"Selim, erkek evlattı ve değerliydi. Sıla ve Helin ise kaderleri daha "kız"olarak doğduklarında belliydi. Değersizler, başlık parasına, tarla karşılığı, kan parasına kolayca gözden çıkarılabilen; bir inekten, bir öküzden kısacası herşeyden değersiz canlılardı" (s.163) Bu, kara bir geceydi. İki çocuk, iki ayrı evde gerdeğe girecekti. Aslında bu iki çocuk babaları Şehmuz ve tüm köylü ortak aldıkları karar ile tecavüz edilmeleri için zemin hazırlamışlardı. (s.170) Kitabı özetleyen cümleler... Kitabı okurken boğazım düğümlendi. İçim karardı, öfkelendim. Ali Bayram severek okuduğum bir yazardır. Bu kitabı beni çok etkiledi. Okumanızı tavsiye ederim. Kitap da Şeymuz, çok kıymetli oğlu Selim'in şımarıklığı yüzünden oluşan kan davasına 13 yaşındaki ikiz kızları Sıla ve Helin'i kurban ediyor. Olaylara sebep olan Selim ise duruma karşı çıkan köy öğretmenine: Kardeşlerimin yaşı o kadar da küçük değil, kızlar okuyup da ne olacak? Evlensinler kocalarına hizmet etsinler diyor. Oysa ellerinde bez bebekleri ve boya kalemleriyle dolaşan bu kız çocuklarının hayalleri vardı. Okumak, öğretmen olmak. Tıpkı küçük yaşta evlendirilen tüm kız çocuklarının olduğu gibi. Kız çocuklarının hayalleri ise erkeklerin hiç umurunda değil. Töremiz böyle biz böyle gördük deyip geçiyorlar. TÖRENİZ BATSIN... Maalesefki kitapda anlatılanlar gerçek. Ülkemizin kanayan yarası olan çocuk gelinler gerçeği. Bu zihniyet değişmedikçe de kimbilir daha nice Sıla ve Helinleri kurban edeceğiz.
Platon, devlet adlı eserinde hocası olan Sokrates'in sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için düşündüğü ideal ve adil devlet modelini anlatıyor. Eser diyaloglardan oluşuyor. Sohbet şeklinde yazılmış. Bazı yerleri tekrar başa dönüp okusam da okunması kolay ve akıcı. Eser de, Sokrates ideal devlet yönetimini bir gemiye kaptanlık etmeye benzetiyor. Sokrates'e göre, nasıl bir gemiye kaptanlık edebilmek için teknik bilgiye sahip olmak gerekiyorsa, devlet yönetiminde de baştakinin -Sokrates baştakini kral filozof veya filozof kral şeklinde adlandırır- teknik bilgiye sahip olması gerekir. Sokrates'e göre ülke için doğru, yararlı olanı saptamak filozof kralların işidir. Filozof krallar iyiyi ve doğruyu bilir. Halk bu bilgiye sahip değildir. Günümüz demokrasi anlayışına ters bir durum olsa da düşündürücü bir kitap. Aslınsa kitapta asıl konuşan Platon. Platon kendi döneminin Atina demokrasisine karşı çıkıyor. Platon'un hocası Sokrates gençleri yozlaştırdığı gerekçesiyle Atina yönetimi tarafından ölüme mahkum edilmiş. Bunun üzerine Platon Devlet adlı kitabını bir tepki olarak yazıyor. Okumanızı tavsiye ederim. Ufkunuzu açaçacak, düşündüren bir eser.
- En çok neden rahatsızlık duyuyorsun? - Bakışlardan, dedim. İnsanların bana olan bakışlarından. İnsanlar, benim de bir insan olduğumu unutuyorlar. Benim de bu toplumda yaşama hakkım olduğunu görmezden geliyorlar. Sokakta rahatça dolaşmak istiyorum! s.87 Yaşlılık hastası bir genç kızın yaşam öyküsü... Beni çok etkiledi bu kitap. Çok güzel akıcı bir dille yazılmış. Kendinizi kaptırıveriyorsunuz okurken. Kitaptaki resimler de çok etkileyici olmuş. Okurken Burcu'nun yaşadığı acıları, mutlulukları içimde hissettim. Farkında olmadan ne büyük hatlar yapıyoruz. Sırf bizden farklı göründükleri için bakışlarımızla, davranışlarımızla onları yaralıyoruz, üzüyoruz. Oysa Burcu o kadar güçlü ki annesi de öyle. Mutlaka ama mutlaka okuyun. Taviye ederim.
01.03.2020 - Ankara kitap fuarında Jean-Christophe Grange imza günü vardı. 2 saat kuyrukta bekledim ama "Son Av" kitabını imzalattım. Çok güzeldi. Yazarın Siyah Kandan sonra okuduğum ikinci kitabı. Grange'in eserlerini sevmeye başladım. "Son Av" da Fransız dedektifler vahşice işlenen bir cinayetin peşinde kara ormandalar. Akıcı bir eserdi. Biraz tahmin etsem de şaşırtıcı bir sonla bitiyor. Okumanızı tavsiye ederim.
"Geçmişimiz aydınlatılmadıkça, gelecek için atılan adımlar hükümsüz kalır." s.30 Kitabı daha önce çocukken okumuştum. Kitapdaki resimler daha çok ilgimi çekmişti. Biraz da komik gelmişti. Yazar Erich Von Daniken, Dünyamızda bulunan bir takım tarihi eserlerin, işaretlerin, çizgilerin, resimlerin; bunları yapan ilkel olarak tabirlediği insanlar tarafından ne zaman ve nasıl yapıldığının açıklanamaması ve bunların dünya dışı varlıklar tarafından öğretildiğini anlatıyor. Efsane ve kafa karıştırıcı, sıradışı bir eser. Bir çok yerde olabilir aslında dedim. Kitabın belgeseli de varmış. Mutlaka okunmalı. Tavsiye ederim.
Mükemmel bir kurguya sahip olan Ahmet Ümit romanı. Mesleği, ailesi ve aşkı arasında sıkışıp kalmış bir istihbaratçı kaybolan aşkı Mine'yi aramaya başlaması ve etrafında gerçekleşen olaylar zinciri. Sürükleyici ve etkileyiciydi. Ama sonu beni çok üzdü. Böyle bitmeseydi keşke. Okumanız tavsiye ederim.