"Yasalar, başkalarına karşı korunacak şeyleri olan kişileri korumak için yapılmıştır. "
"Korkunç bir dünyanın korkulu bir evresinde yaşıyoruz, gözlerimize bakan insanlar korkuyor, korkuyoruz. Konuşmaktan korkuyoruz, elimizdekileri kaybetmekten, görüşlerimizi söylemekten, harekete geçip iyi şeyler yapmaktan korkuyoruz. Korkularımızı yenip, gücümüzü birleştiremeyecek kadar sefil varlıklarız artık. Boy boy dikilen apartmanlar gibiyiz artık. Yan yana, dimdik, ama birbirimizi bütünleyemiyoruz, kucaklayamıyoruz."
“Kimsenin korumadığı,hiç arkadaşı olmayan,hayatı boyunca hiç kimseden içten bir yakınlık görmemiş,bir böceği iğneyletutturup mikroskop altında inceleme fırsatını kaçırmayan doğabilimcilierin bile ilgisini çekmeyen bir insan evladı...”
"İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla.”
"insan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. sonra büyüyor, büyüdükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor. çocuklukla yaşlılık arasındaki dönem araf misali; kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezartaşının gölgesinde azap gibi boktan hayatlar. yetişkinler zombilere benziyor..."
“Her şeyin biteceği hakikatini aklına getirmeyebilecek kadar çocuk olmak ne büyük mutlulukmuş meğer”
"boş laf ile dışkı arasında tesadüfi benzerlikler vardır, bu benzerlikler boş lafı, boktanın eşi yapar. nasıl boş lafın informatif içeriği boşaltılmışsa, dışkının içinde de besleyici olan hiçbir şey yoktur. dışkı besinin cesedi olarak düşünülebilir, yiyeceğin içindeki önemli maddeler tüketildikten sonra geriye kalan şeydir dışkı. bu açıdan dışkı, bizim ürettiğimiz ölümü temsil eder ve işin aslı hayatımızı idame ettirmek için bunu yapmak durumundayız. belki de ölümü çok içselleştirdiği için dışkıyı tiksindirici buluyoruz. dışkı yaşamsallığın amaçlarına hizmet etmez, aynen boş lafın iletişimin amaçlarına hizmet etmediği gibi."