Ömür İklim Demir, çok usta bir kalem, müthiş iyi bir öykücü. Adının bunca az duyulmuş olması ve yazdığı şeylere ulaşmakta bunca güçlük çekmek ne hazin. keyifle, bazen için oldukça parçalanarak okudum, keyifle tavsiye ederim.
Evrim ve nesiller üzerine hayli etkileyici ve düşündürücü bir polisiye. Evrenin bir kendi bilinci olduğunu düşünmek, çocukluktan çıkarken annenin de aslında ihtiyaçları, endişeleri, üzüntüleri olan bir canlı olduğunu fark etmeye benziyor. Ve bazen anne artuk çok sıkılıyor ve eşyalarını toplamaya başlıyor. Evrenin ise gidebileceği bir yer yok, bizi üzerinden silkelemekten başka bir çaresi de. Ve insan aklı bu durumu bilinç ötesi bir noktadan algılayıp yaklaşmakta olan hazin sonundan bir kurtuluş aramaya başlıyor. Sinsi sivrisinekler gibi, küçük ama dayanıklı... chattam'ın korkudan çok felsefe ve nesillerin devamlılığı üzerine odaklanan bu enteresan kitabını, karakter sayısının çokluğundan ötürü biraz karmaşık bulsam da, beğendim ve tavsiye ederim.
Kendisini yazdıklarından daha çok sevdiğim ender yazarlardan. Öyküleri içerisinde gerçekten insanın içerisinden iplik çekeni, okuyanı bir kağıt kesiği darbesiyle yaralayanı çok lakin bazı öyküler gereğinden fazla ağdalı, üzüntülü ve okuyucuyu bunaltacak derecede edebiyat içeriyor. Göz Atilla Atalay'ın feray satırlarını ya da Emrah Serbes'in ekonomik anlatımını arıyor. Ve fakat ama lakin duygularını en samimiyetiyle anlatan bi genç öğretmen mutlaka takdiri hak ediyor, öğrencileri ve okurları için altına girdiği bu büyük yazmak meselesi nedeniyle...
Göz dolduran bir çocukluk hikayesi içerisinde insanin içine kağıt kesiği gibi işleyen bir tarihsel dönüşüm, onsun sonlanmasını bekleyen yüzleşmeler ve kimsenin hatırlamak istemeyeceği hüzünlü bir tarih... enfes bir dil ve anlatım ile, bir solukta okunan doyumsuz bir öykü...
Türünün çok iyilerinden. Çok kuvvetli bir anlatım ve kısacık bir romanın boyunu aşan bir mizah. Hepimizi her gün binlerce kez yoklayan "gitmek istiyorum buralardan" hissi, birden gerçeklikle vuku bulunca... Evet, oluyor. Aramızdan biri nihayet o tül perdeeyi yırtıp atıyor ve bizi bir kahkaha tufanına sürüklüyor. İmza gününde elini sıkmış olmaktan çok büyük mutluluk duyduğum yazarın kitaplarını herkese keyifle öneririm.
Doppler'in yarattığı ihtişam sonrası, yarattığı beklentinin bunca yüksek olması yazarı bir nebze etkilemiş gibi. Öykünün geri dönüş hikayesi olması bir yanında müthiş bir mizah yaratıyor çünkü geri dönen herkes kolları açık onu bekleyen, özlem dolu insanlar görmeyi umar ama burada işler pek de öyle yürümüyor. Karakterlerin tek tek incelikle işlenmiş ve günümüz bütün x y z kuşaklarına ince değdirmelerle kuşatılmış olması mizah dozunu güçlendiriyor. Beni çok rahatsız eden ise yan komşu ile yaşadığı abuk sabuk ilişki oldu, kadınlar konusundaki hoyratlığını yersiz, gereksiz ve çok kaba buldum. Ve fakat tüm bu olumsuz duyguyla çelişerek kitabı okurken çok güldüm ve eğlendim...
Beni hiç hayal kırıklığına uğratmayan bir eğlence anlayışı var Murat Menteş'in ve her kitabını büyük keyifle okuyorum bu yüzden. Antika Titanik ise romantik ortadoğu bakışı ile diğer kitaplarından biraz daha fazla ruhuma sokuldu, ince bir kağıt kesiği kaldı geride, buğulu bir şarkıda, hüzünlü ama güçlü bir madin sesinde. Keyifle okudum, iyi ki yazmış, kalemine, kalbine, eline sağlık.