persephone., 678 adet değerlendirme yapmış.  (20/97)
Yarasa
Yarasa

9

"'Niye uğraşıyorsun ki? Neden vazgeçip kendi hayatına devam etmiyorsun? Böylesi hepimiz için çok daha kolay olur belki de...' Sözcükler zihninden geçtiği anda dudaklarında yer bulmuştu. Alçak, ruhsuz bir fısıltıyla... 'Tedavisi olmayan hastalıklar nasıl olur, biliyor musun?' Genç kız adamın duygusuz sesiyle birlikte kaşlarını çattı. Ancak ona cevap vermedi. 'Uğraşırsın, çabalarsın, kurtulmak için sonuna kadar çırpınırsın! Fakat bir işe yaramaz. Hastalık bedenine sızmıştır, giderek yayılmaya başlamıştır ve seni istiyordur. Sonunda seni almadan asla yok olmaz.' Adam hafifçe dönerek bedenini ona çevirdi. Derin bir iç çekişle birlikte usulca elini kaldırdı. Genç kızın tenine dokunmadan hafifçe bedeninin üzerinde dolandırmaya başladı. 'Sen hastalıksın. Benim hastalığım. Sana baktım. O anda bana işledin. Sonra yavaş yavaş içime yayıldın. Görmeyeceğim dedim. Görmeye geldim. Bakmayacağım dedim. Ama baktım. Bu son dedim. Fakat aslında hiç sonum olmadın. Bilmediğim, başlangıcım olduğunda.'"

Sahte Kraliçe
Sahte Kraliçe

9

"'Hayatlarımız bize ait değil canım,' diye mırıldanmıştı. 'Biz, sadece bu büyünün muhafızlarıyız. Onu kendimizi korumak için kullanmayız, sadece Kuparileri korumak için kullanırız. Bize 'kraliçe' diyorlar ama aslında hizmetkarız.' Sesinde hiç de içerlemiş gibi bir hal yoktu. Gerçi sadece kendimi bildim bileli günlük derslerimin başında bana söylenen şeyi tekrar ediyordu. Omzuna doğru, 'hiç adil değil,' diye mırıldanmıştım. Koridorda ilerleyen yardımcıların ayak seslerini duyabiliyordum. Onunla geçirdiğim vaktin sonuna gelmiştik. Ya onu bir daha hiç göremezsem? Parmaklarım elbisesinin koluna dolandı. Saçımı öpmüştü. 'Biz bunun için yaratıldık. Sen ve ben. Ve bunun anlamı da baş edebilecek kadar güçlü olduğumuzdur.' Nazikçe ellerimden sıyrılıp parmaklarını parmaklarımın üstüne koymuştu. Soluk mavi gözleri azimle parlıyordu. 'Sen, her şeyle baş edebilecek kadar güçlüsün Elli. İşte bu yüzden yıldızlar seni seçti.'"

Bir Rüya Gibi
Bir Rüya Gibi

9

"Ağaçların sağlam, sürekli bir yanı var"dedim sessizce. "Mevsimler içinde değişiyor olsalar da hep aynı yerdeler. Güvenilirler. Ve meyve bahçesi orman gibi büyük değil. Beni tutmaya yetecek kadar büyük sadece. Kendimi şey hissettiğim zamanlarda..." Düşüncemi nasıl bağlayacağımı bilemeyerek sustum. "Nasıl hissettiğin zamanlarda?" "Korunmasız hissettiğim zamanlarda galiba." İtirafımdan ötürü biraz utanarak halime güldüm. "Kulağa tuhaf geliyor. Ama bazen insanlardan uzak kalmak istiyorum ve orada kendimi güvende hissediyorum."

Yolum Aşka Düştü (Sancaktarlar Serisi #3)
Kalbimin Kanıyla Yazdım Kısım I (Yabancı, #8)
Kalbimin Kanıyla Yazdım Kısım I (Yabancı, #8)

10

"Sence birbirimize uygun olduğumuzu düşünürler miydi?" "Baktığımı görmediğin zamanlarda sana nasıl baktığıma şahit olsalardı Sassenach, o zaman evet, öyle düşürlerdi." Bu seri şu zamana kadar okuduğum tonla seri arasından açık ara en en en iyisi!! 1. kitabı bitirmemek için kaplumbağa hızıyla okumama rağmen maalesef bitti. Şok edici gelişmeler son hızla devam ediyor. İlk sayfalarda adapte olmakta biraz sıkıntı yaşadım. Çünkü serinin bir önceki kitabını taaaa 2015 aralık ayında okumuşum. Ama sonra her şey rayına oturdu kafamda. Hangi birini anlatayım size ben şimdi :)) William'ın hala beni çıldırttığını mı yoksa Claire'in her bölümde beni hala da büyülemeye devam etmesini mi. Yoksa canım Bree'nin başına gelenleri mi.. Neyse spoiler yok :)) Gelsin kısım 2. Jamie elimi sıkıca tuttu ve gözlerimin içine bakarak, "Bunu takmadım demiyorum, çünkü takıyorum. Daha sonra bu konuda karışıklık çıkarmayacağım demiyorum, çünkü muhtemelen çıkaracağım. Ama demek istediğim şu ki bu dünyada seni benden ya da beni senden ayıracak hiçbir şey yok," dedi. Bir kaşını kaldırdı. "Sen de böyle düşünmüyor musun?" "Ah,evet," dedim tutkulu bir biçimde. Tekrar nefes aldı ve omuzları gevşedi. "Sadece bir soru," dedi. "Benim karım mısın?" "Elbette öyleyim," dedim çok büyük bir şaşkınlıkla. "Nasıl olmam?" Yüzü o zaman değişti; derin bir nefes aldı ve beni kollarına aldı. Ona sarıldım, sertçe ve beraber derin bir iç çektik, bu konuda uzlaştık. Başı benimkinin üzerine eğilmişti, saçlarımı öpüyordu. Yüzüm omuzlarına dönüktü, boynuna değen ağzım açıktı. Dizlerimiz yavaşça doğal bir şekilde rahatladı, böylece kenetlenmiş bir biçimde yeni kazılmış toprağa diz çöktük. Tıpkı bir ağaç gibiydik, bir sürü dalı olan fakat tek bir sağlam gövdeye sahip bir ağaç...

Baş Belası Yan Komşum
Örümcek Ağındaki Kız (Millennium, #4)
Örümcek Ağındaki Kız (Millennium, #4)

8

serinin ilk üç kitabının büyük bir hayranı olarak diyebilirimki bir şeyler eksikti. En büyük eksiklik ise bana göre Lisbeth. Kadın karaktere bayılıyorum. Her durumdan daha da güçlenerek çıkmasını okumak büyük bir hayranlık uyandırıyor bende. O nedenle bu kitapta istediğim kadar okuyamamak üzdü beni Lisbeth'i. Evet kabul ediyorum kitabın içinde çok çok fazla karakter vardı ancak bu kitabın baş karakteridir Lisbeth. Onun çok daha fazla olması gerekirdi. Yazar kesinlikle bir Larsson değildi. Ancak kalemi sıkmadı. Akıcı ve okuyucusunu hikayeden koparmadı. Ama diyorum ya Lisbeth ve tabi Camilla. Diğer kitap nasıl ilerleyecek merak ediyorum