Türk edebiyatının en güzel örneklerinden olup çok derin ve zekice yazılmış bir romandır.Ahmet Hamdi Tanpınar'a hayran olmamak elde değil..O kadar çok altını çizdiğim cümleler, paragraflar var ki.. Toplumumuzun yeniye bakış açısını da çok iyi anlatır: 'yeniliği kendilerine ucu dokunmamak şartıyla seviyorlardı.Hala da o şartla severler. Fakat hayatlarında emniyetli ve sağlam olmayı tercih ediyorlar'. İnsanların ikiyüzlülüğünü de şu cümlesi iyi özetler: 'Umumun parası sarf edilirken o kadar cömert, hasbi, kayıtsız şartsız yenilik taraftarı olan insanlar, şimdi kendi menfaatleri ortaya konunca birdenbire dönmüşlerdi'. 1961 yılının kitabı olmasına rağmen bakınca aynı konular aynı insanlar aynı tartışmalar...
Her kadının okuması gereken kitaplardan biri..(özellikle de gençlerin belki de). Malala ve yaşadıkları, mücadelesi tabi ki kitaptan daha büyük şeyler..etkileyici şeyler..beni 15-16 yaşıma götürdü duyguları ve derslere bağlılığı ile:) anlatım konusunda bazı yönlendirmeler ve kopukluklar var o açıdan beğenmedim..sadece Malala yazmış olsaydı sadece onun günlüğü gibi olsaydı daha güzel olurdu diye düşünüyorum..Yine de yakın bir zamanda çok da uzağımızda olmayan yerlerde neler oluyor?..Pakistan'ı öğrenmek, bir svat vadisi varmış onu bilmek açısından okumak gerek.
Konusu, kurgusu itibari ile ve felsefik, sosyolojik açıdan da okunması gereken kitaplardan biri..oldukça zengin ve derin bir roman. '1946 tarihli önsözünde Huxley, romanı yeniden yazacak olsa Vahşi'ye üçüncü bir seçenek; ekonominin merkezsiz, politikanın anarşist, bilim ve teknolojinin insanlığı baskı altına almak yerine, ona hizmet etmek için kullanılacağı bir toplulukta yaşama seçeneğini sunacağını açıklar'.
Kitabın içerisinde fotoğrafların olması sizi bağlıyor; oldukça akıcı, merak uyandırıcı kısa sürede bitiyor, kurgusu da iyi ama edebi açıdan bir doyum beklememek gerekir. Orijinal bir konusu ve müthiş bir hayal gücü söz konusu..ancak biraz çocuk ve gençlik kitabı gibi..okuduktan sonra filmine de gittim; ama filmi beni hayal kırıklığına uğrattı (daha doğrusu yönetmeni mi demeliyim), o yüzden kitabı daha güzeldi :) fantastik dünyanızı genişleten cinsten :)
Kitaptan bazı alıntılar: 'Doyum içinde ayrılacağımı sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun ki, hiç de doyumla ayrılamayacaksın.Hiç yaşanmamış gibi. Doymak mümkün mü.' 'Tren raylarını severim.Bağımsızlığı, gidebilmeyi, kalmak zorunda olmamayı, uymak zorunda olmamayı anımsatır. Tren rayları bir tür bağımsızlıktır benim için.' 'İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir. O denli doyumsuzdur. Ve acısı da o denli büyük. Yaşam acısı.' 'Temel sorun, yalnızlık direncini yitirmemekte.' (en çok beğendiğim) 'insanın kendi yalnızlığının sorumluluğunu da, gene kendisinin taşıması gerektiğini de kavramalı.'
Okuduğum ilk Hakan Günday kitabı..dil ve anlatımı farklı..kitap su gibi akıp gitti..beni de çok etkiledi.