başlarda Sunay Akın tadı alsamda okudukça yazarın anlatım farkı hissettirdi kendini. Oldukça doğal ve esprili bir dili var. Bitirince tadını beğeneceğime eminim.
Romanın sonunun anlatım açısından biraz eksik kaldığını düşünüyorum. Türk romanı olsaydın yeşilçamdan etkilenmiş derdim. Toplam olarak bakıldığında gerçek hayattan alınarak yazılan etkileyici bazen temposu yükselen acaba ne olacak dedirten bir roman. Roman karakterleri ne kadar gerçeği yansıtıyor merak ettim doğrusu, Japon insanı gerçekte böyle midir ? yoksa yazar sıra dışı insanı mı yazmış.
Bilinç akışı (kabaca iç konuşma) tekniğinin en iyi örneklerini vermiş olan yazarın diğer romanlarına kıyasla daha rahat okunabilir bir romanı. Yumuşak geçişlerle romandaki her karakterin iç dünyasına yolculuk ediyoruz. Kalabalık karakterleriyle dikkatli okunması gereken aksi takdirde kim ne anlatıyor anlatılıyor diye kargaşa yaratabilecek bir teknik. Zaten yazarda benim romanlarım trende, otobüste okunmamalı ,özen gösterilip sakince okunmalı demiş. Ah Virginia doğuştan ölümü seçmişsin, yaralı kırgın melankollik ruhlardan birisin. İnsanın cebine çakıl taşları doldurup kendini salası geliyor serin sulara...
Konusu ve anlatımıyla çarpıcı bir roman.
Bütün bunların gerçek olabileceğini düşündüğümde içimi karartan kara ütopik roman. Bir yandanda insanı düşündürtüyor gerçek hayat mı ? korunaklı pembe hayallerle ! dolu hayat mı ?