Satıgül Yüksek, 366 adet değerlendirme yapmış.  (26/53)
Kurt Seyt & Murka
Kurt Seyt & Murka

10

Kurt Seyt & Murka kitabı 1924 yılında bıraktığımız yerden devam ediyor,bu sefer hikaye 1945’lere kadar uzanıyor, Shura’dan kalan boşluğu Mürvet ile yani Murka’sı ile doldurmaya çalışıyor Seyit, onunla bir aile kuruyor, Kurt seyit çok zeki ve çok çalışkan bir adam, hani taşı sıksa suyunu çıkarır derler ya, bu söz tam Seyit için söylenmiş İstanbul’a ilk geldiğinden çok farklı bir Seyit çıkıyor karşımıza, içindeki vatan hasreti, sevdiklerinin özlemi yakıp kavuruyor o hisleri baki, ama hayatın zor şartları karşısında çok çetin savaşlar veriyor, adeta yoktan var ediyor yeni hayatını, onun bu azmini, her şeye rağmen mutlu olma çabasını gıpta ile okudum, dürüst olmam gerekirse Murka ile olan ilişkisi Seyit’i çok fazla zorladı.. Murka’nın yaşının küçük oluşumu desem, yaşadığı hayat tarzımı desem, Seyit ile o kadar zıttı ki, keşke farklı bir yol ya da farklı birini mi seçseydi diye düşünmeden edemedim, Kurt Seyit, tüm hayatını, üzülerek ve hayranlık duyarak, okuduğum, acılarını en derinden hissettiğim bir insan oldu, fakat hayatı boyunca ona yakıştıramadığım tek bir şey yaptı, oda sonu oldu zaten, böyle bir adam ve böyle bir son ne desem bilemedim Savaşın yaşattığı acılar, binlerce insanın ölümü, kayboluşu, köklerinden ailelerinden uzaklara sürgün edilişi, insanı derinden etkiliyor, kitapların adını her duyduğumda, kapaklarına her baktığımda, sayfalarının kokusunu her aldığımda, burnumun direği sızlar, yaşananların gerçek oluşu, o kadar etkiliyor ki insanı, keşke o zaman dilimine, onların yanına bir yolculuk yapabilseydim dedim okudukça… Kitapların son sayfalarına eklenen siyah beyaz resimlere baktıkça, canlanıvereceklermiş gibi geliyor insana Kitapların son sayfalarına eklenen siyah beyaz resimlere baktıkça, canlanıvereceklermiş gibi geliyor insana Resimler http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/10/kurt-seyt-murka-yorum.html?spref=fb

Kurt Seyt & Shura
Kurt Seyt & Shura

10

Kurt Seyit.. Çar Nichola’nın muhafız alayında bir üsteğmen, hırslı,zeki ve cesur bir adam, fakat bu görevi onun Bolşevik’lerin ölüm listesine adının yazılmasına neden oluyor, hem ailesi hem kendisi , artık kaçmak ve saklanmak zorundalar, nitekim Seyit bir süre sonra Bolşeviklerin baskısı ve zulmü yüzünden, binlerce insan gibi, ülkesini terk etmek zorunda kalıyor.. Shura, saf güzelliği ve aşkıyla, karlı bir Moskova gecesinde, Tchaikovsky nağmeleri eşliğinde, Seyit’in dünyasına ansızın giren ve ona en derin, en güzel duyguları yaşatan bir kadın , oda ailesinin serveti ve ünvanı yüzünden Seyit ile birlikte, ülkesini terk etmek zorunda kalıyor.. Sonrasında, ne mi oluyor, Mustafa Kemal’in Kuvai Milliyesi’nden İstanbul’a kadar uzanan, acı dolu bir yolculuk başlıyor Seyit için, geride bıraktığı ailesi, gözlerinin önünde can veren kardeşi, ve yanında sevdiği kadın Shura ile her şeyi zorda olsa geride bırakıp, yeni ve çok zorlu bir hayata adım atıyor.. Kurt Seyt & Shura , 1890’ların Rusya’sından 1924’ün Türkiye’sine uzanan bir zaman dilimini anlatan muhteşem bir kitap, savaşın acı ve çirkin yüzünü ve bu yaşanan gerçekleri yazıya o kadar güzel dökmüş, okuyucuya öyle güzel aktarmış ki yazar, keşke o zaman dilimine gidebilme ve onlara yardım etme şansım olsaydı diye yandım durdum L fakat bu ilk kitabın sonunda, Shura ile nereden nereye geldiler diye hayret etmedim de değil, özellikle Shura beni çok şaşırttı, çok öfkelendirdi , doğruya doğru… Kitabın son sayfalarına eklenen siyah beyaz resimler tarihte görsel bir yolculuğa çıkarıyor bizleri... Resimler http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/10/kurt-seyt-shura-yorum.html?spref=fb

Yazgı
Kötü Çocuklar - Soluk Soluğa
Kötü Çocuklar - Soluk Soluğa

9

İki erkeğin aynı kıza aşık olması,kızın arsızlaşıp ikisini birden istemesi ve istemekle kalmayıp bunu denemesi... Olivia karakteri bu kadar basit bu kadar bayağı olmasaydı bu kitabı daha çok sevebilirdim... Karman çorman bir aşk hikayesi okumayı beklerken, kitabın sonlarına doğru iki kardeş hakkında öğrendiğimiz gerçek tam bir şok etkisi yapıyor, çoğu okuyucunun böyle bir gerçeğe hazır olduğunu sanmıyorum, : )) Kitabın bir aşk üçgeninden, bir macera filmine dönüşeceği kimin aklına gelirdi : ))

Hep Senin Yanındayım
Hep Senin Yanındayım

9

Durugörü yeteneği geçmişte Marlie'nin hayatını mahvetmişti, fakat görüntüler aniden bıçak gibi kesilmiş genç kadın geçmişe sünger çekmişti, yaşadığı travmayı tam anlamıyla atlatamamışken yeniden kanlı cinayet sahnelerini görmeye başlaması,hayatını tekrardan kabusa çevirdi. Tüm alaylara rağmen polisle yaptığı işbirliği hayatını yeniden düzene koymasını sağlayabilecekmiydi,yoksa sıradaki kurban kendisimi olacaktı, tabi tüm bunlar yaşanırken hayatının ortasına bomba gibi düşen Dedektif Dane Hollister işleri hiçte kolaylaştırmayacaktı : )

Bir Günah Gibi
Bir Günah Gibi

9

Oldukça uzun bir yorum oldu, o nedenle yarısını bloga sakladım linki altta :) Aşkın Renkleri serisinin ikinci kitabını bitirmiş bulunmaktayım en az çilek mevsimi kadar sevdim bu kitabı da, ama Çilek kokan kadın Mira karakterini Ela'dan daha çok sevdim o ayrı :) yalnız dikkat ettim de, yazar erkek karakterlerin duygularına daha ağırlık veriyor kitaplarında, bir kadın gözüyle çokta güzel yazıyor doğrusu :) ilk anda, kadının sesi dikkatini çekti adamın, sonra sözlerine kulak verdi, çünkü onun hissettiklerini dile getiriyor, adamın haftalardır, henüz kendisinin bile farkında olmadığı duygularını yüzüne vuruyordu, sonra gözlerini gördü , yeşilin en güzeli, tıpkı uçsuz bucaksız bir ormanın derinlikleri gibi, bakıştılar kısa bir an, kadın hiç bir şey anlamadı, çünkü adam onun için, bir oyuncakçı dükkanında kısa bir an göz göze geldiği bir yabancıydı sadece, yalnızca bakmakla yetindi adamın kahverengi gözlerine, sorasında ise çıkıp gitti, berbat hayatına kaldığı yerden devam etmeye... Sarp Aras, aile şirketinin en tepesindeki adam, çok güçlü, çok yakışıklı, çok zeki, ama hayatında bir şeyler eksik, henüz ne olduğunu kendisi de bilmiyor,neden her şeye sahipken, bu kadar yarım hissettiğini anlayamıyor, hiç bir tende aradığını bulamıyor, hiç bir göz bakmıyor ona derinden , hiç bir koku yakmıyor sol yanını, ta ki o oyuncakçı dükkanında, hüzünlü yeşil gözlerin sahibini görene kadar... Ela Kavaklı, zor bir hayatı olmuş, iki abi ve en az onlar kadar berbat bir baba için çalışıp durmuş yıllarca, ama onların gözünde bir köpek kadar bile değer görememiş,en sonunda da para karşılığı sevmediği bir adamla evlendirilmiş, evlilik dediysem sadece kanunen evli kaldı o sapık adamla, oda çok kısa bir süre, çünkü Sarp'ın ona olan inadı sayesinde, hiçbir zarar görmeden kutuldu o cehennemden, ve bence oldukça şanslıydı, en kötüsü yaşanmadan Sarp onu cennetine aldı.. Cehennemden çıkardı dediysem , kapısına gelin arabasıyla dayanmadı tabi :) DEVAMI http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/09/bir-gunah-gibi-yorum.html?spref=fb

Duygu (Bir Türk Masalı, #1)
Duygu (Bir Türk Masalı, #1)

10

"Duygu " gereksiz gördüğüm ve eklenmese çok daha iyi olurdu dediğim bir kaç olaylı sahnesi dışında favorilerim arasında yerini aldı :) Romanımızın kahramanları Sedat, Bekir ve Ali yani namı diyar " Develer " Sır" serisinden sonra zaten psikopata bağlamıştım,bu seri de üzerine tuz biber oldu :) Kitabı bu kadar sevince, hatta bayılınca, oldukça uzun bir yorum yapmak farz oldu, ayrılamıyorum develerden ne yapayım :) Bu develer, istanbul'un en sözü geçen Mafyalarından biri , gittikleri yere namı kendilerinden önce gidiyor , ama öyle uyuşturucu, kaçakçılık işlerine bulaşmış bir mafya düşünmeyin,onların derdi sadece kötülerle, bizimkiler daha çok canlarını yakanlarla uğraşıyor , peki ne mi yapıyorlar, onlar genellikle, kafaya sıkar, kol bacak kırar, bilimum işkenceler yapar,sevdiklerinin peşine bir koruma ordusu takar, onlara yan gözle bakanı haşat eder , hele birde laf atmışsa, şahadet getirtir gözlerini bile kırpmadan kafasına sıkarlar :))) ( gülüyorum valla normal değilim) Ama şimdi haklarını yemeyelim, bizim develer aynı zamanda tam bir aşk adamı, sevdiklerinin gözlerinde kaybolur, onlar için dünyayı yakarlar, kolları en kötü kabuslarınızı, en güzel rüyalara çevirir, benimsin dedilermi iş biter ,sizi onların elinden alacak tek şey azrail'dir, gerçi o bile cesaret edebilir mi emin değilim :) DEVAMI http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/09/duygu-yorum.html?spref=fb