maggie, 752 adet değerlendirme yapmış.  (87/108)
Sana Kapıldım (Fixed #1)
Sana Kapıldım (Fixed #1)

5

Bence Grinin Elli Tonu serisine bir iki şey hariç en fazla benzeyen hikaye buydu. Ve ona oranla daha sıkıcıydı, kızın düşünceleri çoğu yerde beni rahatsız etti diyebilirim. Okumamdaki tek etken Hudson'du diyebilirim.

Çığlık
Çığlık

7

Hikayede olay hiç yoktu, her şey oldu da bitti şeklinde geçti 7 puanı sırf kızın hatırına verdim.

Ismarlama Bebek
Ismarlama Bebek

4

Gözlemlediğim kadarıyla FMArsal, Asude'den sonra okunması en sevilen yazarlardan biri. Okuyucuların büyük çoğunluğu yazarın karakterlerini, kalemini, kurgusunu çok seviyor. Aslında ben kendisini ilk kez geçen sene duydum ve uzun zaman boyunca kitaplarını alıp almamakta kararsız kaldım. 2014'ün son gününde kitapçıya giderek üç kitabını aldım ve ilk olarak bu hikayesiyle başladım. Konu oldukça güzel başladı diyebilirim. Kızımızın sözde Ataman'ı kandırma çabalarını okumak ve gerçeği öğrendiği bölüm çok eğlenceliydi. Ondan sonrasında okurken sıkılmaya başladım ve Kuşadası bölümlerinden sonra kitabı bırakacak hale geldim, neden mi? Elbette Vildan yüzünden. Kızımız tavırları sayesinde okumuş kitaplar içindeki en ergen kızlar sıralamama girmiş; hatta ilk üçte bulunmuş olmaktadır. Adama inatçı diyor ancak aptalca tripler yapan, kendi kendine havadan nem kapan bir kızdı Vildan. Valla ben Turgut'un yerinde olsam "Bu kız hiçbir şeye değmez" deyip saniyesinde bırakırdım. Turgut karakterinin dürüstlüğünü ve efendiliğini sevdim, sabrına ise hayran kaldım. "Turgut yeminle o ergen için bu kadar emeğe değmez bırak ne hali varsa görsün!" diye fazlasıyla aklımdan geçirdim. Kurgu başta güzel olsa da sonrasında kısır döngüye girdi. 2-3 sayfada bir aynı tavırlar, aynı cümlelerle karşılaşmak sıkıcıydı. Sonlara doğru atlaya atlaya gittim desem yeridir. Ancak bu hikayenin kitap haline geçmeden önceki versiyonunu azıcık göz gezdirdim ve orada baya eksikler vardı, bu eksiklerin kitap versiyonunda kapatılmasına sevindim. Bu hikaye diyebileceğim tek şey "Ehhh, yani" olur sanırım.

Bazıları Hırçın Sever (Kincaid Hihgland #2)
Bazıları Hırçın Sever (Kincaid Hihgland #2)

9

Yorum hafif spoiler içerir!!! Bu kitapla beraber Kincaid Highland serisi bitti ve bu seri sayesinde yazar en sevdiğim yazarlar arasına girmeyi başardı. Aslında kitabı okurken ara ara Julia Quinn'nin Kayıp Dük romanı aklıma geldi. Kitabın ilk bölümü ve Connor'dan önce başka birisinin -yani kuzeninin- marki olması bana Kayıp Dük'ü anımsattı ancak böyle yazmam kitabın olduğu gibi o romanın aynısı olduğunu düşündürmesin. İkisinin konu olarak ilerleyişi çok ama çok farklı. Kayıp Dük ve bu romandaki karakterler birbirinden oldukça farklı ayrıca Kayıp Dük'te Jack'ten önce Thomas düktü, bunda ise dük olan başka birisi var ve Connor'dan önce Crispin dükün yerini alacak kişi olarak gösteriliyor. Her neyse konudan biraz saptım sanırım, dönelim asıl kitaba. Connor ve Pamela arasındaki yeri geldi çekişmeli yeri geldi romantik sahnelerini okumak çok güzeldi. Ayrıca burada 2 tane yan aşk da vardı ama neyse ki kitabı bozmayacak ve kısa, öz şekilde güzelce yerleştirilmişti. Serinin ilk kitabı gibi burada da komik sahneler vardı. En çok Crispin'in, Connor'ın odasını araştırmaya gideceğim derken Brodie ve aşçının Connor'un odasında aşk yaptığını anladığı sahnede koptum. Ve kitap bazı yerler hiç tahmin etmediğim gibi gelişti örneğin Crispin'in, Sophie'yi ilk gördüğü zamanda yaşananları ve Connor'un asılma sahnesinde gelişen olayların böyle hal alacağını hiç düşünmezdim, yazar bunu o kadar ustaca saklamış ki şaştım kaldım. Ne yazık ki tarihi aşk romanı okuyunca birçok olayı, o olay gerçekleşmeden önce öğreniyorsunuz bu da çoğu yazarın yaptığı en büyük hata diyebilirim. Bu kitap başlarda ilgi çekici gelse de hafiften sıkmıştı beni ama devam etmeye değer bir kitap olduğunu okuduğum andan beri bildiğim için kitaba devam ettim. Ve gerçekten devam etmeme değdi. Yazarın bu kitaplarını önceden görmeme rağmen Güllerin Fısıltısı adlı kitabı yüzünden bu kitapları okumayı hiç istemiyordum çünkü o kitap gerçekten faciaydı. Sonrasında ne oldu bilmiyorum ama kendimi bu kitapları okumaya karar vermiş buldum ve bu kadar güzel kitapları daha önce okumadığım için çok pişman oldum.Bu seri, Güllerin Fısıltısı kitabından 15 sene sonra yazılmış ve yazar kendini baya geliştirmiş onu anladım. Sıra Fairleigh Sisters serisine geldi yorumlara göre 2. kitap 1.'ye göre daha güzelmiş, Yeni seriyi okumaya can atıyorum. Ve yayın evi umarım Kristin Hannah ve ağırlık vermiş olduğu bazı türlere biraz ara vererek tarihi aşk romanlarına ağırlık verir 2015'te. İnşallah biraz hafifleyen fiyatlarla Teresa, Elizhabeth Hoyt ve özellikle Brenda Joyce'ye ağırlık verir; Brenda'nın çok ama çok fazla çevrilmesi gereken kitabı var

Tutku Çemberi (The Risande Family #1)
Tutku Çemberi (The Risande Family #1)

2

Uzun zamandır okumayı istediğim kitaplardan biriydi ancak kitabı karakterler hariç hiç beğenmedim. Cümleler çok çok basit bir şekilde çevrilmiş veya yazar bu şekilde yazınca böyle bir çeviri ortaya çıkmış. Olayın kurgusu da çok fazla basitti, aşırı betimlemeler vardı özellikle karakterlerin giymiş oldukları kıyafetler anlatıla anlatıla bitmedi diyebilirim. Karakterlerden ise Brand'a bir türlü ısınamadım, her ne kadar eski sevgilisini unuttuğunu söylese de kitapta onu sayıklamaktan kendini alamadı yani biraz kaypak bir karakterle karşılaştım. Onun haricinde William, Dante ve Branna karakterlerini sevdim, onlarda beni rahatsız eden herhangi bir şey yoktu. Olur da yayın evi serinin devamını veya yazarın başka kitabını çıkarırsa yazara ikinci bir şans verebilirim çünkü bu kitap yazarlık hayatına başladığı ilk kitapmış.

Kalbin Ateşi (Ateş Serisi-3)
Kalbin Ateşi (Ateş Serisi-3)

10

SONLARA DOĞRU SPOILER İÇERİR!!!!! Bir seneyi geçen süreden sonra yazar serinin son kitabıyla geri dönüş yaptı ama o nasıl bir dönüş! Ateş serisinin ilk kitabı Aşkın Ateşi'ni çok sevmiştim; Ruhun Ateşi kitabının kurgusu güzel olmasına rağmen Brendan yüzünden pek ısınamamıştım kitaba. Açıkçası Kalbin Ateşi kitabından beklentim şuydu: Ruhun Ateşi'nden biraz daha iyisi ama Aşkın Ateşi kadar iyi değil. Ancak kitap beklentimi fazlasıyla aştı, bir tarihi aşk kitabından alacağım tadın fazlasını aldım. Karakterlerden başlayacak olursam: Açıkçası kitabın başında Davina ne kadar haklı sebeplerden intikam almaya çalışsa da kendisine pek ısınamamıştım, sürekli küçük şeylere dahi öfkeden köpürdü durdu. Taa ki Stephan'la Leighton Malikanesi'nde ilk gecesini geçirdiği bölüme kadar. O kısımlardan itibaren Davina'yı biraz daha sever oldum. Başlarda Stephan beni biraz endişelendirmedi değil, bu kitabında biraz karanlık bir adam beklemiştim aslında ancak bu konuda çok yanıldığımı anladım. Önceki kitaplardan farklı olmayan ancak çok tutkulu bir adam gördüm bu kitapta. İkisi arasındaki ilişkiye gelirsem: Okuduğum tarihi aşk romanlarında genelde aşkı hissederim; hissedemediğim, birbirlerine duyduğu sevginin %100 yalan olduğuna inandığım birçok romanda okudum. Ancak ilk kez şehvet ve tutkunun had safhada olduğu bir çiftle karşılaştım bu kitapta. Tamam Davina-Stephan arasında güçlü bir aşk vardı ve bunu sonuna kadar hissettim ancak bence aralarındaki şehvet ve tutku aşklarının önüne geçti. Ama bu hoşuma gitmediği anlamına gelmesin;aksine bayıldım. Yazarın kitap kurgusu her zamanki gibi muhteşemdi. Sanki oradaymışsınız gibi bir his yaratıyor kitapları ve bana bu duygusu hissettiren az yazarlar vardır. Yazar kitap boyunca tekrar diye bir olaya girmemiş; farklı sahneler, farklı duygular ve düşünceler hepsi çok güzel harmanlanmış. Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim. Yazarın kitapları gerçekten akıcı ancak Ateş serisini okumuş biri olarak söylüyorum ki nedense Rita'yı okurken ben aşırı yavaşlıyorum. Normalde bir kitabı çok olsa 4-5 günde bitiririm ancak bu kitap tam 14 günde bitti. Diğer kitaplarını da bu sayıya yakın bitirmiş olabilirim. Sorun benden kaynaklı ama neden? İşte bunu bilemedim gitti. Ama bir etmen var ki bu kitapta... Kitabın konusunu ilk okuduğumda sanmıştım ki Davina ve kız kardeşi Alina, Stephan'ın uzaktan kuzeni; Alina'nın yaşadığı durumdan dolayı ikisi bir araya gelip Alina'ya yardımcı olmaya çalışacaklar. Epsilon'un sitesinde kitabın birinci bölümü pdf halinde var, okuyunca konu daha kafama oturdu. Ve o bölümü okuduktan sonra Davina-Stephan'dan çok Alina-Thomas arasında neler olacak diye merak ettim durdum. Aklımdan geçen tek bir düşünce vardı: Eğer bu yazar bunları birleştirme hatasına düşerse kitap ne kadar güzel olursa olsun yazar benim için biter, bir daha okumam. Kitabın bazı kısımlarında "Bunlar galiba tekrar bir araya gelecek, aman Rita ne olursun bunu yapma bana!" diye itiraz çığlıkları attım; bazı yerlerdeyse "Sanırım yazar bunları birleştirmeyi düşünmüyor, yürü be kim tutar seni!" diye tezahüratlar yapmaktan kendimi alamadım. Ve ve ve... Tam istediğim şey gerçekleşti. Hem birleşmediler hem de kitap boyunca birbirlerini hiç görmediler. HELAL OLSUN BE RİTA! Senden olan beklentimi boşa çıkarmadın. Aşk romanı yazan birçok yazara göre bu değişikliği yapmak cesaret ister bence. Tabi sonradan ikisi de mutluluğu başkalarında buldular ve bence bu da güzeldi ve onların aşklarına çok fazla değinilmedi buna da hayran oldum. Eğer ki Alina-Thomas barışsaydı kitabın güzelliğine rağmen bu durum yüzünden kitaba 1 puan vermeye hiç acımazdım. Okuduğum birçok yazar -özellikle de Türk- bu durumunun tam tersini yazmaktan kendini alamıyor. Kısaca yazar karakter yaratmada olsun, kitap kurgusu olsun, olayların gidiş altı olsun kendini tam anlamıyla geliştirmiş ve amatör yazardan usta yazarlığa bu kitabıyla geçiş yapmış bence. Çok şükür ki yazar bizi fazla bekletmeden yeni romanını -Siyah Kadife- yazmaya başladı, kısmetse Nisan'a yetiştirmeyi planlıyor. İnşallah yetişir ve fazlasıyla memnun kalacağımı düşündüğüm bir kitabına daha kavuşmuş olurum. Aşk romanı okumak istiyorsunuz ancak sırf aşk yerine gerçekte yaşanabilecek olaylar da görmek istiyor musunuz? Rita Hunter size bunları fazlasıyla veriyor alın okuyun.

Kiralık Nişanlı
Kiralık Nişanlı

7

Uzun bir aradan sonra Amanda'nın ülkemizde çıkan diğer kitabını da okuyup bitirdim. Kitapta en çok katilin gözlemlerinin anlatıldığı sahneleri sevdim ben. Onun dışında bazı bölümler, önceden okumuş olduğum Metres romanının birebir aynısıydı. Bundan dolayı 7 verdim ama yine de güzel bir kitaptı.