Berfin., 319 adet değerlendirme yapmış.  (26/46)
Tatlı Tehlike (The Sweet Trilogy, #2)
Tatlı Tehlike (The Sweet Trilogy, #2)

6

Şimdi karakterler kafamda iyice oturdu. Ve Anna Kai ikilisinin arasındaki bağı anlamama neden oldu. Ama sadece bu işe yaradı kitap. Serinin konusuna göre biraz olay bekledim ama yakınlaşmalar, aşk üçgeni dışında pek bir şey bulamadım. Anna önemli bir nef fakat hala önemli olduğunu hissedebilmiş değilim. Davranışlarıyla sanki tam tersini hissettim. Kitaptaki yan karakterlere çok ısındım Kope'e ise bayıldım. Kai'nin davranışları bir ara sinirlerimi bozup sıkılmama neden olsa da toparladı sonlara doğru. Gerçekten ilginç, akılda kalıcı bir seri olmaya çok müsait karakterler ve konu bakımından ama dediğim gibi beni etkileyecek herhangi bir olay yoktu. Yaşanılan şeyleri bile heyecandan yoksun okudum. Halbuki ordu kurmak için sürekli birilerini aramaya çıktıklarında farklı şeyler hayal etmiştim. Sözde bir ordu kuracaklar, tabii bunu yapmak için giriştikleri işler, hiç merak uyandırmadı. Heyecan yaratarak araya azcık gizem serpiştirip daha farklı bir şeyler ortaya koyabilirdi yazar. 3. kitap son ama yazar olayları onda nasıl toparlayacak bilmiyorum.

Kördüğüm
Kördüğüm

10

‘Sakince oturup hikâyemi anlatmamı bekliyor. Ama başlamadan önce gözlerine bakıyorum. Dikkat et, diyorum gözlerimle. Dikkatli dinle. Her kelimemi düşün. Ama her şeyden önce lütfen inan bana.’ Kafamda kurdum durdum, sürekli bir son bulmaya çalıştım bu kitaba. Okudukça şu olabilir bu olabilir. Ama resmen dumura uğradım. Belki de yorumun sonunda söylemem gerekenleri şimdi söylüyorum ama öyle bir şeydi ki içim buruk yine de hafif bir tebessüm var suratımda. Tabi bir de kocaman bir öfke. Bu kitap size hem hayali hem gerçeği yaşatacak. Arada bıraktıracak. Ve sonunda muslukları açmaya hazır olun. Öyle harikulade bir şekilde kurgulanmış ki sözcükler sizi alıp götürüyor. Kelimelerin özenli halleri büyük bir duygu karmaşası yarattı bende. Düşünmeye itiyor ama daha çok hissettiriyor. Kitabın ismi gerçekten de çok uyumlu içeriğine. Olaylar Kördüğüm. Aslında dönüp baktığımda yazar bize birçok ipucu vermiş ama eminim anlayamamam benim akılsızlığımdan kaynaklanmıyor  İpucunu vermesine rağmen çok iyi bir şekilde de gerçeği saklıyor. Meraklandırıyor. Kitapta öyle çok fazla olay beklemeyin. Tabi bu eksi değil artı bir özellik bence. Durağan olması Lachlan, Max , Naomi ve Lana’ya odaklanmamı sağladı. Lachlan ve Max demişken; düşünceli, Naomi’nin her daim yanında olan bu iki(!) yakışıklıdan hangisini seçeceğime kitap boyu karar vermek zor oldu. Peki, favorim kim miydi? Tabi ki söylemeyeceğim. :)) Yaşanan olaylardan sonra bu kitap beni çaresiz hissettirdi. Kim bilir kaç insan bunları yaşamaya mahkûm kaldı. Elim kolum bağlı, bu tür gerçeklere kendimi kapatmışım gibi kötü hissettim. Öyle gaza geldim ki psikolog olmalıydım ben dedim  Neyse kitabın içeriğine ya da konusuna değinmeyeceğim anlatırsam kitabın tüm büyüsünü bozacak ve kendimi tutamayarak ağır bir spoiler vereceğimden korkuyorum. Sürekli erteleyip durdum. Öylece kitaplıkta bekliyordu. Okusam mı okumasam mı? Güzel yorumlar giderek arttı ve merakıma yenik düştüm.. Hala okumayan tereddüt eden varsa kesinlikle okumalı. *** “Ama unutma ki en temiz ruhların bile içinde bir parça karanlık vardır. Fark etmek zor olabilir. Belki de bunu dünyadan saklama sanatında mükemmelleşmişlerdir. Ya da belki zihinlerinin kuytu bir köşesinde saklıdır. Ama vardır. Dünyada yaralanmamış hiç kimse yoktur." ‘Öfkeliyken bile aşk en can yakacak şekilde ruhunuzdan tutup çekiştirir sizi. O an yapmak isteyeceğiniz son şey bile olsa önemsemenizi, hissetmenizi sağlar.’ ‘Son bir haftadır alt dallardan birindeki donmuş su damlasını izliyorum. Hâlâ orada, düştü düşecek gibi sarkıyor. Cılız dal rüzgârda sallanıyor ama damla olduğu yerde kalıyor. Eğer bir buz saçağı dayanabiliyorsa, belki ben de bir parça kalmış sağlam aklıma tutunabilirim.’ "İdare eder, iyi ya da harika değildim. Ben... hiçbir şeydim."

Gönülçelen (Warenne Dynasty, #1)
Gönülçelen (Warenne Dynasty, #1)

9

Ezberim bozuldu resmen. Okuduğum diğer tarihi-aşk kurgusuna sahip kitaplar bu kadar sert bir mizaçla yazılmamıştı. Çok etkilendiğim bir roman oldu. Gerçekle iç içe olması daha da etkiledi. Dönemin acımasızlığı, insanların acımasızlığı ve Ceidre’nın başına gelenler beni çok üzdü. Öyle ki en sevdiğim kadın karakterler arasına girdi. O başkaldıran tavırları ama insanlara karşı olan merhameti, aşkına rağmen yoluna olan o bağlılığı, güzelliğe ve kusuruyla beni kendine hayran bıraktı. Zekice verdiği karşılıklar, dışlanmış olsa bile takındığı tavırlar.. Ve Rolfe! Bu adam beni sinir etti. Özellikle şu satırları okurken film koptu “Daha önce durum farklıydı onu herhangi bir köylü kadın sanmıştı ve tecavüze yeltenmişti. Oysa şimdi baldızı olacaktı bu Rolfe’un mizacına uygun değildi.” Ah ne kadar da iyi niyetli tecavüz mizacına uygun ama bu durum uygun değil ve tabi soylular insan, köylüler değil! Bu yaklaşımından ve sıra gelen birçok olaydan sonra Rolfe kendinden soğuttu. Düşünce ve davranışlarıyla okurken beni yıprattı resmen. Dengem bozuldu. Kaba, hatalarını ve sonuçlarını bilse de sürekli tekrarlayan- ki mazoşist olduğundan şüphelenmedim değil. - sinir bozucu biri. Ama sıra dışılığı az ilgimi çekmedi değil haksızlık etmeyeyim  Kitapta tek sıkıldığım nokta, sürekli Ceidre’nın başına bir şey gelmesiydi. Bir şey oluyor hemen kıza yükleniyorlar. Bu ikiden fazla olunca da azcık sıktı. Ve üvey kardeşi Alice! Tanrım o nasıl bir kadındı öyle. Ondan bahsederek kelimelerimi ziyan etmek istemiyorum. Yazar karakterlerin içindeki çelişkiyi çok iyi yansıtmış. Okurken bende gel git yaşadım. Ve Rolfe gibi bir karakter olmasına rağmen kitabın kendini bu kadar sevdirip okutmasına şaşırdım. Yazarı ilk kez okuyorum ve ilk fırsatta başka bir kitabını elime alacağım. Bence okumalısınız 

Gül ve Avcı
Gül ve Avcı

7

Aslında bir çok tarihi-aşk romanında gördüğüm olayların bazıları bu kitapta da vardı. 'Bir yerden hatırlıyorum' dediğim bir çok sahne.. Ayrıca Jullian'ın davranış geçişlerini ayarlayamamış yazar. Sert somurtkan kibirli haldeyken hemen sonra aşk şiirleri okuyor. Bazı karakterlere bu davranışlar cuk diye oturur ama bu erkek karaktere uymamış. Rosa'nın da davranışlarını anlayamadım daha doğrusu mantıksızlık vardı. Yazar, Rosa'yı zeki güçlü göstermek istemiş ama biraz silik bir karakter gibi geldi bana. Son 50 60 sayfada görebildim ben bu bahsedilen davranışları tabi bu da beni tatmin etmedi. Sürekli Jullian'a "Benimle oynamana izin vermeyeceğim" dedi ama aynı aşık davranışlarını tekrarlayıp durdu. Ve bu dedektiflik işini biraz daha görseydik heyecanlı olurdu gibi. Yani Rosa eve hafiyelik için girdi ama araştırma işine dair pek bir şey göremedim. Bence asude tarihi romanlara pek yönelmesin. Diğer romantik-komedi romanları çok daha iyiydi. Ama yinede kendini okuttu. Özellikle shakespeare' den olan alıntılar çok güzeldi. Ve Jullian'ın oğlu Albert tam bir şekerdi. Otur ye kıvamında.. Kitabın kapağını çok sevdiğimi söylemem lazım. :) "Bir kadının aşkına sahip olmak sana fazla gelir. Bunu hak edecek biri değilsin. Bundan sonra seni sevmekten vazgeçiyorum." "Baba, Bayan Druffo gitmesin diye bir şey düşündüm ben." Julian oğluna bakıp "Nedir?" diye sorduğunda Albert bilmiş bir ifadeyle "Bayan Druffo'ya vermen için sana güller koparacağım," dedi. "Çünkü sen bizim kocaman evimizin sahibisin. Eğer sen ona güller verirsen Martin amcanın güllerini çöpe atar ve evden de gitmez." "Tanrı aşkına Albert, bir kadın gitmek isterse güllerin buna engel olacağını mı sanıyorsun?" "Ama baba o zaman onunla sen evlen diyeceğim de Bayan Druffo seninle evlenmek ister mi bilmem." :))) “Sana bir mürebbiye tutacağım Albert. Artık her an başında bir bakıcın olacak.” Zavallı çocuk tırnakları kapıya kadar uzamış, kırmızı saçlı, siyah dişli bir kadını gözünde canlandırırken yorganı korkuyla üstüne çekti.

Limon Yapraklarının Kokusu
Limon Yapraklarının Kokusu

6

Kitap ilerledikçe sanki sıradanlaşmaya başladı. Beklentimin çok aşağısındaydı. Konusu ilgimi çekmişti ama yazar bunu kullanamamış..

Ürperti (The Wolves of Mercy Falls, #1)
En Karanlık Arzu (Karanlığın Efendileri Serisi, #5)
En Karanlık Arzu (Karanlığın Efendileri Serisi, #5)

10

Ne yazacağımı bilemiyorum. Gerçekten harika bir seri ve Aeron favorim oldu. Gena'ın kalemi çok kuvvetli tek dileğim hep yazmaya devam etsin. Bu seriyi okumaktan bıkmam. Kitapta, Aeron ve Olivia anlatılıyor ama neredeyse çoğu karakter kitabın içindeydi. Paris, William, Sabin hatta Pandora bile vardı.Ve melekler de olaylara dahil olmaya başladı. Paris hala yas tutuyor. William ise sanki iflah olacak gibi. Gideon ve Paris'i bir sürpriz bekliyor. Tabi hepsi yine diğer kitaba kaldı.. Olayların birbiriyle olan bağlantısını okurken heyecandan yerimde duramadım. Tanrıların işin içine burnunu bu kadar sokması iyice heyecan patlaması yaşattı. Tabi onlar hakkında ki gerçekleri öğrenmekte bir o kadar şaşırtıcıydı. Aeron'un küçük kızı(!) gibi gördüğü Legion beni acayip sinir etti. Bir yerlerden fırlayıp durdu. Aeron'un Olivia'dan kendisini çekmesine neden oldu.. Ve kitap boyunca vaat edilen, tam oldu derken olmayan durumu okurken sevinçten bayıldım. Diğer kitaplara göre bende büyük yer kaplaması belki de bu yüzden oldu. Tabi olayların daha da kızıştığını söylemeyi unutmayayım. Hatta en çok şaşırdığım kitaptı da diyebilirim. Gerçi diğer kitapta Sabin'in eşi Gwen'in babasının kim olduğunu öğrendiğim kadar şaşırmadım. Ve Yaşasın Kadın Gücü diyorum! Bana göre karanlığın efendilerinin bu kadar şanslı olmaları Kadınları sayesindeydi. :)