Halkı gözetleyenler, en sonunda halk tarafından gözetlenirler.
Lisbeth Salander, Amerikan Ulusal Güvenlik Dairesi NSA’in ağını hacklemiş ve çok önemli bazı bilgiler edinmiştir. Ejderha dövmeli kızın adaletsizliğe karşı duyduğu öfke hiç sönmeyecek bir alev gibidir, özellikle de o ateşi daha da harlayacak birtakım devlet sırlarını ele geçirdikten sonra.
Mikael Blomkvist, gecenin bir yarısı yapay zekâ konusunda uzman Profesör Balder’den gizemli bir telefon alır. Millennium’u içine düştüğü zor durumdan kurtaracak bir haberin kokusunu alan Mikael, profesörle görüşmeye gittiğinde örümceklerle dolu bir ağın içine düştüğünü fark eder. Ve işte böylece yıllar sonra Lisbeth’le yolları yeniden kesişir.
Korumak için öldürmeye hazır biri…
Gerçeklerin birbirine dolandığı bir ağ…
Ve avının peşini asla bırakmayacak bir örümcek.
Millennium serisi dördüncü kitabıyla bomba gibi geliyor.
Örümcek ağına düşmeye hazır olun!
“Lisbeth Salander fanları rahat bir nefes alabilirsiniz, punk hacker kahramanımız emin ellerde. Lagercrantz Örümcek Ağındaki Kız’da Lisbeth’in yüreğinin ve geçmişinin derinliklerine inmeyi başarıyor, babasıyla ilgili anılar da cabası. Beş üzerinden beş.”
USA Today
“Gerçeği söylemek gerekirse Örümcek Ağındaki Kız’ı okurken aslında bu romanı Larsson’un yazmadığını unuttuğum anlar oldu.”
The Telegraph
“Lisbeth Salander, Lagercrantz’ın ellerinde kurgunun en harika ve en asi kadın kahramanı olmaya devam ediyor.”
The Financial Times
“Lagercrantz sözünde durmuş ve Millennium’u yeniden başarıyla diriltmiş. Hemen en yakındaki kitapçıya koşun.”
Le Point
Halkı gözetleyenler, en sonunda halk tarafından gözetlenirler.
Lisbeth Salander, Amerikan Ulusal Güvenlik Dairesi NSA’in ağını hacklemiş ve çok önemli bazı bilgiler edinmiştir. Ejderha dövmeli kızın adaletsizliğe karşı duyduğu öfke hiç sönmeyecek bir alev gibidir, özellikle de o ateşi daha da harlayacak birtakım devlet sırlarını ele geçirdikten sonra.
Mikael Blomkvist, gecenin bir yarısı yapay zekâ konusunda uzman Profesör Balder’den gizemli bir telefon alır. Millennium’u içine düştüğü zor durumdan kurtaracak bir haberin kokusunu alan Mikael, profesörle görüşmeye gittiğinde örümceklerle dolu bir ağın içine düştüğünü fark eder. Ve işte böylece yıllar sonra Lisbeth’le yolları yeniden kesişir.
Korumak için öldürmeye hazır biri…
Gerçeklerin birbirine dolandığı bir ağ…
Ve avının peşini asla bırakmayacak bir örümcek.
Millennium serisi dördüncü kitabıyla bomba gibi geliyor.
Örümcek ağına düşmeye hazır olun!
“Lisbeth Salander fanları rahat bir nefes alabilirsiniz, punk hacker kahramanımız emin ellerde. Lagercrantz Örümcek Ağındaki Kız’da Lisbeth’in yüreğinin ve geçmişinin derinliklerine inmeyi başarıyor, babasıyla ilgili anılar da cabası. Beş üzerinden beş.”
USA Today
“Gerçeği söylemek gerekirse Örümcek Ağındaki Kız’ı okurken aslında bu romanı Larsson’un yazmadığını unuttuğum anlar oldu.”
The Telegraph
“Lisbeth Salander, Lagercrantz’ın ellerinde kurgunun en harika ve en asi kadın kahramanı olmaya devam ediyor.”
The ... tümünü göster
başlarda iyi gibiydi ama sonlara doğru koptum ilk 3 kitap da ki lisbeth ve michael karakterlerine uygun olmamış. sonu aceleye getirilmiş. 5.kitap için bence
serinin ilk üç kitabının büyük bir hayranı olarak diyebilirimki bir şeyler eksikti.
En büyük eksiklik ise bana göre Lisbeth.
Kadın karaktere bayılıyorum. Her durumdan daha da güçlenerek çıkmasını okumak büyük bir hayranlık uyandırıyor bende.
O nedenle bu kitapta istediğim kadar okuyamamak üzdü beni Lisbeth'i.
Evet kabul ediyorum kitabın içinde çok çok fazla karakter vardı ancak bu kitabın baş karakteridir Lisbeth. Onun çok daha fazla olması gerekirdi.
Yazar kesinlikle bir Larsson değildi. Ancak kalemi sıkmadı. Akıcı ve okuyucusunu hikayeden koparmadı.
Ama diyorum ya Lisbeth ve tabi Camilla.
Diğer kitap nasıl ilerleyecek merak ediyorum
Başlarda biraz yordu beni ama sonra hızlandı ve elimden bırakamadım
İlk 3'ü kadar güzeldi.
Güzeldi her zamanki gibi sürükleyicilik had safhadaydı. Ama final kısmını çok basit buldum...Daha aksiyonlu olmasını beklerdim.
Lisbeth Salander ile tekrar buluşmak keyifliydi. Serinin diğer kitaplarından ayrı düştüğünü düşünmüyorum. Yazar farklı olsa da aynı keyfi aldım. Çok fazla söze gerek yok güzel kitap.
David Lagercrantz Steig Larsson'dan aldığı Millennium efsanesini yeniden dirilterek çok başarılı bir iş çıkarmış ortaya ve bizi yeniden Lisbeth Salender'ın o suç ve hack dünyasına götürüyor ve bu sefer kız kardeşiyle de tanışıyoruz!
Başkasının hele de çok erken vefat etmiş başarılı bir yazarın serisini devam ettirmek pek akıl kârı gibi durmuyor. Sevilen bir karakterin özlenmesinin getireceği avantajı, kıyaslanmak gibi dev bir dezavantaj ezip geçiyor. Bu açıdan oldukça zor bir işin altından iyi kalkılmış doğrusu. Teknik olarak yazım tarzında rahatszlık derecesinde bir sapma göremedim. Elbette hissedilen bir tat farkı var ama ilk üç kitabın özünden pek uzaklaşmadan, öğrenmeye fırsatımızın olmadığı bir noktadan (ikiz kardeş) devam ederek mantıklı bir rota çizilmiş. Tabi teknik detaylılığını ve Lisbeth’in kendi çapında da olsa bu kadar insani ilişkilerde bulunmasını yadırgamadım değil. Larsson nasıl tanımlardı, kafasında ne tür bir yol vardı bunu artık öğrenemeyeceğiz. Ruhu huzur bulsun. Fakat bu haliyle seri devam ettirilebilir görülüyor. Yine de gönlüm 5. kitapta tam anlamıyla bir final yapılarak eserin gerçek sahibine de bir saygı duruşunda bulunulması yönünde.
Yanlış hatirlamiyorsam kendini şöyle tanımlamıştı bu kez de örümcek ağına takılan kızımız "Kadınlara ve çocuklara eziyet eden adamlara eziyet eden kadın" kısaca Lisbeth Salander👏 Serinin yazarı Stieg Larsson öldükten sonra yeni yazarın aynı kurguyu, heyecanı ve anlatımı yakalayabileceğini düşünmemiştim. Tempo hız kesmeden devam ediyor.
Kadro yine çok geniş ve tüm karakterler detaylarına kadar anlatılmış. Serinin sevdiğim bir diğer yanı kitabı okurken bir çok konu hakkında da bilgilendirme yapması. Bir günde okundu bitti, sırada serinin son kitabı var.. 📖📚
Karton Cilt, 520 sayfa
PEGASUS YAYINLARI tarafından yayınlandı