Serginho, 407 adet değerlendirme yapmış.  (11/59)
Ölmüş Eşek
Ölmüş Eşek

8

Ölmüş Eşek 'ten Eşekarisina mektuplardan oluşan toplumsal yergi içeren, mizahi unsurların bolca bulunduğu kitap. Aziz Nesin , Türk edebiyatinda hiciv denilince şüphesiz ki ilk aklan gelen yazar. Yine bu eserinde toplumun hemen hemen her kademesindeki aksaklıkları, eksiklikleri ; toplumsal yaşamdaki garip bi hadiseleri , sistemin tuhaf şekilde işleyen yapısını mizahi unsurları bol bol kullanarak ele almıştır. Okurken , cidden bazen anlatilanlarin basiniza mutlaka bir devlet dairesinde gelmis oldugunu animsayabilirsiniz. Zaten isler genellikle ertelendiği icin, baskalarina devreldigi icin, karışıklık ciktigi icin ya da sistemdeki yapisal bosluklardan kaynakli aksakliklar öne sürüldüğü icin birçok zaman biz de halletmek istedigimiz isler karsisinda tabiri caizse kisir bir döngünün ortasinda buluruz kendimizi. Bircok aşama katettigimizi saniriz ama hala meselenin basindayizdir cogu zaman. Tam da bunlari mukemmel hiciv yeteneği ile gozlerimizin onune sürüyor yazar. Ölülerin hikayeleri basta olmak uzere kitap beni fazlasıyla eglendirdi. Güldürdü. Ama Nasrettin Hoca misali okunduktan sonra düşündürüyor kendisini kitapta yazılanla. Zaten okuyunca aslinda kitabin gundelik yasantimiza ne kadar yakin olduğunuzu kendiniz tecrube edineceksiniz. Bugun maalesef ki bircok devlet dairesinde, kurumunda ,isyerinde sistem bu sekilde yürütülüyor. Tuhaf tuhaf olaylar silsilesi... Bir kere dili oldukca yalın, akici. Kitap eglendirici, düşündürücü. Simdiden uyarayim okurken “Yahu ne enteresan kelime hatalari yapılmış “ diye dusunebilirsiniz -bir gün yerine bigün yazilmasi gibi- bu yazarin tamamen kendine has bir kelime kullanma anlayışıyla ilgili. Sonuç olarak ; Aziz Nesin'in okuduğum diger kitaplari gibi muhtesem toplumsal yergilerin bulunduğu bu eserin de bizleri ve hayatımızı yansitmasi yönüyle okunmasi gerekir.

Mahşerin Dört Atlısı
Mahşerin Dört Atlısı

10

Kitaba baslarken bir gemi, gemide gecen diyaloglar. Sonrasinda Guney Amerika! Burada kurulan ciftlikler,beslenen hayvanlar unlu bir toprak beyinin kontrolu altinda suren bir yasam. Ve sonrasinda Desnoyerslerin Fransa'ya Hartorttlar'in Almanya'ya göçü ile seyri tamamen degisen bir roman. Adim adim gelen Birinci Dunya Savasi'nin sesleri...Ve en nihayetinde Fransa'nin Almanya tarafindan isgale ugramasi. Iki ailenin bu cercevede çakışan yasamlari. Inanilmaz bir kurgunun eseri bu eser. Okudugum kesinlikle acik ara en iyi savaş romani. Savas yazarin zaten onsozde belirttiği uzere, Fransa 'da bulunduğu dönemde patlak vermis,cepheleri ozel izinle bizatihi yerinde gozlemleme imkani bulmus.Bundandir ki bu muhteşem savaş betimlemesi meydana gelmis. Yazar,savasa dair oyle bir resim cizmis ki okurken kendinizi savasin icinde buluyorsunuz. Silahi,bombayi,sarapneli,kani,gozyasini buram buram kokluyorsunuz. Ve yazar bu mukemmel savas anlatimiyla, aski,drami, aile yaşantılarını harmanlayarak essiz bir ziyafet sunmus. Kitaba adini veren Mahserin Dort Atlisi, Incil'de yer alan rivayete göre kiyamet kopmadan once gelecek dort ati temsil ediyor. Biri Isa'yi,biri olumu, biri savasi, biri kıtlığı temsil ediyor. Anlatimi harika. Okurken kitabin hicbir yerinde sikilmayacaksiniz. Film tadinda bir eser olmuş. "Savaş bu efendim" cumlesi sanirim savaşın tum cirkin yuzunu anlatma noktasinda en cok yuzumuze carpan cumle olmasi itibari ile dikkatimi cekti. Ve ağırlıklı olarak kitapta Fransiz hayranligi,Fransa yanliligi ve Alman karsitligi goze çarpmıyor da değil. Tabiki bu kurguyu da bu yonde etkilemiş. Velhasil kelam, kesinlikle okumanızı tavsiye edecegim her yonuyle adi gibi klasik bir eser.

Frankenstein ya da Modern Prometheus
Frankenstein ya da Modern Prometheus

10

Doğa bilimlerine ,fizige,kimyaya asiri ilgisi olan tip ogrencisi Victor Frankenstein'in ölülerin uzuvlarini dikerek elektrik akiminin yardimiyla hayat verdiği "ifrit"in işlediği cinayetleri konu alan efsane kitap. Suc, sucluluk,sevgi,iyilik ve kötülük gibi kavramlarin irdelendiği bir eser.Aslinda sevgiye odakli,ogrenmeye ac, cevresi tarafindan kabul gormek isteyen, cevresiyle iletişim kurmak isteyen,daha guzel bir yasam isteyen siradisi bir varligin insanlar tarafindan nasil dislandigi,kabullenilmedigi,nefretle bakildigi ve sonrasinda yalnizliga itilmesile beraber kendisini yaratan Victor'dan kendisine gore bir es talep etmesi ve red edilmesi ile bir katile donusmesi kitabi kisaca ozetleyebilecegimiz cumleler. Ozunde iyiyi isteyen bu varlığın, yaratildigi andan itibaren basta yaraticisi ve diğer insanlar tarafindan sorgusuz sualsiz dislanmasi ve korkunc bulunmasi acaba bu noktada tek suçlu o mu diye sorduruyor. Kesinlikle degil bence, suca goturen fiiller de irdelenmeli. Bu noktada suçlu onu suca meyilli yapan basta Victor olmak uzere diger insanlar diyebiliriz. Cok keyifle okudum, sikilmadan. Dersler cikardim. Yazar bu kitabi 19 yasinda yazmis. Bu da cok ilgimi cekti. Ve hep bildigimizin aksine Frankenstein yaratığın degil de onu yaratan tip ogrencisinin adi. Ve yine yaratigin Kayip Cennet, Genc Werther in Acilari kitaplarini okumasi cok hosuma gitti. Insanlari oldurmesi tabiki degil ama yaratığı sempatik buldum. Cunku dis etmenler onu olmadığı bir hüviyete büründürdü maalesef. Insan olarak biz de kendi yalnizligimdan kurtulmayi isteriz,toplum icinde kaynasmayi,birligi beraberligi isteriz. Dislanmak bizi de yıpratır, kendimiz olmaktan cikarir. Aslinda suc odakli olmadığımız halde suca yoneliriz. Cunku birikmislikler, kimligimize baskin gelir. Bu ifrit diye tabir edilen varlığın yaşadığı cokuntu de bundan ibaret.

Meyyale
Meyyale

8

Ruslarin Kafkasya'ya saldirisi sonrasi yaşadığı topraklardan kaçıp Osmanli'ya sığınan,Pertevniyal Valide Sultan tarafından büyütülen Ubıh kökenli Meyyale'nin Nevres Paşa ve sonrasında vezir Hasan Hilmi Paşa ile evliliklerini konu edinen roman. Sarayda yaşanan aşk hikayeleri,cariyelerin ,haremagalarinin cileleri anlatilmakta. Abdulaziz , V.Murat ve Abdulhamit donemlerini kapsayan Osmanli Devleti'nin çöküş donemlerinin anlatildigi kisimlar ilgi çekici. Bozulan devlet duzenine paralel olarak devlet yonetimine nasil rahatca mudahaleler edildiği, kisilerin yonetimde nasil on plana çıktığı, israfin, şatafatin,halktan kopukluğun, sarsilan otoritenin neleri beraberinde getirdiği de yine detayli sekilde anlatilmis. 3 kitaya hukmeden devletin kendi icindeki hazin vaziyetinin görünümü...Ozellikle kitabin buyuk kisminda da Meyyale'nin surekli olarak surgunlere yollanan esi Hasan Hilmi Pasa ile duraganliktan uzak yaşamı ele alinmis. Osmanlidaki padisahlik makaminin nasil itibarsizlastirildigi ,yonetim uzerindeki kisilerin nasil on plana ciktiklari, Abdulaziz'in tahttan indirilis bicimi ve sonrasinda maruz kaldığı muamele ve hakaretler neticesinde intihara yönelmesi de hazin vaziyetin çarpıcı sekilde ifade edilmesi diye düşünüyorum. Bu kitap Meyyale adiyla, devsirme bir kadinin yasami ve daha da onemlisi Osmanli'nin çöküşüne sebep unsurlarin irdelenmesi ile olusturulmus diyebiliriz. Hifzi Topuz bu konulardaki yetkinliğini cesitli kaynak ve belgelerden elde ederek yola ciktigi bu kitapla bir kez daha gostermis.

Kötülük Çiçekleri
Kötülük Çiçekleri

7

Charles Baudelire'in kadini, aski ,hüznü, sevgiyi ele aldığı degisik bolumlerden olusan siir kitabi. Bu konularda öncülük eden bir yapit olarak edebiyatimizda bircok saire esin kaynagi olmus, feyz aldiklari bir eser olmus. Baudelaire tarziyla bircok şairimize onculuk etmiştir. Sembolizm akımının temsilcisi olarak kapali anlatimi yeglemis,eminim her okundugunda farkli anlamlar ,farkli tatlar cikarilabilecek bu siirleri yazmistir Baulelaire. Düşündüğüm husus ise su ; ceviri konusunda en yetkinlerdendir Is Bankasi Kultur Yayinlari..Buna ragmen çeviri siirlerin orijinalindeki tadi verebilmesinin cok cok uzak olduğunun dusuncesindeyim. Siir, roman, hikaye kisaca duzyazida bunu basarmak nispeten daha kolay ama okuyucuya ceviri siirde orijinalindeki hazzi verebilmek, tattirabilmek zor gibi. Yine de ilerde her okuyusta , farkli bir izlenimle yeni tatlar alabileceğimiz bir kitap diye düşünüyorum.

Küçük Kara Balık
Küçük Kara Balık

10

Sürekli kendini tekrar eden bir yaşamdan sıkılıp yeni yollara,yeni yarinlara,yeni bir dünyaya koşmak uğruna bütün klişeleri atip keşfe çıkan küçük kara balıgin nefis hikayesi. Merak duygusunu ön plana cikaran,arastirmayi sorgulamayi öğreten, yerleşik ve kendini tekrar eden düzeni sorgulayan,Surekli arayis icinde olunmasi gerektigini ogreten son derece yogunlugu olan bir cocuk kitabi. Bence tum cocuklarin okumasi gereken, benim gibi ogretmenlerin ogrencilerine okumasi gereken bir eser. Zira kabuğunu kırması gereken bir nesil yetistirmeliyiz! Aslinda gorunenin sadece manzaranin gorunen yuzu olduğunun, bu manzaranın otesinin de bulundugunun cocuklara idrak ettirilmesi gerekir. Sevmedigim seyler de var kitapta..Kucuk kara baligin " soysuz,cahil,namussuz" gibi kelimeler kullanmasi cocuk kitabi olmasi itibariyle olmamis,uygun dusmemis bence. Bunun yanisira elinde hancerle ölüm sacmasi da yine cocuklara ters dusecek eylemler. Ama butune baktığımızda harika bir eser oldugu su goturmez bir gercek.

Ali
Ali

3

Fenerbahçe'yi 20 yillik tabiri caizse bir imparatorluktan devralan,Aziz Yildirim'in saltanatina son veren Turkiye'nin en büyük isadamlarindan biri olan Ali Koc'un başkanlığı alirken yasadigi surecin,baskalarinin gozunden Ali Koc portresinin cizildigi Fenerbahce mubabiri Ahmet Ercanlar"in kaleme aldigi biyografik eseri .. Ali Koc , malum grubun "Yali Çocuğu " diye nitelediği ( keza bu söylem asagilanmak icin soylense de kelimenin gercek anlamiyla dogrudur) hayatini Fenerbahçe 'ye adamis, makami ve mevkisi itibariyle bu tip statuye gerek duymamasi gerekirken sevdasinin pesinde kosmayi kendine şiar edinen bir karakter olarak Fenerbahce taraftarlarının kalbine adini kazımış biridir. Kitapta da Ali Koc'un kişiliğine deginilmis ozellikle baskanliga aday olacagi surecte, adayligini acikladiktan sonraki surecte gosterdigi vakur duruşu ele alinmis, 20 yillik hegemonyanin nasil yikilidigi Fenerbahçe muhabiri Ercanlar tarafindan kaleme alinmistir. Ozellikle yine kulup tarihinde hicbir zaman unutulmayacak 3 Temmuz ile baslayan sike kumpasinin ortasinda , yanginlar ortasinda kalan kulubun icinde gösterdiği takdire şayan mucadeleden de yine bahsedilmis. Boylesine buyuk bir gucun,ekonominin, makam ve mevkinin sahibi Koc"un cocukluk hayalini gerçekleştirmesi de onun yuregindeki Fenerbahçe askini en net sekilde ortaya koyuyor sanirim. Ha sunu da soylemek gerekir: bu kitabin edebi anlamda bir faydasi var mi ? Sana bir sey katti mi ? Tabiki hayir derim. Hatta kitabi genel itibariyle beğenmediğimi de ifade edeyim. Cunku tum kitap son birkac yillik yasantisini baz alarak hazirlanmis Ali Koc'un. Bu da bence oldukca yetersiz ve Ali Koc'u anlayabilme acisindan noksanlik yaratacak bir durum. Ozellikle mubabirin Ali Koc'a olan asiri hayranliginin da bir nevi izdüşümü olmasi itibariyle de sorgulanacak bir eser. Bu yorumlarım tabiki edebi anlamda gordugum eksiklikler. Yoksa... Zaten Ercanlar'in amaci gelirini kulube bağışladığı bu kitapla kulube destek olmak. Bundan suphem yok