inci, 988 adet değerlendirme yapmış.  (58/142)
Evli Barklı (Tangled, #4)
Evli Barklı (Tangled, #4)

7

Emma Chase'in kalemine bu dört kitap boyunca baya alıştım hatta artık beni zorlamamaya başladı ki beni bilirsiniz - eğer yorumlarını okuyorsanız - şimdiki zamanlı yazım tarzını pek sevmem. Bu kitap serisi de şimdiki zaman anlatımı ile yazılmıştı daha da ilginci bir kişi tarafından anlatılıyor ve sanki karşında oturuyor da birebir - ilk ağızdan dinliyormuşsun gibi bir anlatım yapılmıştı. Hem olayları anlatıyor hem de kendi düşüncelerini anlatıyordu. Aslında şöyle bir bakınca eğlenceli bir anlatım tarzı diyebilirim. Kitapta, Drew ve Kate'in evlilik yolculuğunu okuyoruz. Evlenmelerine bir hafta kala bekarlığa veda partisi için Vegas'a gidiyorlar ve olanlar oluyor... kitapta zaten oradan sonra açılıyor. Eğlenceliydi ve zaman zaman güldüren bazen sinir eden kısımlara rağmen okunması kolay ve yormayan bir kitaptı. Gereksiz streslere ve entrikalara girmeden bitirmişlerdi olayları ve bu kısmı çok sevdim açıkçası. Kitapta bir kez daha arkadaşlığın önemini anlatan detaylar varken aile ilişkilerine de değinmesi süperdi. Her an tetikte aha bir şey yapacaklar diye bekledim ama uslu durdular ve kızlarda gereksiz yere olay çıkarmadılar. James... Drew ve Kate'in küçük oğlu çok tatlıydı. Kate'in hamilelik haberinin üzerinden iki yıl geçiyor ve yeni evlenmeye karar veriyorlar. James dolayısıyla doğmuş ve büyümüş... çok tatlıydı ve nedense gözümde hep küçük Drew canlandırdım ki bu oldukça eğlenceliydi. Herkes kendi mutlu sonunu yaşadı diyebilirim. Keşke arkadaşları Jack için de mutlu son olsaydı diye düşündüm ama sonra onun kendi halinden memnun olduğunu düşününce vazgeçtim. Genel olarak seri eğlenceli, yormayan, akıcı bir seri. Severek okuyabileceğiniz ve iyi vakit geçireceğiz bir dörtleme. Çok büyük beklentilere girmezseniz seversiniz, muhteşem değildi ama romans severlerin bir el atması gerekiyor. Tam biz romans severlere göreydi :) Ve bir gün Vegas'a gidip, Vegas'ta olan Vegas'ta kalır lafının nereden geldiğini anlamak istiyorum. Ahh orayı mutlaka görmek istiyorum :)

Sıkı Fıkı (Tangled, #3)
Sıkı Fıkı (Tangled, #3)

7

https://illekitap.blogspot.com.tr/2018/03/emma-chase-sk-fk-tangled-3.html Ve Tangled Serisi'nin 3. kitabı Sıkı Fıkı'da bitti. Bu kitap Drew ve Kate'in değil onların en yakın arkadaşları ve aynı zamanda ilk iki kitapta tanıyıp sevdiğimiz Matthew ve Dee'nin hikayesi. Açık gönüllülükle itiraf etmeliyim ki ben bu ikisini daha çok sevdim. Yazarın kalemine artık alıştım. Sohbet eder tarzda ve şimdiki zamanla anlatımı bu kitapta beni fazla rahatsız etmedi. Sanırım peş peşe okuyunca yadıegamıyor alışıyor insan. Bu kitap bana nedense daha romantik ve aşk dolu geldi. Ya karakterleri daha çok sevdiğimden ya da Drew ve Kate'in vıcık aşkından sıkıldığımdandır bilmiyorum. Ama sevdim bu kitabı. Ama şunu da söylemeliyim, 3 kitaptan en eğlenceli olup beni en çok güldüren ilk kitaptı, bu da değişmez bir gerçek. Drew'in yeğeni Mackenzie burada da vardı hatta bizim çiftle gezmeleri falan oldu çok eğlenceliydi. Küçük çoçukların dokundukları her şey çok tatlı oluyor. Drew'in Kate'den ayrılıp eve kapandığı kısımları üstün körü de olsa Matthew tarafından okuduk ve bana azıcık zaten bu mevzuyu biliyorduk hissi uyandırdı. Onun haricinde kitabı sevdim. Benim için dediğim gibi ilk iki kitaptan çok daha iyiydi. Özellikle Dee'nin renkli kişiliği favorim oldu. Kız tam kafa dengi biri... Yine söylüyorum aşırı beklentiyle okumazsanız beğenirsiniz ama büyük beklentilere girerseniz seversiniz bence.

Darmadağınık (Tangled, #2)
Darmadağınık (Tangled, #2)

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/02/emma-chase-darmadagnk-tangled-2.html Tangled Serisi'nin ikinci kitabı Darmadağınık'ta Kate ve Drew'ın hikayesi devam ediyor ama bu sefer Kate tarafından okuyoruz hikayeyi. Okudunuz mu bilmiyorum ama ilk kitao Karmakarışık Drew tarafından anlatılmıştı, bu kitap da Kate tarafından anlatılıyor. Anlatım şekli yine aynı, şimdiki zaman ile anlatım yapılıyor bunun yanı sıra ilk kitaotaki anlatım şekli neyse bu kitapta da aynısı söz konusu. Sanırım yazar bu anlatım şeklini çok seviyor. Serinin diğer kitapları da böyledir diye düşünüyorum. Cidden yazarın farklı bir tarzı var. :) Darmadağınık kitabında, Kate ve Drew tamamen yanlış anlaşılmalar ve aralarındaki iletişim bozukluğu ve kim ne derse desin güvensizlik yüzünde ayrılma moduna giriyorlar. Birbirlerinin hayatlarından çıkıyor ve resmen darmaduman olmuş durumdalar. Bir de bunun yanı sıra Kate hamile ve ne yapacağını bilmez bir halde... hikaye de zaten bu şekilde başlayıp, nasıl yollarını ayırdıklarına ve sonlarının nasıl oldukları üzerine kurulu. Ha, evet Drew'ın yaptığı öküzlükler ele avuca sığar cinsten değil. Hele ki yaptığı misilleme... ben olsam bazı bölgelerinin tekrar kullanılmayacağından emin olmadan terk etmezdim. Ama Kate'de hata var... sen nereye ve neden gittiğinü adama söylesene neden saklıyorsun? Tabi Drew karşılığını tutupta eve striptizci atarak vermemesi gerekiyor orası ayrı bir olay. Neyse... Bana sorarsanız bence yazılmasa da olurdu bu kitap. Çünkü ilk kitapta zaten birbirlerine açılmışlar ve aşklarını yaşamaya başlamışlardı dolayısıyla bu kitaplar bir ayırayım sonra tekrar barıştırırım demiş yazar sanırım. Ya da... baktı Drew ve Kate ikilisi sevildi hadi bir kitap daha yazayım dedi... bilemiyorum. Şu kitabı seri yapacak olsam ya kitapların sonunda çifti birleştirmez ikinci kitaba bırakırdı ya da onların arkadaşlarının hikayelerini yazardım ben. Açıkçası serinin 3. ve 4. kitaplarında nelerle karşılaşacağımı bilmiyorum ama serileri bitirme huyumdan dolayı bitireceğim de. Bu arada yanlış anlaşılmasın sevmedim değil. Şahsen okunması kolay, zevkli ve eğlenceli bir kitap çünkü garip bir şekilde anlatımı sevdim. Sadece olmasa da olurdu gibi geliyor o kadar. Kitapta Drew ve Kate'in yanı sıra arkadaşları ile olan kısımlarda eğlenceliydi. Matthew ve Dee Dee'nin hikayesi çok eğlenceli olurdu mesela ya da Jack'in ya da olmadı Alexandra ve Steven'ın hikayesi... okunurdu. Bu hikayelerle seri olsa daha mı iyi olurdu sanki? Neyse yorumu çok fazla uzatmayacağım ve ilk kitapta da dediğim gibi çok büyük beklenti içerisinde olmadan okuyun, güzel ve zevkli vakit geçirten bir seri. Ama muhteşem bir aşk veya hikaye değil bunun da bilimcinde olun derim ben.

Karmakarışık (Tangled, #1)
Karmakarışık (Tangled, #1)

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/02/emma-chase-karmakarsk-tangled-1.html Tangled serisinin bütün kitaplarını almış ve okumayı bekliyordum. Tabi bir de ara ara duyduğum ve okuduğum yorumlardan ve alıntılardan çok eğleneceğim bir kitap olduğunu düşünüyordum. Kesinlikle öyle de oldu. Eğlenceli, romantik ve gülümsemelerle okunacak ateşli bir kitaptı. Kitaba dair önce eleştirimi yazıp sonrasında sevdiğim şeylerden bahsetmek istiyorum. Sevmediğim kısım, kitabın şimdiki zamanla anlatımıydı. Ben bu tür anlatımları pek sevmiyorum, bana yorucu ve sanki kitabın içerisine giremiyormuşum gibi hissettiriyor. Tabi bu anlatım için çevirmeni değil yazarı suçlamalıyım. :) Bunun haricinde kitabı eleştirebileceği bir kısım yok. Romantil komediydi ve sanki Drew karşımda oturuyor da bana kendi düşünceleriyle hikayesini anlatıyor ya da ona ait bir günlüğü ele geçirmişim de bütün gizli düşüncelerini ve hikayesini okuyormuşum gibi hissettim. Başta biraz zorlansam da alışında baya kapılıp gittim ve çok da yadırgamadım. Kitap Drew'ın yani erkek karakterin tarafından okuyoruz ve bu oldukça değişik bir deneyim çünkü genelde kadın karakterler tarafından anlatım yapılır. Ben sevdim Drew tarafından okumayı. Kate'in düşünceleri nasıldı bir sırdı ama kitaptaki kurguya ve olay döngüsüne bakıldığında pek de tahmin edilemez değildi. Kate'in arkadaşı Dee Dee'yi çok sevdim hele ki giyim tarzı ve mesleğinim tezatlığı süperdi. Onu mesleği ve giyim tarzını beraber canlandırmak kahkaha atma sebebi resmen. Bir de Drew'ı bir tehdit edişi var ki... süperdi. Drew'in arkadaşları ve onların tavırları falan çok güzeldi. Az olsun öz olsun tadında bri dostluktu ki bakılırsa babaları da arkadaş bunların. Drew'ın ailesini sevdim. Ailesi ile ilişkisine bayıldım ama en çok da yeğenini sevdim. Mackenzie süperdi. 4 yaşında küçük bir kız ama muhteşem biri bence. Umarım diğer kitaplarda sık sık okuruz onu. Neyse çok fazla uzatmayacağım. Kitap chick-lit tadında, romantik komedi gibi okunıp, eğlenilen bir kitaptı. Muhteşemdi, bayıldım diyemem ama sevdim. Okurken de eğlendim. Zaman zaman Drew'ın aohbet tarzı anlatımı bence değişiklik katmıştı kitaba ve bu kısmı daha çok sevdim. Çok büyük beklentiler olmadan okunabilenecek bir kitap bence. Serinin diğer kitaplarını da okuyacağım. Siz de deneyebilirsiniz. :)

Katiller Çetesi Victor  #6
Katiller Çetesi Victor #6

10

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/02/j-redmerski-victor-katiller-cetesi-6.html Veee heyecanla ve büyük bir merakla beklediğimiz kitap Victor çıkmıştı ve okumadan asla geçemeyeceğim bir kitap. Katiller Çetesi serisinin 6. kitabı ve bence en vurucu kitabı oldu çünkü adından da anlaşılacağı üzere Victor'un bütün zayıflıkları, geçmişi ve zaafları ortaya dökülürken Izabel ile olan ilişkisi ve aşkı çok büyük sınavdan geçiyor. Bu seriye aşırı tavsiye ile başlamıştım ve şuan da 6. kitabı okuduğum düşünülürse kitaba da seriye de bayıldığımı itiraf edebilirim. Yazarın, J. A. Redmerski'nin kurgularını ve olayları ele alışını çok seviyorum. Tabi çevirilerinde büyük etkisi var kitabın akıcılığında ama yazarın da kurguların da akıcılığı gözden kaçırılmaması gerekiyor bence. Hep favorimin Fredrik olduğunu söylemiştim herkes Victor derken ben Fredrik demiştim ama şu kitap benim baya baya Victor'da favorim oldu. Bu kitap bütün düşüncelerimi değiştirdi sanırım. Resmen Victor'un iç dünyasına girdim ve adamın her şeyinde haklı sebepler buldum. Tabi haksız olduğunu düşündüğüm kısımlar vardı ama yine de geçmişinde yaşananların geleceğini şekillendirdiği düşünülürse Victor'un şimdiki düşüncelerinde neden böyle olduğunu anladık. Direk bodoslama daldım yoruma ama azıcık konudan bahsetmek gerekirse; Victor ve Izabel tatile çıktıkları Venezuella'da kaçırılırlar. Victor'un geçmişi peşlerini bırakmadığını bir kez daha gösterim öyle acımasızca intikamını almaya başlar ki Victor, geçmişinin karanlık sırlarını ortaya dökerken bütün tatsız anılarına Izabel tanıklık edecektir. Ve öyle bir an gelecek ki, geçmişi intikamını almak için öyle bir yol seçer ki Victor'un Izabel'e olan duyguları ve aşkı sınanırken bu olay ikisinde de geçmeyecek yara izleri bırakır. Bu olayı nasıl atlatacakları, hayatta kalmak için savaşırken aynı anda aşkları için de savaşmak zorunda kalacaklar. Açıkçası Victor ve Izabel'in esaret dönemlerindeki olay döngüsü beklentimin üstündeydi. Öyle bir kurgu vardı ki... öyle bir geçmiş... okurken yürek burkan ama aynı zamanda da ya şimdi ne olacak sorusu ile akıl karıştıran cinstendi. Ama asıl olay ise kurtulmaları ve oradan nasıl çıkarıldıklarıydı. Evet Birlik her daim onları izliyor ve bir an önce bir şeyler yapmaları gerekiyor kuşkusuz. Sanırım 7. kitapta okuyacağız neler olacağını. Bir de Victor ve Niklas'ın bir kız kardeşi olduğunu öğrendik... işin ilginç kısmı Izabel'in bu kısı Meksika'dan tanıyor olması... burnuma kötü kokular gelse de pek olasılık vermek istemiyorum. Sonuçta bizimkilerin kardeşi... ama yine de bilemiyorum... Ahh, söylemezsem içimde kalır. Izabel'in bodrumundaki kişi de bence kitabın en vurucu sürpriziydi. Çünkü kabul edelim böyle bir şey beklemiyordum. Baya şaşırdım. Ki zaten Victor ile Izabel'in yaşadığı olaylar her ikisinde de oldukça şaşırtıcı ve hayatlarınıbüyük ölçüde değiştirici vuruşlar yaptı. Kitaba daie söylemek istediğim çok fazla şey var ama spoiler olacak diye korktuğumdan söyleyemiyorum çünkü henüz kitap yeni çıktı ve okumayanlar da var. Ama şunu söylemeliyim ki... serinin en iyisi olabilecek bir kitap. Resmen 6 kitap boyunca bir karakterde yoğunlaşıp o karakterleri tanıtık. Bu kitapta sıra Victor'daydı ve onu da tanıdık. Tanıdığım adamdan şahsen fazlasıyla memnun oldum ve tam da adamı dedim... Her kitapta beklentim daha da yükselirken yazar da beklentimi tatmin edecek kurgularla karşıma geliyor. Bu kitaba dair de beklentim çok yüksekti ve tatmin edici bir kitaptı. Aşırı derecede çok beğendim. Bir sonraki kitap için ise aşırı derecede sabırsız ve heyecanla ve merakla bekliyorum. Ephesus umarım çok bekletmez. J. A. Redmerski, bu serisi bitse de okumayı isteyeceğim yazarlardan. Dolayısıyla durmadan bu yazarın kitapları basılsın bence. Ve sizlerde bir an önce bu yazarı okumalısınız. Şiddetle tavsiye ederim mutlaka okuyun. Ben şu kitabı bir günde bitirdim, düşünün artık nasıl akıcı.

Ayrılık Oyunları (The Games Duet #2)
Ayrılık Oyunları (The Games Duet #2)

7

3,5 stars https://illekitap.blogspot.com.tr/2018/02/cd-reiss-ayrlk-oyunlar-games-duet-2.html Uzun zamandır beklediğim Evlilik Oyunları kitabının devamı Ayrılık Oyunları ile Adam ve Diana'nın evlilikleri, ilişkileri ve aşkı nasıl sonlanacak... bu oyunu ve savaşı kim kazanacak... sonunda ne olacak merakı ile bekliyordum ve şimdi okundu bitti... Kitabın türü -BDSM ve erotik roman- dolayısıyla aşkı yoğun ve iyi kurgulanmış olmasını tercih ediyorum çünkü diğer türlü rahatsız edici boyutta bir erotik kitaptan başka bişi olmayacaktır ama bu seride ben aşkı ve karakterlerin birbirlerine karşı olan duygularının kurgu içerisine işlenme şeklini sevdiğim için gönül rahatlığıyla bu türü okuyanlara tavsiye ederim. İlk kitapta -Evlilik Oyunları- Adam ve Diana evliliklerini bitiriyordu ve bundan önce Adam, karısından kendisine 30 gün vermesini ve içerisinde bastırdığı isteklerini göstermesini okumuştuk. Bu kitapta ise henüz 30 gün dolmadan yollarını ayıran ikilinin sonlarına doğru giden yolu okuyoruz. Diana, kocasından vazgeçmek istemiyor ve onun için savaşırken kaybetme olasılığı olan bir oyuna giriyor. Tabi Adam'ın tepkilerine ve onu ne kadar iyi tanıdığına güvenerek hareket ediyor. Bazen her ne kadar karkaterlern tavırlarına kızsam da, sinir etse de Diana'nın aşkı için savaşıp içerisinde bilmesiği arzuları ve içerisinde uyuyan ve uyandırılmış olan itaatkar kadının sadece Adam için ortaya çıkması da bence güzel bir detaydı. Adam'ın duygularının çıkması ve Diana'nın önünde diz çökmesi de ayrı bir duyguydu. Bu kısım bana Karanlığın Elli Tonu'nda Christian'ın Ana'nın önünde diz çökmesi gibiydi. Ama tabi yer farkı, konum farkı vardı kurgular farklıydı normal olarak bu kısımlarda fark olması normal tabi. Bunun yanı sıra Diana'da zaten Ana gibi tepki vermedi. Çekip gitti resmen. Ama ne oldu Adam'ın peşinden koşmasına ve duygularını görmesine de neden oldu. Kitabın son kısmı çok güzeldi. Bu tür kitaplarda evli mutlu çocuklu kadar güzel bir son olamazdı. Hele ki ikisinin de bir bebek istemesi gibi bir gerçek varken. Bu tür kitaplara çok uzun yorum yapılamaz yoksa çok fena spoiler verilebilir. Bu yüzden kısa kesip bu seriyi sevdiğimi söylüyorum. Ama lütfen kitabın türüne ve içeriğine dair uyarılırken alıp yere gömmeyin seriyi. Bu seri erotik romans ve BDSM içerikli. Bu yüzden bunun bilincinde olup +18 içerikli kitap okuyacağınızı bilin lütfen.

Yarasa
Yarasa

10

https://illekitap.blogspot.com.tr/2018/02/selvi-atc-yarasa.html Selvi Atıcı'nın yayınlanan 6. kitabı Yarasa. Ve benimde okuduğum altıncı Selvi Atıcı kitabı olduğuna göre bu kadının kitaplarını, kurgularını, hikayelerini, karakterlerini sevdiğimi anlamışsınızdır. Selvi Atıcı, asla kendini tekrar etmeyen, aşkı nefes kesecek ve iliklerinizi titretecek kadar eşsiz kaleme alan, polisiye ya da bir olay döngüsü ile gizemli bir kovalamacayla kurguya hareket katan ve asla vıcık vıcık bir aşkı değiş devleşmiş bir aşkı hikayelerine konu alarak okurlarını tatmin etmenin ötesinde zirveye çıkarıp yüzlerinde işte bu be dedirten gülümsemeyle kitaplarını kapattıran nadir yazarlardan biri. Ciddi anlamda el üstünde tutulup, kitaplarının çok satanlar listesinde olması gereken nadir Türk yazarlardan biri benim nazarımda. Kitabın konusuna dair bir yorum yapmayacağım çünkü bu konuda konuşmak bence fazlasıyla spoiler vermek olacak o yüzden susmayı tercih ediyorum. Ki zaten arka kapak yazısı yeterince de konuyu özetliyor. Kitaptaki adrenalin olayları ve içlerinde barındırılan sırlar oldukça iyi kurgulanmıştı. Ben aşırı derecede beğendim çünkü bu tür şeyleri yabancı yazarlardan okumaya alışığız ama kendi yazarlarımızdan birinin böyle incelikle işlenmiş bu tür bir okay döngüsünde imzasının olması hayranlığımı kazandı. Yarasa lakaplı Uğur'un karakteristik özellikleri, her daim tetikte olan varlığı, her an bulunduğu ortamı savaşmaya değer şeylerini aklına not etmesi, eşsiz gözlem yeteneği ve becerileriye FBI veya CIA ajanlarını aratmayacak cinstendi. Bu yüzden zaman zaman cidden bu karakteri bir Türk yazar mı yarattı diye düşünmeden geçmedim. Yanlış anlaşılmasın yerli yazarlarımızı küçüksemiyorum sadece Yarasa gibi karakterlere bir Türk yazardan pek sık görmüyoruz bu yüzden de okumak ayrı bir tatmin hissi veriyor. Mavi'nin Yarasa ile olan ilişkisi, aralarındaki bitmek bilmeyen nefret... bu nefretin arasına filizlenmek için atılan aşk tohumları o kadar güzel anlatılmış ki sanki ben o nefreti hissederken Yarasa'ya kapılıp gidiyormuşum gibi hissettim. Ahh, bir de... Yarasa'nın aşkı var. Adam kelimenin tam anlamıyla aşkı dibine kadar yaşıyor... ölümüne yaşıyor... kendi hayatını önüne katarak yaşıyor... Hani diyorlar ya senin için ölürüm diye... işte bunu yapabilecek değil yapan adamdı Yarasa. Hele ki adamın, " bu işiten tek kazancım senin hayatta kalman" dediği anda bende ipler koptu. Direk bu cümleyi söylemedi konuşma arasında söylüyor bunu ama ben... Yarasa'nın aşkına, sevgisinin büyüklüğüne kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar eridim. Resme. O aşka ben tutuştum. Öyle güzel yazılmıştı. Bence... çok iddialı olacak ama bence en güzel seven Selvi Atıcı erkeği Yarasa'ydı. Mavi, Yarasa'yı bıçaklarken... ya da onu dereye ittiğinde... Yarasa, Mavi için ölümü göze alırken... nasıl da yürek burkan ama aşka imrendiren satırlardı. Levent ve Eyüp ile olan ilişki güzeldi. Her ne kadar her daim sanki ihanet edeceklermiş gibi gelselerde onların hayranlığı ve sadaati onlardan şüphelendiğim için utanmama neden oldu. Kitabın son kısımlarında hatta son 50 sayfasında yeminle nefesimi tuttum. Hayır, olamaz, nasıl yani gibi tepkilerle okudum ama o son yok mu o son... Yarasa sen bu dünyada mutluluğu da aşkı da en hakeden kişisin dedirtti. Şimdi dibine kadar yaşa bu duyguları diye düşünerek kapattım kitabı. Kitaptaki kovalamacalar, şehir şehir hatta ülke ülke gezmeler falan çok güzel kurgulanmıştı. Hatta İğne Operasyonu falan bile kusursuzdu. Bu tür ince detay gerektiren kurgular genelde bizim yazarların yazmadığı şeyler ve yazanlara denk gelince de baş tacı yapıp önünde ceket iliklemek lazım. Çok fazla uzatmayacağım yoksa çok pis spoiler verir bir yorum yaparım. O yüzden kısa kesip yorumu bitiriyorum. Selvi Atıcı kitapları daha önce okuduğunuz bilmiyorum ama mutlaka denemeniz gereken yazarlardan biri. Kadın aşkı da heyecanı da dibine kadar muhteşem kurgulayıp yazıyor. Sizi gülümsetirken hüzünlendirebiliyor. Aşkla titretirken nefretle öfkelendirebiliyor. Bu kadın kitaplarıyla duygularınızı alt üst ederken arka kapağı kapattığınızda yüzünüzde aşktan tatmin olmuş bir gülümseme oluşturabiliyor. Bu yüzden, evet beklentiniz yüksek bir şekilde okuyabilirsiniz bu kadının kitaplarını. Çünkü her bir satırı ve kelimesiyle beklentinizi karşılayacaktır. Çok iddialı belki ama şiddetle tavsiye edebileceğim ve her kitabını gözüm kapalı, konusu bile okumadan alacağım nadir Türk yazarlardan biri.