine dönüştürmeye çalışmak yerine, dünyaya bakışlarının ve yaklaşımlarının bütün garip ve yabancı yollanın kabul edecek birini bulacak kadar? Diğer birçok kişi beni başka tür bir kıza dönüştürmeye çalışmışken, Ivy olmama izin vermek, Bishop'ın bana verebileceği en değerli hediyeydi."
Bu ara üst üste güzel kitaplar okuduğum için kitaplar hızlı hızlı bitiyor. Örneğin kitap gibi :) Normalde hep söylenirim, 3. kişi tarafından anlatılan kitapları sevmem diye. Meğersem seviyormuşum ama sadece anlatımı güzel olanları. Eleanor & Park'ta da olaylar bi kızın bi oğlanın gözüyle anlatılıyordu ama öyle hızlı ilerledi ki kitap, hangi ara bitti anlamadım. sonundaki teşekkür sayfasına geldiğimde elinden şekeri alınmış çocuk gibi kaldım :) Saatler içerisinde bitirdiğim nadir kitaplardan :) Uzaktan bakıldığında hiç bir alakası olmayan kızıl bir kız ve kendi iç dünyası içinde harika bir aileyle yaşayan yarı Asyalı bir çocuk. Eleanor ve Park. Hikaye çok güzel, Eleanor'un içinde yaşadığı aile, kardeşlerine sahip çıkmaya çalışması çok dokunaklı. Bazı yerlerde gerçekten içim sızladı. Hayatta tek başına olduğu hissiyle başaçıkmaya çalışırken Park'ın sürekli onun yanında olduğunu hissettirmesiyle kendini daha özel ve sevilebilir olarak birisi gibi görmesi ve bunu hissettiği andaki duyguların anlatımı harikaydı. Park'ın annesine başlarda uyuz oldum kabul ediyorum ama sonradan hem annesini hemde babasını çok sevdim. Kitapla ilgili yazacağım çok şey var ama fazla uzatmak istemiyorum. Denk gelirseniz mutlaka okumanızı önereceğim bir kitap. Yazar sonunu keşke biraz daha uzatsaymış dediğim nadir kitaplardan..
Hakkında güzel yorumlar okuduğum uzun zamandır okumak istediğim bir kitap. Naomi normalde gelmesi gereken zamandan önce bir saatte çocukluk arkadaşı Lana'nın evine gittiğinde Lana'nın yıllardır sakladığı sırrını öğrenir. Lana'ya yardım etmek isterken bir anda kendisini akılhastanesinde bulur. Anlayamadığı şey; intihar etmek isteyen o kadar sıkıntıyı çeken Lana iken neden kendisi akıl hastanesine kapatılmıştır? Aklını sabit tutabileceği tek şey Lachlan'ın ziyaretleri ve hastane bahçesindeki ağacın dalından sarkan buz salkımıdır. İlginç bir hikaye, başlarda çok hızlı ilerledim, ortalarında biraz normalleşti olaylar sonrasında bum! İyi toparlamış yazar sonunu. Çok büyük beklentiyle okunacak bir kitap değil. Vaktiniz varsa ve değişik bişeyler okuyayım derseniz Kördüğüm'ü çözmeye çalışmanızı önerebilirim. :)