Berfin., 319 adet değerlendirme yapmış.  (28/46)
Zevk Mahkumu ( Immortals After Dark #6)
Zevk Mahkumu ( Immortals After Dark #6)

10

Kresley Cole'nin tarzına bayılıyorum. Ama bu kitap diğerlerine göre daha iyiydi bence. Holly ve Cadeon arasındaki konuşmalar, Cadeon'un kur yapması Holly'nin onu tersleyip durması çok güldürdü beni. Özellikle İlk karşılaşmalarında Holly Cade'i tersliyor ve Cadeon kekelemeye başlıyor. Ve ben de gülmeye :)) Çok düşünceli, genelde kibirli, kendinden emin, çekici iblis Cadeon ve ilk başlar da tüm hislerinden kaçan ama zamanla Cade'ye bağlanan, kimliğini kabullenen ve tam bir savaşçı olan valkyrie Holly'i okurken kitap bir çırpıda bitti. Holly'nin aşırı titizliği her şeyi düzeltme halleri çok tatlıydı. Ama Cade ile karşılaştıktan sonra bu davranışlarından sapması daha da tatlıydı. Cade'nin onun her davranışını bilmesi ona göre davranması ona yardım etmesi kadınım diye sahiplenmesini okurken ben ona öfke iblisi demezdim. Ama bazen de tam bir öfke iblisi oldu.. Akıcıydı. Ve kitapta her şey tam dozundaydı. Nix . pardon 'daima bilen Nix' zaten her kitapta beni merakta bırakıyor. Bu kitapta da aynen öyle oldu. Davranışlarının pek bir açıklaması yok çatlak diyorlar ama bununla sınırlı olmaz diye düşünüyorum. Diğer seriler de ki karakterler de kitabın sonlarına doğru sahnedeydi. Rydstrom'a (Cade'nin abisi) ise tam olarak ne olduğunu öğrenemedim ve meraktan çatlıyorum. Genel olarak seriyi kesinlikle tavsiye ediyoruum. İrfanın ölümsüzleri acayip havalı ve seksiler. Benim favori serilerimden biri. Başlamayan varsa başlayabilir. Serinin sıralaması ; The Warlord Wants Forever (Bu kitap bizde çıkmamış öyle duydum. Zaten 163 sayfaymış. Ben okumadım ve Arzuların Esirinden başladım direk bir eksiklikte hissetmedim.) Arzuların Esiri Tutkuların Pençesinde Şehvetin Kölesi İhtiras Tutsağı Zevk Mahkumu Ve seri tam 15 kitaptan oluşuyor :) "Ah Tanrım! Emniyet kemeri nerede?" "Bir kaç yıl önce koptu." "Ve tamir ettirmedin mi?" "O zamanlar genellikle ölümlülerin etrafında dolaşmıyordum!" "Bir dakika bana 'Aracı' mı diyorlar? Bundan daha aşağılayıcı bir kelime olabilir mi. Bu irfan türleri 'bebek yapıcı' ya da 'ekmek fırını' diyemezler mi?" "Kargo bölmesi denmesi için kulis yaptım ama kaybettim." :D "Eğer bir valkyrie olarak kalmak istiyorsan atla bu geçe cümbüş var." dedi Nix arka koltuğu göstererek. Holly içeri doğru bakış atınca dehşet içinde kaldı. Plastik bardaklar, şişmemiş balon, fıstık ambalajları ve üzerinde tehlike! C-4 plastik yazan kutu yığınlarıyla doluydu. Holly kendini tutamayıp geri adım attı :)) "Fiziksel yakınlıktan çok akıl yakınlığını tercih ediyoruz." - Holly "Beynin orgazm olmuyor!" :D :D Ah Cade beni güldürmekten bayılttı.

Tuhaf Savaşın Güncesi
Hüznün İsyan Olur
Hüznün İsyan Olur

10

"Suya düşen bir karanfilse yüreğin bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm vursun seni o taştan bu taşa o çağlayandan bu çağlayana Kavgadan uzak kalmışsan sevdadan da uzaksın demektir devinmez yüreğinin magması çatlamaz sabrın kara taşı "

Yeni Bir Başlangıç
Yeni Bir Başlangıç

4

Kitabın başını Karşı Konulmaz Fırtına’ya çok benzettim. Daha doğrusu ana karakterlerin karşılaşmasını birebir aynı buldum. Müzik grubunun solistiyle röportaj yapmaya giden Tru çocukluk aşkı Jake ile karşı karşıyadır. Ve olaylar başlar. Bu kitabın başında da River ile önceden bir partide tanışıyor Dahlia. Zaman atlamasından sonra yakın arkadaşının ısrarı üzerine bir grubun solisti olan River ile röportaja gidiyor.. Bu benzerlikten sonra ben de film kopar gibi oldu. “ Ben onu hiç unutamamışken, ya o beni hiç hatırlamıyorduysa? Ya da, ya beni hatırlıyorduysa ve o eski elektriği tekrar yakalarsak? Hâlâ inanılmaz çekici ve karizmatik miydi acaba?”-Dahlia. Tekrar Karşı Konulmaz Fırtına’yı okuyor gibi hissettim. Onun dışında Dahl ve River o kadar çabuk yakınlaştı ki şaşırdım. Yahu biraz zaman geçsin ne biliyim bari birkaç gün geçseydi. Karşılaşır karşılaşmaz elini tutuyor kızın ve Dahlia hiç yadırgamıyor. Akşam da hoop güzel bir öpüşme aradan geçen bir saatte de ilişkimizi ilerletme lafı. Şu klişeye “Senin için şarkı yazmıştım” bayılırım ama keşke bunu biraz daha ilerleyen sayfalarda görseydim ve öylesine ağızdan çıkan bir kelimeymiş gibi yansıtılmasaydı. “Şampanyayı çilekle birlikte sevdiğimi hatırladığına inanamıyordum.” Neden hatırlamasın ki yarım saat önce söylemiştin. :D Çok ayrıntıya takılmışım değil mi? Ama çok saçmaydı. E bunlar da üst üste gelince sıkıldım. Mantıksız olan birçok şey vardı. Mesela River ve Dahlia’nın ufak tanışmalarını –yıllar önce olan- kimler hangi sonuçlara bağladı okuyun şaşıracaksınız.. Ve anlatımını o kadar yüzeysel ve özensiz buldum ki yarım bırakmamak için zor tuttum kendim. Bazı yerlerin şimdiki zaman ekiyle yazılmış olması zaten yeter dedirtti. Sonunu tahmin etmediğimi söylemeliyim bir tek sonunda şaşırdım. Ama genel hikaye beni etkilemediği için sonunda da aaa deyip geçtim.. Ve seriymiş. Devam etmeyeceğimi belirtmeme gerek yok sanırım. Bu puanı da yazarın beni sonunda şaşırtmış olmasına veriyorum ..

Polonya'da Bir Kuş Var - Avrupa Eğitimi
Polonya'da Bir Kuş Var - Avrupa Eğitimi

10

Polonya'da Alman işgali sırasında oluşan gizli bir örgütü ve bir aşkı konu edinmiş harika bir kitap. Sanırsam Romain Gary‘nin ilk romanı. Çok beğendim. Alman işgaline karşı olan direniş öyle güzel anlatılmış ki bende çok büyük bir yer kapladı. Bir çok duygu birbirine girdi. Yaşanan olaylar insanı ürpertiyor. Kesinlikle okuyun.

Gümüş Gölgeler (Bloodlines, #5)
Gümüş Gölgeler (Bloodlines, #5)

9

Diğer kitap çıkana kadar ben iptal.. Rıchelle yine yaptı yapacağını. İlk sayfadan son sayfanın, son kelimesine kadar olay olay. Uzun bir yorum yapmayacağım çünkü ne yazarsam spoiler verecekmişim gibi hissediyorum. Seride en çok olayın olduğu kitaptı. Diken üstündeydim okurken. Adrian'a ilk sayfalarda öyle sinir oldum ki kitabın içine girip pataklayacaktım kendine gelsin diye. Neyse ki gerek kalmadı. Ayrıca Lissa da kraliçe olduğu halde Sydney için yardım isteyen Adrian'a elimden bir şey gelmez diyor. Bu da ayrı bir patlama noktam oldu. Jill ve Lissa'yı kıyaslayınca Jill daha iyi bir kraliçe olurdu. Düşündüm de kitaplar ilerledikçe karakterler hakkında ki fikirlerim değişip duruyor. Bkz: Jill :)) Sydney, kapatıldığı yerde çok cesurca hareket etti. Orada tutulan herkese yardım etmeye çalıştı. Adrian da önce Sydney'in yokluğunda bocalasa da çabuk toparlandı ve daha kedine güvenen bir Adrian olarak sahnede yerini aldı. Daha olgundu mesela Marcus ile yan yana olmalarına rağmen hiç didişmediler. Bu arada Marcus bu kitapta daha çok aktifti. Bir çok şey onun sayesinde gerçekleşiyor zaten. Neyse yazarın patlattığı bombalardan sonra diğer kitapta neler bizi bekliyor kestiremiyorum.. Umarım son kitap çabuk çıkar.

Köle