inci, 988 adet değerlendirme yapmış.  (60/142)
Tehlikeli İçgüdü (Rosemary Sahili, #2)
Tehlikeli İçgüdü (Rosemary Sahili, #2)

8

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/01/abbi-glines-tehlikeli-icgudu-rosemary.html Kitap beklediğimden iyiydi bence. Hatta bence ilkinden de iyiydi ki sayfalar geçip gidene kadar ne kadar okuduğumun ve sona nasıl da hemen yaklaştığımın farkına varmadım. Kitap ayrılma kararı ala Blaire ve Rush'ın ayrı yapamamaları ve Blaire'e sürpriz olan bir haber karşısında tekrardan Rosemary'e dönmesi sonucunda olayların patlak vermesini anlatıyor. Şunu söylemeliyim ki bu haberi bekliyordum çünkü birkaç kez ilk kitapta vurgulanan bir iki cümle bu olayın aşt yapısını oluşturdu bence. Rush'ın neden Woods karşıtı olduğunu anladım çünkü ona olabilecek en iyi rakip ve bence Rush'ın yaptığı hataları asla yapmayacak bir rakip. Açıkçası en çok Woods'un hikayesini merak etmeme neden oldu çünkü cidden süper bir aşık olur gibime geliyor. Blaire'in babasının kitabın sonunda yaptığı açıklamalardan sonra Rush'ın annesi için diyebileceğim tek şey sanırım s*rtük olurdu çünkü gerçekten öyle. Tam bir s*rtük. Nedenini söylemem çok fena kitap içeriği olacağından söyleyemiyorum. Nan'a ise... Rush'ın kız kardeşinin hiçbir sevilecek bir tarafı yok. Eğer bir gün Pegasus seriye devam ederse kesinlikle bu kızın kitabını okuyup da evrim geçirişine tanık olmak istiyorum. Kız resmen kötülükle yoğrulmuş cehennemde pişirilmiş. O kadar yani... Kitabın sonu çok güzeldi... aslında Rush'ın çabalamaları falan da çok güzeldi. Sevdim ben bu kitabı da. Kolay okunan, sıkmayan, akıcı bir kitap. Tipik aşk hikayesi ve biz romans severlerin tercih edebileceği bir seri. Bence bir deneyin :)

Tehlikeli Temas (Rosemary Sahili, #1)
Tehlikeli Temas (Rosemary Sahili, #1)

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/01/abbi-glines-tehlikeli-temas-rosemary.html Rosemary Sahili serisinin ilk kitabı Tehlikeli Temas çok tereddütle başladığım ve beklentimi çok düşük tuttuğum bir kitaptı. Çünkü çok kötü yorumlarda duydum ama çok iyi yorumlarda dolayısıyla düşük beklentiyle başlayıp kendim karar vereyim dedi. Kitabın konusuna dair yorum yapmayacağım çünkü arka kapak yazısı yeterince açıklıyor. Dolayısıyla direk yorumum başlayacağım. Öncelikle Rush'ı sevdim. Tıpkı seriyi sevip beğenenler gibi. Ama Woods'u da sevdim. Her ne kadar Rush onun pek de güvenilir biri olmadığını söylese de ben tavırlarından ve Blair'e davranışlarından dolayı sevdim. Blair'in azıcık güçlü olmasını sevdim ama sümsük olmasını ise sevemedim. Blair'in golf kulübünden tanıdığı Bethy ve Jace çiftine ise bayıldım. :) Nan'dan nefret ettim. Her ne kadar kötü olmasına sebep olan bir geçmişi olsa da bu kendi yaşadıklarını baikasının yaşamasından memnun olmasını haklı çıkarmaz. Bütün kasaba halkının duyduğu dedikodu olan ve kimsenin hiçbir söz söylemediği sanki bir lanet olan sırrı öğreniyoruz kitabın sonunda ki bu sır zaten bir yerde Blair'in çekip gitmesine neden oldu. Evet bence şaşırtıcı bir sırdı bunu beklemiyordum ben daha çok Nan'ın Rush'ın kızı falan olacak sanıyordum ki yaş farkı bunu pek mümkün kılmıyor. Daha pis şeyler düşünüyordum ama... Kitaptaki Rush ve Blair aşkı güzeldi. Her ne kasar klasik kötü çocuğum sırlarım var uzak dur benden modu olsa da kurgunun içinde o tripleri yok sayıyor ve sevdiğimi itiraf ediyorum. Sadece başlarda aşkı pek hissedemedim. Sadece kitabın sonunda Blair, Rush'ı terk ettiğinde aşk kendini fazlasıyla gösterdi diyebilirim. Her neyse çok uzatmayayım. Genel olarak kitabı sevdim, çok çok büyük beklentiye girmeden okursanız seversiniz. Çok kolay okunan yormayan ve hemen biten bir kitap. Romans okurları için güzel bir kitap diyebilirim. Benim için 5 üzerinden 3,5'luktu. Ve devamında Blair'in hayatına nasıl yön vereceğini merak ettiğim için okuyacağım. Zaten üç kitap ve incecikler :)

Kumdan Kale İmparatorluğu
Kumdan Kale İmparatorluğu

6

https://illekitap.blogspot.com.tr/2018/01/kayla-olson-kumdan-kale-imparatorlugu.html Go Kitap'ın çıkarttığı günden beri merak ettiğim ve kapak tasarımıyla da oldukça ilgimi çeken Kumdan Kale İmparatorluğu bitti. Yazarın kurgusunu beğendim ama ayılıp bayılmadım. Açıkçası benim nazarımda ortalama bir kitap oldu. Kurgu güzeldi ama aynı zamanda biraz da yavan geldi. Belki daha genç kesimin hoşlanacağı türde bir kurgu ama benim için fazla durgun ve bazen fazla detaya boğulmuş gibiydi. Kitap distopik bir kitap. Biliyorsunuz ki bu türü ben yeni yeni tanıyor ve bu türde yeni yeni kitaplar okuyorum ve okuduklarımdan da beklentim oldukça yüksek olur bu kitap yüksek beklentimi karşılamadı ama daha ortlama bir beklentiyle başlarsanız bence beğenebilirsiniz. Kitabın ilk 100 hatta neredeyse ilk 200 sayfası çok durgundu zaman zaman sıkılır gibi oldum. Sonra Eden ve beraber kaçtığı arkadaşları adaya düşünce ve orada kaçırılan arkadaşlarını aramak içün ormanlığa dalınca aha hareketlenecek dedim ama o da pek olmadı. Sonra erkekler geldi. Lonan ve Cass ve Phoenix... işte şimdi gelsin olaylar dedim biraz geldi. Biraz hareketlenir gibi oldu ama çok da hareketlenmedi. Sonra aradıkları şeyi buldular olaylar biraz o zaman hareketlendi o da son 150 sayfada falan oldu yanılmıyorsam. O kısımdan sonrası da hoşuma gitti açıkçası. Başlar sıkıcıydı ortalar azıcık bir şey vaat etti ve sonlar vaatleri gerçekleştirdi. Ama genel olarak durgun, detayları olan bir kitaptı. Kitaba dair en sevdiğim karakter kesinlikle Alexa'ydı. Demezsem içimde kalır ;) Daha fazla detaya giren bir yorum yapmayacağım. Eğer distopya türünün daimi bir okuruysanız sizin yorumunuzu görmek için okuyun derim. Ama genel olarak bakıldığında üzerinden 3 verebileceğim bir kitap. Bence çok kötü değildi ama çok da iyi değildi. Orta şeker bir şeydi. Keşke biraz daha hareket olsaydı ve daha ekşınlı olsaydı o zaman tadından geçilmeyecek bir kitap olurdu çünkü genel olarak kurgusu güzeldi.

Mücadele
Mücadele

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/01/jennifer-l-armentrout-mucadele-titan-3.html Veee Titan Serisi'nin 3. kitabı da bitti ve şunu söylemeliyim ki kesinlikle Melez Sözleşmeleri givi değildi. Onun gibi olaylar olaylar ve beklenti tavandayken beklentiyi karşılayacak şekilde kurgu yoktu. Ama kıyaslama yapmadan okunduğunda ki ben öyle yaptım çünkü önceden uyarılmıştım beğenilebilecek bir kitap. Bu kadının okuduğum tam olara üşenmeyip saydım 19 kitabını okudum. Bu kitapla beraber 20 oldu. Artık bilirsiniz ki kadının kalemi iyi, kurguları ve karakterleri kitaplarını oldukça güzel yapıyor. Henüz okumadıysanız tavsiyemdir okuyun. Titan Serisi'nin 3.kitabı Mücadele pek de adının kitabı değildi. Neden bilmiyorum ama açıkçası ben birçok olayın patlak vereceği nefes kesen bir kitap bekledim. Bir tek ilk kitap Geri Dönüş öyleydi ama diğer iki kitap değildi. Hele bu kitapta artık dedim Seth kontrol edilemez ve hayret edici ve tatmin edici olaylar patlak verir ama Seth hiç bu kadar uysal olmamıştı. Şu kitapta anladığım kesin bir şey varsa o da şudur ki; kesinlikle özel güçleri olan kötü çocuklar aşık olmamalı. Seth'e yakıştıramadım. Yani en azından o kendini beğenmiş, burnu havada, kimseyi umursamayan, egomanyak Apollyon Seth nerede bu kitaplardaki vıcık aşık Seth nerede? Ha kitabı beğenmedim değil. Beğendim ve sevdim de seriyi ama sadece Seth'in geçmişini bilen biri olarak diyebilirim ki aşık olmak Seth'e yaramamış. Neyse Seth'i çok çekiştirdim ki ben Melez Sözleşmeleri'nde Sethçiydim ama sanırım artık değilim. Hades'i alabilirim ama :) Ben en iyisi yoruma geri döneyim. Bu kitapta Seth'in Tanrı Katili olmasının ardından aslında göründüğü gibi olmadığını öğrendik. O aslında bir Tanrı Katili'nden daha öte bir şey... daha yüce bir canlı... ve alında yatan sırları ve kehanetleri öğrendik. Tabi bunun yanında Josie'nin Titan'lar tarafından kaçırıldıktan sonra neler yaşadığını okumak güzeldi. Ama keşke o kısımlar daha detaylı anlatılsaydı dedim. Kitabın sonlarına doğru olan Josie ve Seth'i ilgilendiren detayı tahmin etmişti. Bazı vurgulanan sözlerden sonra bu anlamı çıkarmak zor değil bence. Ama yine de güzel bir sürprizdi ki bence ardında da baya bir şeyi getirecek. Öldürülen her bir Titan'ın Dünya üzerinde bir etkisi olduğunu öğrendik ve Seth ikincisini öldürdü ve belli ki bazı şeyler olacak. Ama... beni asıl meraklandıran Josie'nin rüyalarında gördükleri. Aslında gördükler birer kehanet olduğu ve geleceği yansıttığı ortaya çıktı. Beni en meraklandıran da kendi ile ilgili gördüğü gerçekler... nasıl olacak bilemiyorum ama sanrım 4. kitapta feci şeyler olacak. Bekleyip göreceğiz. Neyse yorumumu bitiriyorum ve bir kez daha diyorum okurken bir Melez Sözleşmeleri gibi bir seri beklemeyn beklentinizi karşılamaz ama kıyaslamadan okursanız beğeneceksiniz. Özellikle de Yunan Mit'lerine merakınız varsa ve fantastik şeyleri okumaktan hoşlanıyorsanız mutlaka deneyin.

Güç (Titan # 2)
Güç (Titan # 2)

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/01/jennifer-l-armentrout-guc-titan-2.html Dur durak bilmez Titan Serisi'nin 2. kitabı da bitti ve şunu söyleyebilirim mi son 100 sayfa nefes kesti hele son 20 sayfa... offf nasıl da müthişti. Seth'in hikayesi bence asıl şimdi hareketlenmeye başladı çünkü kitabın sonunda o tanıdığımız güç ve eter delisi Seth ortaya çıktı o satırları okumak hoşuma gitti. Başlarda biraz klasik fantastil aşk romanı gibiydi. Josie'nin eğitimi, Alex ve Aiden'ın gelmesi falan... ama sonra diğer yarı tanrıları bulma yolculuğu sonunda olanlar... Titan Atlas ile olan savaş kısmı çok iyiydi. Bayıldım. Bu arada evet, Alex ve Aiden boy gösterdi kitapta. Biliyorsunuz ki -okuduysanız bilirsiniz- Melez Sözleşmeleri sonucunda 6 ay Dünya'ya gelebileceklerdi ve geldiler. Sanırım da olaylar çözümlenene kadar da yardım edecekler. Bu da demek oluyor ki bol bol Alex ve Aiden çiftini okuyacağız. Şahsen ben şikayetçi değilim çünkü seviyorum be bu çifti. Seth ve Josie arasında yaşananlar ve tipik kadın ve ergen tripleri olmasa iyi olurdu ve tabi ki Seth'in şu ben sana layık değilim tripleri. Şahsen Seth'e yakıştıramadım. Neyse... Dediğim gibi kitabın sonu müthişti. Hep Alex'i Tanrı Katili olarak bildik ama harbi harbi Seth Tanrı Katili'ne dönüştü ve... süper şeyler oldu. O satırları resmen soluksuz okudum. Bayıldım. Kitabın durgunluğunda aradığım buymuş dedim. Dilerim 3. kitapta daha fazla böyle satırlar okurum. Bu arada azıcık spoiler verdim sanırım ama dayanamadım. Ahh bir de... kitaba dair en büyük şokum Herkül'dü. Evet, bildiğiniz o Herkül. Zeus'un oğlu... yarı tanrı olan... filmlerindeki ya da dizilerdeki gibi değil de tam bir 'hıyar' çıktı. Bu tabiri ben demiyorum Apollo söylüyor. Sürpriz oldu ama değişik bir sürpriz oldu. Ben sevdim bu kitabı da halbuki iyi olmadığıma dair uyarılmıştım belki bilinç altımda düşük beklenti vardı da sevdim bilemiyorum ama sevdim. Şimdi elimi 3. kitap Mücadele'ye atarkan dilerim 4. kitabı beklemek işkence olmaz. Ve yurt dışı ile aynı zamanda çıkar. Sizlere de tavsiye ediyorum. Eğer fantastik severseniz... eğer paranormal severseniz... eğer Yunan Mitlerine ilginiz var ise... kesinlikle Melez Sözleşmeleri ve Titan Serisi'ni es geçmeyin :)

Geri Dönüş (Titan #1)
Geri Dönüş (Titan #1)

8

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/01/jennifer-l-armentrout-geri-donus-titan-1.html Titan Serisi uzun zamandır okumak istediğim ama nedense bir türlü başlamadığım bir seriydi ve artık başladım kitapları peşpeşe okuyarak bitirme niyetindeyim tabi araya başka kitaplar soksamda mutlaka geri döneceğim. Titan Serisi'nden bahsetmek gerekirse, artık neredeyse çok az bir kesimin okumadığı Melez Sözleşmeleri serisinden tanıdığımız Apollyon Seth'in hikayesini anlatan seri. Biliyoruz ki Seth o seride yani geçmişinde pek de iyi bir çocum değildi ama yaşananlardan dersini alıp yaptığı anlaşmaya sadık kalmaya karar verince hayatı değişti. Hem de öyle bir değişti ki... Apollo ile yaptığı anlaşma gereği onun verdiği görevleri yerine getiren Seth şimdi yeni görevi oldukça zorlayıcı olacak. Hem hayatını, hem geleceklerini hem de kalbini... Bu sefer kalbini bir başka Apollyon'dan değil de bir yarı tanrıdan korumak zorunda. Jennifer L. Armentrout'un kitaplarında en sevdiğim şey çok fazla detaylarla okuru boğmayıp konuya çabuk girip ekşını hiç bitirmemesi. Bu yüzden bu kadın ne yazsa okurum diyenlerdenim. Bence siz de bir deneyin kadın fantastil edebiyatına dair muazzam bir hayal gücü var bence. Kitaba dair yorumuma gelirsek tam da beklediğim gibi çıktı. Seth'e yakışan bir kitaptı ve ben çok beğendim. Gerçi biraz Alex'in Apollyon olmayı öğrenme aşaması işe Josie'nin eğitim aşamaları bana gerçekten tarihin tekerrür ettiğini düşündürttü. Ahh, bir de kitabın sonralarına doğru Titanlardan biri Josie'yi kaçırıyor ve orada olanlar... Ayyy birden, yeminle Seth için üzüldüm. Neyse yorumu uzatıp heyecanı kaçırmamak adına şunu söyleyebilirim ki eğer Melez Sözleşmeleri serisini okuduysanız bu seriye mutlaka el atın çünkü Seth'in hikayesi o seride yarım kaldı ve bence Seth de yaptığı son fedakarlıklardan sonra mutuluğu hak ediyor. Bunu okuyun ve seriyi öyle bitirin. Ahh, bir de ben şahsen Yunan Mitolojisini çok severim ve bu seriyi daha doğrusu Titan Serisi ve Melez Sözleşmeleri serilerini çok sevmemdeki sebeplerden biri de bu. Eğer siz de seviyorsanız mutlaka el atın. Ben bu kitabı beğendim ve tam da beklediğim gibi çıktı bakalım 2. kitap nasıl olacak.

Lanet (The Ice Sequence #1)
Lanet (The Ice Sequence #1)

10

http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/01/f-paul-wilson-lanet-ice-sequence-1.html Ne kitaptı ama... Çıktığından beri ilgimi ve merakımı çeken bir kitaptı Lanet ve nedense daha çok gerilim ve biraz ürpertici bir gerilim beklemiştim kitaptan ama kendimi Dan Brown kitaplarından birinin filminin içinde buldum sanki. Cidden öyleydi. yani hiç Dan Brown okumadım ama filmlerini izliyorum ve şunu söyleyeyim ki bence onun türünde kurgular yaratan bir yazar bence. Ki kurgu süper! F. Paul Wilson, sanırım ülkemizde ilk defa kitabı yayınlanan bir yazar ve oldukça akıcı ve merak uyandırıcı bir kurguyla karşımıza çıkıyor. Başlarda biraz sıkıcı gelmişti, konuya girene kadar neyin en olduğunu bilmeden okumak çok zor gelmişti ama sabredip de ilk 100 ü devirdikten sonra yazarın kurgudaki gücüne ve hikayeye hayran kaldım. Bir aktı ki... en son bıraktığımda kitap bitmişti. Kısaca kitabın konusuna değinmeyeceğim arka kapak yazıcı yeterince konuyu açıklıyor zaten ki böyle kitaplarda çok fazla detay vermek ister istemez spoilere kaçar bu yüzden konuya dair çok detaylı bir yorum yapmayacağım. Dediğim gibi arka kapak yazısı yeterince açıklayıcı. Ancak kitaba dair söylemek istediklerim var... kitapta beni ürperten şeyler vardı bunlar kesinlikle kurgu değildi de günümüzde güçlü insanların elinde barındırdıkları teknolojik imkanların korkutucu yanlarıydı. 536 Kardeşlik tarikatının elinde bulundurdukları güç ve imkanla yaptıkları... bunun günümüzde de rastlanabilecek şeyler olduğunu bilmek.. cidden ürpertici. Ki bütün dünya cidden güçlülerin elinde olduğunu göster önüne seriyor. Laura'nın ve Rick'in pes etmeden kökleri araması... hep bir iz takip etmeleri ve bu yolcukluk sırasında hiç tahmin edilemeyecek noktalardan gelen bilgiler ve hikayeler cidden süperdi. Adam bu kurgu için harbi kafa patlatmış dedirtti. Laura ve Rick'in sonunda amaca ulaşmaları ve sonları süperdi. Kitabın sonunda sevinsem mi üzülsem mi bilemedim çünkü elinizde ilahi sayılacak bir güçte ilaç var ve bu ilaç her şeyi iyileştirebiliyor ama sizin sadece sınır sayıda hastaya verme imkanınız oluyor... bir seçim yapmak ve kısıtlanmak böyle bir imkan varken.. .çok zor olsa gerek. Kitaba dair o kadar söylemek istediğim şey var ki... açıkçası korkuyorum spoiler olacak diye bu yüzden susmak zorunda kalıyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki yorumun başında dediğim gibi Dan Brown kitapları türünde belirli bir şeyin peşinde ipuçları çözerek bir şeyler bulmayı seviyorsanız mutlaka denemeniz gereken bir kitap. Şahsen ben bayıldım. Cidden çok beğendim ve bu kitap The ICE Sequence serisinin ilk kitabıymış ve dilerim Arkadya ikinci kitabı da kısa zamanda yayınlar. F. Paul Wilson, benim radarıma giren bir yazar kendisi bundan sonra.