Bazı yerlerinde sıkılmadım diyen yalan söyler. Ortalar ve ondan sonrasından bahsediyorum elbette. İnişli çıkışlı bir kitap, okumaktan vazgeçemediğiniz kısımlar da oluyor, "bitse de gitsek," dediğiniz kısımlar da. Kesinlikle zaman kaybı değil ama Hakan Günday'ın daha iyi olabileceğini de biliyoruz elbette diğer kitaplarından. Biraz zorlama, biraz güzel.
Biri kafa yakan kitap mı dedi? Bence de. Ilk okumanızda kendinizi aptal gibi hissetmenize yol açan bu kitap ileriki okumalarinizda yerini hoş bir aydınlığa bırakıyor. Kitapla ilgili en dikkat edilmesi gereken nokta ise çevirisi elbette. Anlaşılması zaten çok kolay olmayan kitabı bir de kötü çeviriyle okursanız kendinize eziyet yapmaktan başka bir işe yaramaz. Tane tane okunması gerektiğini söylememe gerek var mı? Dipnot'um Nietzsche'ye: sen kocaman bir çılgınsın pos bıyık.
Hata. Hayatımda okuduğum en boş 196 sayfa. Okuyalı çok olsa da içimi dökmek istedim çünkü çok doluyum bu konuda. Kitapta sürekli yapmamız gerekenler anlatılıyor. Kim bu adam? Nasıl cüret ediyor hayatımızı yönlendirmeye? Kişisel Gelişim kitaplarından nefret ederken bir şans vereyim demiştim, ama nefretimi arttirmaktan başka bir işe yaramadı bu kitabı okumak. Dipnot olarak; bu kitabın bestseller oluşu bestseller'lara karşı olan antipatimi daha da arttırdı.
Varoluşçuluğu sevdiren kitap. Aynı zamanda kapağıyla bu kadar uyuşan bir kitap görmedim diyebilirim. İstediklerini anlatmaya henüz kapağından başlıyor. Kapak resmini beğenmediyseniz kitaptan da uzak durmanızı tavsiye ederim. Bazı kitaplar vardır; okuyucu ya çok sever ya da hiç sevmez, ortası yoktur. En güzel örneklerinden biri de Bulantı'dır bu durumun kuşkusuz. Anlaşılacağı gibi ben çok sevenler grubundanım. Ya siz?
Sadece "Beyaz Mantolu Adam" ve "Demiryolu Hikayecileri - Bir Rüya" hikayeleriyle bile 10 puanı hak ederken bize "Unutulan" ve "Korkuyu Beklerken" öykülerini okumanın da şerefini bahşeden, öykü türünün başyapıtlarından. Biraz ileri gidersem, Beyaz Mantolu Adam'ın Kafka'nın "Dönüşüm" adlı kitabından çok daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle okunması, okunduktan sonra öyküler üzerinde düşünülmesi gereken bir kitap.
'yekta kopan' isminden dolayı bir beklentiniz oluştuysa eğer, oluşmasın. 'matruşka' dışında sıradan seyirde ilerleyen bir kitap (matruşka'nın ilgi çekiciliği de özgün biçiminden kaynaklanıyor.) ayrıca boş sayfaların çokluğu da can sıkıcı.