Adından da anlaşılacağı gibi satranç hamleleriyle ilişkilendirilmiş seri cinayetler yer alıyor kitapta. İki günde meraktan ölmek üzereyken bitirdim kitabı. Katil için bir çok tahmin ve varsayımlarda bulundum. kitap boyunca hatta kitabın ortasında açıklanmasının imkansız olduğunu bildiğim halde evet katil yakalandı kurbanı buldular diye düşünüp yüreğim ağzıma geldi heyecandan ama okadar ustalıkla çevirmişki yazar, olayı tebrik ederim. Gecelemeyi bile düşündüm katili öğrenmek için ama erken kalkmam gerektiği için istemeyerekte olsa yarıda bırakıp bugün aralarda okuyarak bitirdim. Zaman zaman hadi artık kim bu diye kendi kendime söylendiğimde oldu. Sonu bence güzel bağlanmış doyurucu şekilde bütün soru işaretlerine cevap verilmiş. Güzel bir kurguydu polisiye severlere tavsiye ediyorum.
1980 li yıllarda yaşananları,insanların davranışlarını ve olayları sekiz yaşlarında Ali ve Ayşe'nin gözüyle, onların ağzından anlatmış yazarımız. Ayşe memur anne babanın tek kızı. Ali'nin annesi Ayşelerin evine gündeliğe gidiyor Ali'yide yanında götürdüğü için Ayşe ile arkadaş oluyorllar. Ali ve Ayşe'nin birlikte iki hayalleri ve planları var birincisi kelebekleri meclise sokmak, ikincisi kuğuları kurtarmak. Çocukların dilinden anlatılan bu kitabı okurken kimi zaman içim acıdı anlattıklarına kimi zamanda güldüm hoşuma gitti masumca fikirleri. Acele edilmeden okunacak bir kitap bence. Tavsiye ederim.
Tess in kitaplarından şimdiye kadar okuduğum en heyecanlı en aksiyonlu kitaptı. Dr. Maura birgün evinin önünde varlığından haberdar olmadığı ikiz kız kardeşinin cesediyle karşılaşıyor. Kardeşi Anna nın ölümünü araştırılırken bu konuyla bağlantılı bir seri katille karşı karşıya kalıyor ve işler karışıyor. Hamile olan dedektif Rizzolinin araştırmaları sayesinde olay aydınlanıyor ve sonunda hepsini tahmin etmedikleri bir sonuca daha ulaşıyorlar. Kitap sonuna kadar bol gerilim ve adrenalin içeriyor. Gerilim severlere tavsiye ederim.
Yazar bu kitaptada yaşanan savaşın insanların hayatlarını nasıl mahvettiğini anlatıyor bizlere. Evlilik dışı birlikten doğan Meryem annesi ile birlikte dışlanmış bir hayat yaşamaktadır. Babasının başka eşi ve çocukları yani Meryemin dahil olmadığı bir hayatı vardır. Haftanın bir günü erzak getirmek ve Meryemi görmek için ziyaretlerine gelirdi sadece. Meryem birgün evden kaçar ve babasının evine gider fakat babası onu kabul etmez geri döndüğünde ise annesi kendisini öldürmüştür. Tamamen yalnız başına kalan Meryem istenmedği için kurtulmak adına apar topar Babasının arkadaşı Raşitle evkendirilir. Leyla ise Raşit ve Meryemin komşusudur. Savaşta iki abisini kaybeder. Afganistanı terk etmek üzere iken ailesini tamamen kaybeden Leyla da yalnız başına kalınca oda Raşit e sığınır işte olaylarda burdan sonra başlıyor. Savaşın mağdurları herzaman kadınlar ve çocuklar oluyor ne yazıkki... kitabı okurken yer yet sinirden kuduracak yer yerde boğazınız düğümlenecek gözleriniz dolacak. Herkese tavsiye ediyorum mutlaka okunacak kitaplar arasında bence...
"İki yeşil susamuru: Anneleri,babaları,sevgilileri ve diğerleri yaşadığımız dünyaya,aşka,çevre sorununa alternatif çözümler arayan aydın ve farklı bir çiftin hikayesi, bir modern zamanlar romanı." (Arka kapak) Annesi babası boşanmış mimar Nilsu. Babası doktor annesi ev hanımı kardeşi cem. Nilsu nun yaşamı; boşanmış aile sendromu yaşamayla geçiyor. Anne ve babasının ayrılığını kabullenememiş babasını ve annesini başkalarıyla paylaşamamış, sırf babasının canını acıtma uğruna terk edişleri, kimseye bağlanamayışı. Teoman, babası savcı annesi edebiyat düşkünü ev hanımı ve ablası Nergis. Babasının peşinden anadoluyu arşınlamışlar. Babasının ölümünden sonra annesinin intiharı seçmesi. Teoman hayatı boyunca annesinin intiharının nedenini araştırıp duran bir mühendistir. Nilsu ve Teoman ın bir gün hayatları bir yerde kesişir ve birlikte devam eder. Kahramanlarımızın yaşamı yanında iç karışıklıklarınıda güzel dile getirmiş yazarımız . İlk defa buket uzuner kitabı okuyorum ve iyiki okumuşum dedim. İnsanın hayatında tekrar okumak için ayırdığı kitaplar olur ya benim içinde ilk defa tekrar okumak istediğim bir kitap o denli etkiledi beni. Herkese tavsiye ederim mutlaka okumalısınız.
Emrah serbes in okuduğum ilk kitabı ve değer diyorum. Dili özgün ve doğaldı Hakan Günday tarzını andırdı bana açıkçası... Gelelim kitap yorumuna; Çağlar İyice, 17 yaşında ilçe belediye başkanının yiğeni 9 yaşında Çiğdem diye kız kardeşi var ve hayatı sadece kardeşinden ibaret. Benimde hayatım kardeşimden ibaret olduğu için okurken kendimle özdeştirdim Çağları, onun yerinde olsaydım bende aynı şeyleri yapardım. Olayın aslı yetenek yarışmasına katılan kardeşi Çiğdemin meşhur olma hayali ve bunun için yaptıkları ile başlıyor. Yetenek yarışması düzenlendiği sıralara denk gelen Gezi parkı olaylarının yaşamlarına yansımaları da anlatılıyor. Yaşadıkları ilçeden Gezi parkına uzanan olaylar okuyucuları bekliyor. Kimi zaman içiniz eziliyor okurken kimi zamanda bir tebessüm beliriyor yüzünüzde her duygudan biraz bulunuyordu bence. Anlatımda argo ve küfürlerde mevcut okuyacaklara ufak bir bilgi ama doğal duruyordu aslında 17 yaşındaki bir gencin gözünden hayata bakıyoruz çünkü. Ben herkese tavsiye ediyorum çok beğendim.
Rachel, eşinden ve işinden ayrılmış alkolik bir kadın fakat ev arkadaşına işsiz olduğunu söylemediği için her sabah evden işe diye çıkıp trenle yolculuk ediyor. Eski mahallesinde tren yoluna yakın bir evdeki aileyi trendeyken takip etmeye başlar, hayalinde nasıl evliliklerinin olduğunu canlandırır ve onları kendisinin taktığı isimlerle düşünür. Eski kocasını hala unutamayan Rachel, çok sarhoş olduğu bir akşam görmeye gider fakat işler beklemediği kadar karmaşık hal alır çünkü eski mahallesine gittiği akşam trenden evini izlediği kadın kaybolur, olaya farkında olmadan dahil olur ve kitap burdan sonra başlar. Bana göre kitap oldukça sıkıcıydı ilk 100 sayfadan sonra yazılanlar anlamlı hale gelmeye başladı. 200 sayfadan sonrada olaylar hareketlendi.Kitabın 359 sayfa olduğu düşünülecek olursa 159 sayfa için 200 sayfayı okumak gereksiz gibi geldi bana, belki de ben beklentimi yüksek tuttuğum için bu şekilde düşüş yaşamışta olabilirim, bilmiyorum ama okumasaydımda olurmuş dedim