http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/12/r-k-lilley-yorgun-hayaller-tristan.html Favori yazarlarımdan biri olan R. K. lilley'in yeni serisi... aslında kitaptaki karakterleri Uçuşta (Up in the Air) Serisinden tanıdığımız karakterler. Çok olmasa da ara kendilerini gösteren karakterlerden Tristan ve Danika'nın hikayesi... Yazarın kalemini sevdiğimden bahsetmiyorum çünkü dört kitaplık serisini bitirip yeni serisini okumaya başladıysam anlamışsınızdır ki seviyorum bu yazarı :) ama Uçuşta Serisi'ndeki gibi yine akıcı, aşk dolu bu sefer biraz müzik grubu dokunuşları olan erotizm dolu bir kitaptı. Kitap, Tristan ve Danika'nın tanışmasını, aralarındaki arkadaşlığı, cinsel çekime rağmen arkadaş kalma çabalarını, farkına varmadan aşkın üzerlerine yaptığı dokunuşa verdikleri karşılığı okuyoruz. Zaman zaman eğlenceli anlatımı olan kitabın zaman zaman da aşkın tutkulu dokunuşlarına dönüşmesini okurların önüne serdi. Uçuşta Serisi'nden Tristan ve Danika'nın arasındaki bir olaydan dolayı ayrı düşdüklerini okumuştuk ve biliyorduk. Bu kitapla çiftin yeni tanışıktıkları sevgili olma moduna geçtikleri dönemleri okurken her ayrılıklarında aha yolları burada mı ayrılıyor diye düşünmeden edemedim. Ancak kitabı bitirdiğimde demek ki henüz ayrılık bunların kapılarını çalmadı diye de düşündüm. James'i bu kitapta görmek süperdi.Hele ki Bianca haricindeki bir kadın tarafından James'in çekiciliğine dair tanımlamalar ise... Bianca'nın düşüncelerinde yalnız olmadığını düşündürttü. Kitabın sonunda beklemediğim bir olay cereyan etti. Açıkçası bu beni şaşırttı, hiç beklemezdim. Ama bu durum Tristan ve Danika için olumlu sonuçlar doğurdu gibi sanki... Neyse çok konuşup da kitabın içeriğine girmeyeceğim, ben beğendim. Bazı yerlerde imla hataları vardı onlar da olmasaydı süper olurdu. Yazarı sevdiğimden ve kitapları sıkmadan akıcı ve güzel ilerlediğinden sizlere tavsiye ederim. Ancak küçük bir uyarı da yapayım, kitap +18 lik bir kitap dolayısıyla yaş ortalamasına dikkat :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/12/tarryn-fisher-siyah-damar.html Tarryn Fisher, klişe olmanın dışında bir kalemi olan bir yazardı hep gözümde. Onun okumuş olduğum Fırsatçı, Tehlikeli Kızıl ve Hırsız kitaplarından sonra aykırı ve sürükleyici kalemini sevmiş, çıkan kitaplarını okumadan alabileceğimi düşünmüştüm. Ancak... bu kitabıyla... bu düşüncemi tereddütte bıraktı diyebilirim. Aslında kitap güzel başlamıştı. Senna kaçırılmış, nerede olduğunun tereddütü ile evde dolanırken eski bir tanıdığına denk gelmiş, o adamla olan geçmişine dönük olaylar ve şimdi yaşadığı hapis hayatı ile ilgili güzel başlamıştı ama çok fazla durağandı. Beni sıktı... akıcılık yoktu.. Hani bir diziye takılıp kalırsınız birkaç bölüm kaçırsanız da çok fazla bir olay olmamış gibi hissedersiniz ya öyle hissettim hep. Sonunun ne olacağının merakı ile okumaya devam ettim ama durgunluğundan da fazlasıyla sıkıldım. Kitabın sonunda da eee, ne oldu şimdi? diye kalakaldım. Ne yazık ki Tarryn Fisher bu kitapta beni hayal kırıklığına uğrattı. Çok büyük beklentilerim vardı kitaba dair ve yine diğer kitapları gibi bir akıcılık bekliyordum ancak bu akıcılığı bulamadım. Olmadı... ben beğenemedim kitabı ne yazık ki... Kitaba dair başka bir şey söylemek istemiyorum. Benim severek okuduğum bir kitap olmadı. Aksine okurken sıkıldım, durağanlığından hiç yapmadığım bir şey olan atlayarak okumayı yapma isteğiyle doldurdu beni... Okuyup okumamak size kalmış.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/12/amy-engel-devrimin-kz-book-of-ivy-2.html Kurucunun Kızı ile başlayan macera kelimenin tam anlamıyla Devrimin Kızı ile devam ediyor! Bu kitabı ilk kitaptan daha çok sevdiğimi söylemeliyim, ilk kitap tam bir başlangıç kitabıydı ancak bu... heyecanla okunacak ve tam anlamıyla hayat savaşına tanıklık edilecek şekilde kurgulanmıştı. Kurucunun Kızı kitabında -okuyan bilir- Ivy, çitin dışına atılmıştı ve kitap öyle bitmişti. Devrimin Kızı'nda ise, Ivy'nin çitin dışındaki hayatını, yaşama savaşını konu alıyor. Ivy, çitin dışında... kimsesiz, tek başına... son baharın verdiği serinliğin yavaş yavaş yerini kışa bırakırken kendine barınacak bir yer arama ve karnını doyurma arayışı içerisinde... yaralı... hayal kırıklığına uğramış... kalbi kırık... aldaılmış... darmadağın bir ruh hali içerisinde olmasına rağmen güçlü durmaya çalışarak kendine yeniden başlama şansı veriyor... Tam kendine yaşayacak bir yer bulduğunda onu büyük bir sürpriz buluyor... onu şaşırtan, kararsız olmasını sağlayan ama yine de sevmeyi sevilmeyi öğretmeyi amaçlayan bir sürpriz... Kitabın sonunda okuduklarım benim için çok şaşırtıcıydı, Westfall'da olayların bu şekilde ilerleyeceği aklıma gelmezdi. Yazar bu konuda beni şaşırttı... ve bu durum hoşuma gitti. Beklediğimin dışında gelişen olaylar her zaman hoşuma gitmiştir kitaplarda. Çok okuduğumuz için kurgu bir yerden sonra tahmin edilebilinir oluyor dolayısıyla da okuduğunuz kitapta tahmininizin dışında bir şeyler olunca bu size tarifi imkansız bir haz veriyor. Westfall'da olanlar da benim için öyleydi. Bunları tahmin etmemiştim, evet bir şeyler olacağının farkındaydım ama bu şekilde sonlanmasını beklemiyordum. Tamam konu içeriğine girmeye başlıyorum o yüzden susuyorum. Kurucunun Kızı ne kadar durgunsa bu kitap da o kadar nefes kesiciydi.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/12/ozge-erkin-destan-racon-2-okuma.html Devran Yaman... Nam-ı Diyar Destan!!!. Bu adama bu kitaptan başkası yakışmazdı... ki bir yazarda bir karaktere anca bu kadar yakışan bir kitap yazardı zaten... Özge Erkin'in kalemiyle Masum Koza kitabıyla tanışmış ve beğenmiştim. Konuyu kurgulama biçimi, şiirsel anlatımı, aksiyon, hareket ve romantizm ile harmanlanmasıyla gönlümü fethetti diyebilirim. Masum Koza'da az çok kalemini tahmin etmiş ve beğenmiştim. Sonra Destan kitabıyla... bence yazar da kendini aşmış! :) Ben ki şiirsel anlatımı sevmem romanlarda ama ben bile beğendim ki bu kitap şiirsel bir şekilde anlatılmasaydı yarım kalırdı diye düşünmeden edemiyorum. Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; Masum Koza kitabında tanıdığımız Devran ve Efsun çiftinin hikayesini okuyoruz. Efsun iş hayatının bunaltıcılığından uzaklaşıp bir dağ evinde kalmaya başladığında Devran ile karşılaşır. İlk gördüğü anda aşık olduğunun farkında olan Efsun, kendi vazgeçmişlikleriyle yarım kalan hayalleriyle Devan'ın geçmiş acısı, yaralı yüreği, yarım ruhunu tamamlamayı kendine görev bilerek hem Devran'ın yüreğine aşkı serpiştirecek hem de ilk defa kendi için bir şey yapıp Devran'ı kendine alacaktı. Amacı bu olmasına buydu ama hiç de kolay olmayacaktı. Hele ki.. işin içine Destan girince... Efsun'u zorlu bir sınav bekliyordu bu sınavda ya sınıfta kalacak ve kalp ağrısı çekecekti ömür boyu ya da her şeye rağmen pes etmeyecek sevdiğini olduğu gibi kabul edecek ömürlük bir aşkla yıkanacaktı... Zor, imkansız hatta olmaması gereken bir aşka gönlünü açan Efsun'un destanlar yazan Devran'ın yaralı ruhuna merhem olurken aşkın ışıltısını ikisinin üzerine yağdırma çabasını konu alıyor. Böyle anlatıldığında aşk hikayesi... belki birazcık acıtasyonlu ama mutlu son garantili görünüyor gibi sanmayın... bu kadar basite indirgenemeyecek kadar iyi bir kitap! Evet, dram kısımları var... okurken göz dolduran iç çektiren kalp burkan kısımlar... evet aşk kısmı da var... romantik, gülümseten kalbinizi pır pır ettiren... evet gerilim, atraksiyon da var... hani vurdulu kırdılı, patlamalı ölümlü heyecanlandıran kalp atışını hızlandıran cinsinden... Evet, daha ne olsun ki... her bir şey var yani ;) Efsun'un pes etmeyen kalbi, Devran'ın ürkütücülüğünü umursamaması, aşkı için savaşması bunun yanında hayranlık uyandıran deli cesareti süperdi. Her satırından keyif aldığımı söylemem lazım. Devran'ın geçmişi insanın içini burkuyor. İtiraf etmek gerekirse detaylar gözlerimi doldurdu diyebilirim... ama en çok koyan da Efsun'un Devran'ın yanı başındayken başına gelenler... racon için bilek kesip dövüşmeler ve Efsun'un tek bir kelimesi... "hamileyim." Her sayfası çok hoşuma gitti. Diyorum ya... Devran'a bu kitaptan daha aşağısı olmazdı... böyle bir kurgudan başkası yakışmazdı... Bayıldım! İlk kitaptan çok daha güzeldi, bir okuru tatmin eden, duyguları yerinde dozunda bırakılan gereksiz kıskançlık krizleri, tripcanlar, kavgalar olmadan... her şey dolu dolu, ama bir o kadar da tadı damağında kalan cinsinden bir kitaptı! Kesinlikle okuyun!!! Bu arada Özge Hanım, Kutsal ve Kılıç'ı da rafımda görmek istiyorum... sesime kulak verin ve onları da kitaplaştırın :) Ahh bilmeyenlere kısa bir bilgi olsun Kutsal ve Kılıç kitapları Racon serisinin kitapları :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/12/jamie-mcguire-tatl-yalan-maddox.html ~~~*~~~ "Bir Maddox Erkeği severse, bu sonsuza kadardır. Ama ya ilk aşkı siz değilseniz?" ~~~*~~~ İşte asıl mesele bu... Hep Maddox erkeklerinin ilk aşklarıyla olan maceralarını okuduk ve bu kitapta bir Maddox Erkeği'nin aşkı ikinci kez tatmasını okuyoruz. Aslında bu durumu şaşkınlık içerisinde okuyoruz demek daha doğru olur çünkü bizim lügatımızda bir Maddox Erkeği'nin 2. kez aşık olması yok normalde... Ancak Thomas James Maddox bu tabuyu yıkıyor! Jamie McGuire'nin kalemini sevdiğimi anlamışsınızdır, sonuçta kadının kaç tane kitabını okudum. Maddox Kardeşler (The Maddox Brothers) serisinin ilk kitabında Trent'i okuduktan sonra kitabın sonundaki sürpriz ile bu kitabı deli gibi beklemiştim. Çünkü Thomas... belki de diğer Maddox'lardan daha çok aşkı ve mutluluğu hak etti gözümde. Nihayetinde kitabı okuyup bir çırpıda bitirince anladım ki... Thomas kendine yakışanı buldu.. .evet ilkinde aşk ondan yana olmadı belki ama ikincisinde aşk... tam onun karakterine kalbine yakışır bir şekilde onu buldu! Daha ne olsun :) Kitabın konusuna değinmeyeceğim zaten arka kapak yeterince açık bir şekilde anlatıyor eee gerisi de kitabın içindeki detaylar olsun :) Ancak şunu söylemeliyim ki... kitap cidden tam da beklediğim gibiydi. Olması gerekenler tam olarak vardı içerisinde... Liis ile Thomas'ın ilişkisi... aralarındaki duyguların alevlenmesi... ateşlenen bu duyguların bir ilişkinin sinyali olurken bunu işlerinde de yeterince iyi ilerletmeleri... Thomas'ın kardeşleri ile ilişkisi... Maddox Erkeklerinin birbirleri ile bağları... Her şey olması gerektiği gibiydi! Eeee bir okur daha başka ne isterdi ki? :) Bu kitap aslında bir yerde şunu da gösterdi... bazen yanlış kişilere aşık olsak da doğru kişi bizi bir yerlerde bekliyor... zamanı gelince de o kişi ile eninde sonunda tanışılacak! Thomas için kelimenin tam anlamıyla öyle oldu! Başta kendisi için en imkansız en yanlış kişiye aşık oldu... aşkın acısını iliklerine kadar hissetti, aşkın hak ettiği fedakarlıkları yaptı... sonunda ise kendisi için en doğru kişiyle karşılaştı! Evet, Maddox Kardeşler arasında en beğendiğim kitap bu oldu desem yeridir :) Sadece kitabı değil size ben seriyi tavsiye ediyorum. Her satırıyla zevk alacağınız, zaman zaman kızacağınız zaman zaman söylenen sözlerle üzüleceğiniz ama her daim kalbinizi aşkla attıracak bir seri bu... Okumalısınız :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/12/sevval-isk-benden-korkma.html Bir Wattpad yazarlarından biri daha... Şevval Işık... Çarpıcı kapağı ve adıyla açıkçası beklentilerim yükselmiş ve konusuyla da ilgimi çekmişti ancak bu da bana beklediğimi veremeyen yazarlardan biri oldu. Profesyonel bir kalemi olmasını beklemiyordum ancak yine de bir kitap olmasının sonucunda bir okuru tatmin edecek ve okura istediklerini verebilecek, içeriğindeki duyguları okura hissettirebilecek bir kalem bekliyordum ne yazık ki beklediğimi bulamadım. Başlangıçta iyiydi, bir cinayete tanık olan Alexis... katilin onun peşine düşmesi kaçırması falan... güzel girişti ama sonrasında ise... olmamıştı. Bir katil ne kadar karşısındakini korkutursa korkutsun asla işlediği cinayete tanık olan birini bırakın serbest bırakmayı yaşatmaz bile... ama hadi oldu da serbest bıraktı, ona aşık olması... arkadaş hangi ara aşk muhabbetine girdiniz... durun bir! Yavaş... Her şey bir dozunda, okura hissettirerek, tatmin edici detaylar verilerek olsun olay döngüsü ama değil mi? Ben mi çok şey bekliyorum yoksa yeni yazarlarımız mı bunu bana veremiyor bilemiyorum. Yazarın ilk kitabı dolayısıyla belki acemi kalemi diğer kurgularında daha da iyi olacak ama bence kötü bir başlangıç oldu benim nazarımda. Kendisine bir okur tavsiyem olsun... bir yazar kitabını yazarken her şeyden önce kurgusunun bütünlüğünü ve duyguları hissettirebilmesiyle okurun kalbine girebilir. Yakışıklı kötü bir adam yapayım istemem yan cebime koy bir kadın karakter tamamdır... düşüncesi olmasın yazarlarımızda... Araştırın, öğrenin... iyi kalemlerden nasıl iyi olduklarına dair gerekirse tüyolar alın! Acemi kaleminizi iyileştirin! Sıradan bir hikaye değil bir kitap yazıyorsunuz... ha ben hikaye yazıyordum sonradan kitap oldu diyorsanız bu kurgunun üzerinden geçin, gerekirse her bölümüne eklemeler yapın, kurguyla oynayın. Kurgu sizin, karakterler sizin... Okuru tatmin edecek detaylar ekleyin... Biz okurlar okuduğumuz yeri hayal edebilmeliyiz, bir kadının kıyafetinin en ince detayına kadar düşünebilmeliyiz... bir adamın yüzündeki kasların kasılmasıyla nasıl bir ifadeye büründüğünü gözümüzün önünde canlandırabilelim... kitapta anlatılan şeyleri yaşayabilelim... diğer türlüsü tatmin edici olmaz bence. Çok şey mi istiyorum bilmiyorum ama ben bunu istiyorum yazarlarımızdan... Dilerim yolunuz açık olur, daha iyi kitaplara imza atarsınız. Ancak benim nazarımda bu olmadı.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/burcu-b-filiz-olumsuz-ask.html "İhtiyacın olduğu sürece burada olacağım. Son nefesime kadar, nefesinin peşinde olacağım. Çünkü daha farklısı elimden gelmez. Daha fazla sensiz nefes alamam." Ünlü Aşk kitabıyla tanıdığımız Burcu B. Filiz'in ikinci kitabı Ölümsüz Aşk ile macerasına devam ettiğini yakından tanık oldum :) Bazı yazarlar vardır, yazdıkça kendini geliştiren, her kurgusu daha güçlü, duygu anlatımı daha sağlam olay döngüsü daha bağlantılı hale getirebilen yazarlar... işte Burcu Hanım'da onlardan biri. Ölümsüz Aşk, ilk kitabından daha iyiydi. Daha sağlam bir kurgu ile karşımızda olmasının yanında daha sürükleyici ve daha akıcı bir şekilde yazılmıştı. İlk kitapta zaman zaman sıkılsam da bu kitapta her sayfayı merakla çevirdim. Ünlü Aşk kitabında tanıdığımız Toprak ve Melis'in hikayesiydi bu kitap. Karen'in bodyguardlık ajansından iki arkadaşı olan Toprak ile Melis'in hikayesi Melis'in aşkını itiraf etmesiyle yarım kalmıştı ancak bu kitapta o yarım kalan hikaye devam ediyor ancak ne devam etme... şaşkınlıkla başlamanın yanında Melis'in herkesten gizlediği şeyler ve daha da önemlisi kendisiyle ilgili öğrendiği, keşfettiği şeyler... şaşırtıcı olmanın yanında yazarın böyle bir kurgu yapabilmesini takdir etmeme neden oldu. Kitaba dair daha detaylı yorumlar yapmak istiyorum ama kitap içeriğine girmekten ve dahası da sizi bu şekilde kitaptan soğutmaktan korkuyorum o yüzden kitabın içeriğini anlatmadan neler diyebilirim diye düşünüyorum. Ahh, bu arada şimdi Toprak ve Melis'in yarım kalan hikayesi dedim ama yanlış anlamayın kitap aşk romanı değil... polisiye de aynı zamanda çünkü işlenen kadın cinayetlerinin arkasındaki kişileri ve sebeplerin araştırılması da var kitapta... Bu araştırmayı yapan ekibin bir üyesi Melis ve işin ironik kısmına bakın ki süpheliler arasında Toprak'ın yeni ortağı var dolayısıyla ucu bir yerde Toprak'a bile dokunuyor... ahh bir de Melis'i saplantı haline getiren bir pislik var... Cinayetler... ölen kadınlar... garip sırlar... ilgi çekici güçler... ve bunlarla harmanlanan yarım kalan bir aşk... ahh kitabın sonunda da yeni filizlenme garantisi veren bir aşk daha... Bence eksik yok fazla bile var ;) Dediğim gibi ilk kitaptan daha çok sevdim ben bunu ve tam ağzıma layıktı denilir ya işte öyleydi. Severek okudum ve sizlere tavsiye de ediyorum. Ve bir şey daha... Tüyap'ta Burcu Hanımla geçen sohbetimizin içerisinde kendisinin fantastik çalışmaları olduğunu da öğrendim. Biliyorsunuz ki Türk yazarlarda pek fantastik bir şeyler yazanlar yok nedense... bence bu konuda Burcu Hanım'a şans verilmeli diye düşünüyorum. Bu konuda kendisine güveniyorum ki... altında kalkar :)