O her kadının hayaliydi… Esmer, yakışıklı ve 'Tutkulu' lakabına sahip Lord Brand Risande, baştan çıkarıcılığın vücut bulmuş haliydi.
Ama savaş alanı ve yatak odasındaki hünerinin altında çok acı bir sır vardı: kalbini mühürleyen ihanet. Herkese korku salan bu şövalye, savaşta kazandığı toprakların başına geçmek üzere yola çıktığında en heybetli düşmanıyla karşı karşıya geleceğinin farkında bile değildi.
…Fakat yalnızca bir kadının kaderiydi. Leydi Brynnafar Dumont halkını korumak için her şeyi yapmaya kararlıydı… Buna babasını yenen vahşiyi baştan çıkarmak da dahil. Soğukkanlı bir canavar beklerken, onun yüzüne bile bakmayan son derece çekici bir erkekle karşılaşacaktı. Tüm masumiyetine rağmen, mücadeleye değecek tek savaşta Lord Brand'i yenmek için tüm cazibesini kullanmak zorundaydı…
Aşk savaşında…
(Tanıtım Bülteninden)
O her kadının hayaliydi… Esmer, yakışıklı ve 'Tutkulu' lakabına sahip Lord Brand Risande, baştan çıkarıcılığın vücut bulmuş haliydi.
Ama savaş alanı ve yatak odasındaki hünerinin altında çok acı bir sır vardı: kalbini mühürleyen ihanet. Herkese korku salan bu şövalye, savaşta kazandığı toprakların başına geçmek üzere yola çıktığında en heybetli düşmanıyla karşı karşıya geleceğinin farkında bile değildi.
…Fakat yalnızca bir kadının kaderiydi. Leydi Brynnafar Dumont halkını korumak için her şeyi yapmaya kararlıydı… Buna babasını yenen vahşiyi baştan çıkarmak da dahil. Soğukkanlı bir canavar beklerken, onun yüzüne bile bakmayan son derece çekici bir erkekle karşılaşacaktı. Tüm masumiyetine rağmen, mücadeleye değecek tek savaşta Lord Brand'i yenmek için tüm cazibesini kullanmak zorundaydı…
Aşk savaşında…
(Tanıtım Bülteninden)
Uzun zamandır okumayı istediğim kitaplardan biriydi ancak kitabı karakterler hariç hiç beğenmedim.
Cümleler çok çok basit bir şekilde çevrilmiş veya yazar bu şekilde yazınca böyle bir çeviri ortaya çıkmış. Olayın kurgusu da çok fazla basitti, aşırı betimlemeler vardı özellikle karakterlerin giymiş oldukları kıyafetler anlatıla anlatıla bitmedi diyebilirim.
Karakterlerden ise Brand'a bir türlü ısınamadım, her ne kadar eski sevgilisini unuttuğunu söylese de kitapta onu sayıklamaktan kendini alamadı yani biraz kaypak bir karakterle karşılaştım.
Onun haricinde William, Dante ve Branna karakterlerini sevdim, onlarda beni rahatsız eden herhangi bir şey yoktu.
Olur da yayın evi serinin devamını veya yazarın başka kitabını çıkarırsa yazara ikinci bir şans verebilirim çünkü bu kitap yazarlık hayatına başladığı ilk kitapmış.
Tarihi romanlara bayılıyorum kitabı okuduktan sonra zaman makinesi icat etseler de atlayıp gitsem dedim :) Yazarın anlatımına bayıldım öyle bir betimleme yapmış ki sanki anlattığı o doğanın içindeymişim gibi hissettim. Anlattığı yerleri kafam da net bir şekilde hayal edebildim. Çok güzeldi. Kitap Brynna'ın eve dönmek üzere çıktığı yolculukta uzaktan bir manzaraya şahit olmasıyla başlıyor. ( bunu söyleyemeyeceğim :)) ) Daha sonra iki yıl zaman atlamasıyla devam ediyor. Babası bir savaş kaybediyor ve kazanan tarafla kızını evlendirmesi gerekiyor ama bu zorla olmuyor merak etmeyin bir klişe yok Brynna o kadara güçlü ki evini Savaşçıya bırakmamaya kararlı bunun için evlenmesi gerekse bile. Savaşçımızın adı Brand. Ah ah kitabın tanıtımındaki kadar var. " O her kadının hayaliydi." Gerçekten de öyle. Ama kusuru var bir olaydan sonra kalbini aşka kapatmış. Ya da o öyle sanıyor diyelim :) Brynna kızıl saçlı afet! çok ta tatlı bir kız. Birde sivri dili var. Ki kitapta eğlenmemi sağladı. Her karakter beni ayrı ayrı kendine bağladı. Dante brand'ın kardeşi brynna'ın babası ve özellikle William'a ba-yıl-dııııııım! Aralarında ki konuşmalar beni çok güldürdü. Ve dostlulukları imrendirdi..
Brynna yüzünü korkusuzca ona çevirdi: "Evimle bu kadar kolay dalga geçmeye nasıl cüret edersin? Eğer bir erkek olsaydım seni hemen burada öldürürdüm, seni sürüngen! Ama ölüm senin için fazla iyi olurdu.Merhamet etmem için yalvarıncaya kadar kılıcımla sana işkence eder ve boğazını boylu boyunca keserdim. Yüzümdeki gülümsemede sefil ruhunun cehenneme gitmeden önce göreceği son şey olurdu!"
William şaşkın bakışlarını Brand'e çevirdi o da dehşete düşmüştü ve yüzünde hayranlık vardı. "Tanrım! Brand onunla evlenmelisin!!" :))
Kitap boyunca Colette ( Brand'ın eski pislik nişanlısı) sinir oldum. Brand'e yaşattığı şey yüzünden brynna aralarına bir mesafe koyma çabasında. Pek başaramıyor gerçi . Brand'in öyle güçlü bir erkeğin kendini savunmasız hissetmesi beni çok üzdü. Kendini aşka teslm ederse neler olacağından korkması içimi acıttı. Lanet olsun sana colette!
" Seni bu kadar mahvedecek ne yaptı? "
" Onu sevmemi sağladı " .. :(
Ve Brynna ve Brand arasında ki atışmalar beni çok güldürdü.
Brynna " Seninle avarloch için savaşacağım"
Brand konuşamayacak kadar şaşırmıştı ardından kızın suratına doğru gülmeye başladı.
" Seni serseri!" diye bağırdı Brynna. " Bir kadın olduğum için savaşamayacağımı mı düşünüyorsun? Sör Nathan, Gertrude Halanın vazosunu kafasında kırana kadar bana da aynı şeyleri öğretmişti ve sonra bütün dengesi bozuldu." :D
Brand " Seni düşünürken babanın hayatının nasıl karışık olduğunu düşünüyorum. Bu kadar mükemmel bir savaşçı olmasına şaşmamalı. Dişi bir aslanla yılların pratiğine sahipmiş. "
Brynna şaşırdı. " Babamı üzemem! Size york düşesinin saçını yaktığım günü anlatmış olmalı. Ama sizi temin ederim ki mumumu yüzüne o kadar yakın tutmamın sebebi burnunun ucunda bir örümcek olmasıydı. Gördüğüm şeyin bir ben olduğunu nereden bile bilirdim ki? " :D :D
Sonunda evi için savaşmak yerine brand için savaşıyor brynna. Onun aşkı için ve hiç pes etmiyor. Ve söylemeden edemeyeceğim Brand'ın gülüşüne aşık oldum. Yazar brynna'ın gözünden brand'ın gülüşünü ve hissettirdiklerini öyle bir anlatmış ki gerçekten o güldükçe bende güldüm. Bu kitap favorilerimin arasına girdi kesinlikle bir şans vermelisiniz :)
Tutku Çemberi The Risande Family adlı ortaçağ da geçen bir serinin ilk kitabı. İlk kitabın çıkışının üzerinden üç yıl geçmiş bu yüzden muhtemelen yazarın tek çevrilen kitabı olarak kalacak ki Paula Quinn’in bir sürü kitabı var dolayısıyla heba edilen yazarlardan galiba kendisi. Özellikle çeviride ve kitabın düzenlemesinde karşılaştığım hataları da eklersek.
Ayrıntılı yorum için
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2017/05/tutku-cemberi-risande-family-1-paula.html
4 puanı da Dante, Brand ve Normandiyali kralı William hatırına verdim :))))
Leydi Bryyna Dumont evine dönmek için yoldayken devrilmiş bir ağaç yüzünden durmak zorunda kalırlar.Beklerken dolaşmaya çıkar ve nefes kesici bulduğu bir adamı gölde çıplak halde yüzerken görür. Daha sonra sevdiğini söylediği sevgilisi ile de görür ve bu olay onu çok etkiler. Aradan bir yıl geçmesine rağmen geceler boyu adamın hayalini kurup,tekrar görmek ister. Bu halde iken komplo kurulan babası savaştan yenik döner ve bu hayatlarını tamamen değiştirir. Normandiyalı Lord Brand Risande'e kadar kimse babasını yenememiş ve bu yetmezmiş gibi savaşın galibi olarak kalelerini almaya gelecektir. Konsey ise topraklarını bir Normandiyalıya vermek istemez. Sakson bir eş kısmende olsa toprakların Sakson yönetiminde kalmasının tek yoludur.Bu yüzden Brynna'nın lord ile evlenmesini isterler. Bryynna topraklarının yok olmasını ve evinden ayrılmayı istemediğinden kabul eder. Nişanlısını görünce ise şok olur çünkü sürekli hayalini kurduğu adam karşısındadır.
Brand zafer kazanmaya olan açlığı yüzünden tutkulu Brand adını alan,hiçbir savaşı kaybetmemiş,cesur,yakışıklı bir savaşçıdır. Sevdiği nişanlısını adamlarından biri ile yakalamış ve bu ihanet kalbini taşa dönüştürüp,güven ve sadakat duygularını kaybetmesine neden olmuştur.
Brynna'ı güzel bulsa da onunla evlenmek ikisinin hayatını cehenneme çevireceğinden,tekrar canının yanmasından korktuğundan evlenmeyi önce kabul etmez ve onu yeni evinden göndermek ister. Fakat kral Edward ve kuzeni aynı zamanda Brand'ın yakın arkadaşı Normandiya Dükü William Brand'ın Saksonları kendisine düşman etmesini istemediğinden evlenmesini isterler. Oda Brynna'ı tanıdıkça etkilenir ve evlenmeyi kabul eder.
Brynna'nın kahkahalarını unutamadığı adamın yanında olan adam ile uzaktan yakından alakası yoktur. Bir yılda nasıl bu kadar soğuk ve duygusuz olabilir diye şaşırır. Onun kalbini yeniden ısıtmak,kalbini kazanıp hayata döndürmek,ona kendini sevmeyi öğretmek ister. Tam ilerlediğini düşünürken de aldatan nişanlı yeniden ortaya çıkar ve savaş yeniden başlar.
Akıcı bir kitaptı. İkilinin atışmaları dük William'ın olduğu bölümler eğlenceliydi.
Brand için sert deniliyor ama Brynna'nın yanında sürekli kahkaha atıyor. Kalbi nasıl taşlaşmıştı öyle daha ilk andan itibaren iltifat üstüne iltifat,çok çabukta aşık oldu zaten. Sürekli gördüğü eski sevgilisini sayıkladığı rüyalar tam unutamayan kadın triplerindeydi. Güzel bir kitaptı.
https://illekitap.blogspot.com/2018/11/paula-quinn-tutku-cemberi-risande.html
Ve bu ay okuduğum 5. historical romans aynı zamanda ayın beşinci kitabı. Bu türe olan özlemim sanırım hem kitapları elimden bırakamamamı hem de hızlı okumamı sağladı. usta kalemler okuduktan sonra şimdi daha önce adını duymadığım bir yazar olan Paula Quinn'in kitabını okuyorum. Bu kitap The Risande Ailesi serisinin ilk kitabı ve büyük ağabey Brand Risande'nin kitabıydı. Serinin ikinci kitabı bu kitapta da tanıdığımız Dante'nin kitabı ve üçüncü kitap ise yine bu kitabın sonunda öğrendiğimiz küçük kız kardeşlerinin kitabı. Ancak yayınevi biliyorsunuz ki bu türü çok nadir yayınladığı için muhtemelen devamı gelmeyecek ve bizler de okuyamayacağız.
Bir gün yayıncıların tekrardan bu türe yönelmelerini temenni ederek yorumuma geri dönüyorum.
Paula Quinn, kurgusu akıcı, sürükleyici ve her historical romansta olduğu gibi savaş, ihanet ve aşk doluydu. Bence eksiklikleri vardı bu yüzden çok çok iyiydi diyemem ama bu türün okurlarının seveceği bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tabi usta kalemlerle kıyaslanmadan okudunduğunda.
Önce konuyu kısaca bir özet geçip detaylı yoruma gireceğim: Babası savaşı kaybedince toprakları Lord Brand Risande'ye geçince evini terk etmemek için kralın emriyle Brand ile evlenmek zorunda kalan Brynna evleneceği adamın daha önceden sevdiği kadınla aşk yaşadığı bir ana tanık olup çok etkilendiği hayallerini süsleyen ve içten içe ona duygular beslediği adam olduğunu öğrendiğinde şaşkınlık geçirse de bu evliliği kabul etmek zorunda kalır. Çünkü ya evlenecek ya da doğduğu, büyüdüğü ve sevdiği herkesi geride bırakıp o topraklardan ayrılacaktır. Brand, nişanlısı tarafından ihanete uğrayıp da kadınlara tekrar güvenmeyip kalbini kapatan bir adamken evliliği istemeyerek kabul ettiğinde Brynna'nın güzelliğinin, tutkusunun, masumiyetinin, asilliğinin, cesaretinin onu büyüleyeceğini hiç hesaba katmamıştı. Kendisine direnirken ördüğü duvarları bir bir yıkan genç kadına yenilmeye başladığında ise karşısına eski nişanlısı çıktığında işler daha da karmakarışık olmak üzeredir.
Konusu aslında oldukça ilgi çekici gelmişti bana bu yüzden almıştım ve konusunu da sevdim aslında. Arkadaşlıklar, diyaloglar ve aşk çok güzel işlenmitşi ama aşk aynı zamanda biraz fazla -cığımlı -ciğimli moda geçmişti.
Öncelikle söylemek istiyorum ki historical romanslarda 'karıcığım' ya da 'kocacığım' diye tabirlerin olmaması gerektiğini düşünen sadece ben değilimdir herhalde. Ben şahsen orijinal metinden okumamış olsam da o kısımlarda yazan yazının "my wife" ya da "my husband" olduğunu düşünüyorum ve bunu bizim çevirmenlerimiz karıcığım-kocacığım diye çeviriyorlar ve edisyondan da sanırım öyle geçiyor. Arkadaşlar yapmayın ama... "karım" ya da "kocam" tabirleri olmuyor mu özellikle İskoç içerikli ya da savaşçı içerikli kitaplarda? Bir Garwood'larda McCarty'lerde öyle görmedik mi? Bir İskoç savaçlıya nasıl "karıcığım" kelimesini yakıştırıyorsunuz? Açıkçası bu kısıma çok fena takıldım çünkü çok eğreti duruyor karakterlerde.
Beni kitapta en rahatsız eden kısım açıkçası burasıydı. O kısım olmasaydı ve tam da istediğim şekilde olsaydı kitabı daha çok severdim sanırım. Çünkü Brand'ın kalbi zaten kırılmışken karısının aşk ile yaklaşımın ve aşkı talep etmesine karşılık verdiği tepkileri çok iyiydi. Benim hoşuma gitti.
Dante, William ve Richard ile olan konuşmalar, diyaloglar süperdi. Özellikle bu kişilerin Brynna ile olan bazı sohbetleri oldukça eğlenceliydi.
Colette'nin yanlarına gelmesinden sonra bence kitap baya hareketlendi. Bir başlarda ilk 150 sayfa falan çok iyiydi. Sonrasında Brand ile Brynna evlendi falan hafif monotonlaşma oldu sonra Coletta geldi ve tekrar hareketlendi. Ben bu kısımları sevdim.
Bazen aşk pıtırcığına kaçar tavırları vardı karakterlerin ama bazen olması çok rahatsız etmedi beni. Ama olmasa daha çok hoşuma giderdi.
Kitabı genel olarak değerlendirdiğimde çevirideki o bahsettiğim sıkıntı olmasa çok güzeldi derdim ama ne yazık ki o detay beni oldukça rahatsız ediyor bu türdeki kitaplarda. O yüzden iyiydi. Benim nazarımda 5 üzerinden 4'lüktü.
Karton Cilt, 365 sayfa
Ağustos2014 tarihinde, Epsilon Yayınları tarafından yayınlandı