http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/burcu-bahtiyar-unlu-ask.html Ve bir Türk yazar daha keşfetmenin hazzı paha biçilemez :D Uzun zamandır rafımda okunmayı bekleyen kitap Ünlü Aşk, yazarın ikinci kitabının da çıkmasıyla okundu. Tabi peşinden ikincisi de okunacak ;) Burcu Bahtiyar, içerisine polisiye harmanlanmış aşk romanı yazarı, kitabında soluksuz film tadında bir kurguyu ele almış. Aşk kısımları biraz geride kalsa da polisiye kısmı fazlasıyla doyurucuydu! Heyecan hep vardı bu da kitaptaki hareketin bitmesini engelliyor. Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; Can Taker, ünlü Hollywood film yıldızı Türkiye'ye yeni filminin sahnelerini çekmek için gelir, ancak aldığı tehditler için Türkiye'de kendine bir koruma tutmak zorunda kalır. Bodyguard Ajansında çalışan Karen Yağız ise, ülkesine gelen film yıldızının yeni koruması olur. Hiçbir şeyden haberi olmadan girdiği bu işte aslında hiç de sıradan saldırılara maruz kalmadığını fark etmesiyle işler sarpa sararken, Can ile arasındaki çekime de karşı koyamaz. Ateşlenen silahlar, kurulan tuzakların arasında yeşeren bir aşk diyebiliriz aslında. Ekşın devam ederken aralarda aşk ile de renklendirilmişti kurgu. Kitapta şahsen eksikliğini duyduğum kısımlar vardı. İçerisinde aşk katılmamış olsa ve biraz daha polisiye kısıma ağırlık verilse, kitap tam anlamıyla polisiye olabilirdi, ancak aşk katılmıştı ve sanki aşk kısmı polisiye kısmın biraz gerisinde kalmıştı. Ben öyle hissettim. Okurken Can ve Karen'in aşkı nasıl olacak nasıl sonlanacaktan çok bu olayların ucu nereye bağlanacak, suçlu kim modundaydım. Can ve Karen aşkını daha derinlemesine okumayı isterdim, daha hissederek... bu kısımda bir eksiklik hissettim ne yazık ki. Aşk kısmının eksikliğini saymazsak beğendiğimi söyleyebilirim ki zaten yazarın diğer kitap Ölümsüz Aşk'a da bu yüzden şans verip onun nasıl olduğuna da bakacağım. Gelecek vaat ettiğini düşündüğüm bir yazar, kalemini geliştirirse bence güzel eserlere imza atar. Ülkemizde polisiyeyi aşkla harmanlamayı başarılı bir şekilde yazan çok nadir yazarlar var. Bence Burcu Hanım'da kalemini geliştirirse onlardan biri olabilir. Bir deneyin, başlarda sıkıcı gelse de, sonradan beğeneceksinizdir. Toprak'ın mızmızlığını es geçersek Can'ın egosu yüksek aktör havalarını beğeneceksinizdir.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/j-m-darhower-ruhumdaki-canavar-monster.html Yoksa siz hala Ignazia Vitale ile tanışmadınız mı? Ne büyük eksiklik! Gözlerindeki Canavar'dan sonra kelimenin tam anlamıyla deli gibi merak ettiğim Vitale'in iç dünyasını okuma fırsatını asla kaçırmayan ben... yorumumla karşınızdayım! Gözlerindeki Canavar kitabıyla tanıdığımız Ignazio Vitale ve Karissa Rita'nın hikayesi bu kitapta da soluksuz devam ediyor. Tabi tek bir farkla, bu sefer kitabı anlatan Vitale'in ta kendisi. Zaten kitabı ilk kitaptan ayıran, nefes kesici yapan, duyguları karman çorman hale getiren de bu. Vitale'in karanlık iç dünyası... pişman olmadan yaptıkları.. aşkı... intikamı... bütün bunların yanında kendi iç savaşı... İşte bu noktada ilk kitaptan sıyrılıp bambaşka bir şey haline geliyor. Daha çarpıcı, daha yoğun, daha nefes kesici... kelimelerin yetersiz kaldığı bir çok şey daha... Fazlasıyla gizemliydi Vitale benim için ilk kitapta, yaptıkları amacı, duyguları... her şey bir sır perdesinin ardındaydı bu kitapta onu bütün çıplaklığı ile okumak... tereddütleri, korkuları ile okumak paha biçilemez hale geldi. Kitabı bitirdiğim gibi yazıyorum yorumu ve o kadar karmaşık duygular içerisindeyim ki... çevirdiğim her sayfada bitmesini istemediğimi fark ettim hele ki son 50 sayfayı... okumamak için kaç gün kitabın kapağını açtım kapattım anlatamam. Ama bitti :( ne yazık ki... lk kitabın bitiş yerinden sonra Karissa'nın Naz'ı nasıl affedeceğini merak etmiştim, gerçi Naz'ın da Karissa'dan vazgeçmeyeceğini alttan alttan biliyordum. Ama... itiraf etmek gerekirse, Naz'ın Karissa'ya gitmesini söylediği yer... ona sebep olan olay... -okuyan bilir- ben affedip geri döner miydim bilmiyorum ama Karissa'nın döndüğünde Naz'a söylediği o iki kelime "seni özledim," Naz'ın kazandığı, mutluluğu yakaladığının göstergesiydi. Evet, aralarındaki yaş farkı göz önüne alındığında garip gelebilir ama bazen yaş farkından önemli şeyler vardır. Duygular... kalp... ne istediğin... gibi. Karissa, Naz'ı istedi tıpkı Naz'ın Karissa'yı istediği gibi... her şeye rağmen Karissa'nın Naz'la kalması... Bütün eleştirel yerleri noktaladı! Aşk... tek kelimeyle her şeyi affedilir hale getirdi. Ne diyorum ben ya... koptum iyice... Neyse... Kitabı okuduğunuzda özellikle Naz'ın Peter Pan hakkında söylediği yeri, dikkatli okuyun. Naz size farklı bir bakış açısı kazandıracak ;) Bu kitap dediğim gibi bambaşkaydı. İlk kitaptan çok daha iyiydi. Bir yazarın bir seriyi hem kadın hem erkek tarafından anlatması neyse de anlatırken bambaşka bir dil kullanabilmesi, duyguları mükemmel bir şekilde kelimelere dökebilmesi, kötü adam olan bir karakteri bu kadar mükemmel anlatması... takdir edilecek bir yetenek. Ne demek istediğimi kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız. Sizleri bilmem, ama J. M. Darhower benim favori yazarlarımdan biri artık! Yazarın bütün kitapları okumayı istiyorum. Ki sanırım yazarın yeni kitabı çeviriye verilmiş ve bu yazarın dilini çözmüş olan bir çevirmenin ellerinde kitap! Yani emin ellerde ;) Ne diyelim beklemedeyiz onu da =) Ben sizlere bu seriyi şiddetle tavsiye ediyorum. Ben bayıldım, sizde bayılırsınız bence! Monster in His Eyes serisinin kitapları: Gözlerindeki Canavar Ruhumdaki Canavar
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/pepper-winters-tessin-gozyaslar.html Uzun zamandır çıkmasını beklediğim bir kitaptı ve haklarının aldığını duyduğum zaman nasıl heyecanlandığımı anlatamam. Okuduğum hiçbir yorumda kitap hakkında tek kötü bir şey duymamıştım ve okuyunca fark ettim ki gerçekten de... eleştirilecek hiçbir yanı yok kitabın! Pepper Winters'ın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı Tess'in Gözyaşları, aynı zamanda Karanlık Serisi'nin (Monsters in the Dark) ilk kitabıdır. Çeviri mükemmel, kurgu kusursuz, olay döngüsü sürükleyici, akıcı ve elinizden bırakamayacak kadar merak uyandırıcı. Hani bazı şeyler vardır ya anlatılmaz yaşanır dersiniz... bu kitap kelimelerle ifade edilemez ama okunarak hissedilir, yaşanılır... işte o zaman bu kitabın hakkı verilir. Ne kadar iddialı konuştuğumun farkındayım ama her övgüyü hak eden ve hit olabilecek bir kitap! Zaman zaman tüylerinizi ürpertecek, sinirlerini bozacak, ama sonra yaşanan olaylar, duygu yoğunluğu, fiziksel ve ruhsal çekimlerin sonunda oluşan duygu karmaşalarıyla da kalbinizin pır pır etmesine aynı zamanda hayal kırıklığı yaşamanıza sebep olacak bir kitap... sonunda yüzleşmek zorunda kalacağınız gerçeklerle ağzınız açık kalacak ve şaşkınlığınız doruklara çıkacak. Kötü görünen Q. Mercer'ın kalbinizi feth etmesine sebep olacak detaylar kitabın içerisinde gizli... işte o detayları öğrendiğinizde... aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark edeceksiniz! Görünenin altındakini arama isteğiniz artacak ve serinin ikinci kitabını büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceksiniz... Kitabın konusunu anlatmayacağım zaten arka kapak yazısında yeterince anlatılıyor ve bu kitabın içeriğine dair yapılan her yorum spoiler olacağı için size ne Tess'den ne de Q.Mercer'dan bahsedeceğim... Sadece size okuyun diyeceğim! Bu kitaba dair herhangi bir şey daha söylemeyeceğim, aslında söylemek istediğim çok şey var ama kitap içeriği korkusundan susuyorum. Size sadece şunu söylüyorum: Okuyun! Seveceğinizin garantisini veriyorum! 5 üzerinden 5'lik bir kitap!!
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/jennifer-probst-aranan-ask-bulundu.html Bir Jennifer Probst kitabı daha bitiren okurum ben... yazarın kitaplarını nasılda çok sevdiğimin farkındasınızdır diye düşünüyorum. Neredeyse çıkan her kitabını okumak için alıyorum. Son çıkan kitabı da dahil buna :) Yazarın akıcı, romantik ve eğlenceli kurguları bana hep romantik komedi filmlerini anımsatıyor. Anında bitiyor ve tadı damağınızda kalıyor. Kısacık, sıcacık, romantizm ve aşk dolu hikayelerinde okuru sıkmadan, gereksiz detaylara girmeden, bazen eğlendirerek bazen sinirlendirerek kurgusunu kaleme alan yazar, bu kitabında da okurlarını şaşırtmadı. "Aranan Aşk Bulundu" kitabı yazarın, Searcing For serisinin ilk kitabı, seri 5 kitaptan oluşuyor ve son kitap yani beşinci henüz yayınlanmadı yurt dışında. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, çöpçatanlık ajansı olan Kate, iki arkadaşıyla beraber karşılarına hayatlarının aşkını bulmak için gelen bekarlara yardımcı olup onlar için uygun buldukları eşlerle tanıştırmayı amaçlayarak,sonsuz aşk ve mutluluk vaat ediyorlardı. Ancak bir gün boşanma avukatı olan Slade'in kız kardeşi bu ajansa üye olunca kardeşini korumak için ajansa gider ve olayların akışının sonunda ajansa üye olup kendisi için uygun kadınlarla tanışmak için görüşmelere başlar. Ancak hiç de tahmin etmediği anda karşısındaki kadından etkileneceğini düşünmemişti. Slade aşka inancını kaybetmiş, sonsuza kadar mutluluk inancını yitirmiş bir adam olarak Kate'i sadece cinsel anlamda arzuladığını düşünse de aralarındaki enerji bunun tam aksini gösteriyordu. Slade ve Kate arasındaki çekim romantik ve eğlenceli bir şekilde ortaya konulurken aralarındaki inkarlar, inatlaşmalar, kıskançlıklar ikisinin çekime yenilmesine neden olacak. Ama yine de her şeyi birbirleri için karmaşık hale getirmenin bir yolunu bulacaklar...Böyle kısacık kitapları anlatmak veya yorumlamak benim için her zaman çok zor olmuştu, çünkü anlattığım şey kitap içeriğine girecek, heyecanını yitirecek ve okuma hevesinizi kıracak endişesi içerisine giriyorum. Bu yüzden kısa keserek kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Romantik bir şeyler arıyor ve okurken kıkırdamak istiyorsanız bu yazarın kitaplarına el atmalısınız :) Ahh bir de bu kitapta da "Marriage to a Billionaire" serisinde adı geçen sihir kitabının olması da ayrı bir olaydı. :) Doğru bildiniz Kate'de inanmasa da bu sihre başvuranlardan... hayır yani sonunda ben de o büyüden yapacağım :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/oyku-odabas-tutkunun-srr-sr-serisi-2.html İntikamın Sırrı kitabını okuyup birkaç gün sonra Tutkunun Sırrı'na başladım ve oradaki karakterler hafızamda tazeyken bunu okumak çok daha eğlenceli oldu benim için. Bir yazarın iki kitabını okuyunca ister istemez bir kıyaslama moduna giriyorsun. Bende de öyle oldu. İntikamın Sırrı'ndan sonra bu kitap bence çok daha iyiydi dedirtti bana. Neden mi? Öncelikle anlatım geçişlerinde kimin tarafından anlatıldığı isimlerle belirtilmişti.Geçen yorumumu okuyan bilir ben çok tahlihsiz bir başlangıç yaparak İntikamın Sırrı kitabının düzenlenmemiş halini okudum, dolayısıyla anlatım geçişlerinde fazlasıyla karışıklıklar yaşadım ancak bunda o durum ortadan kalktı. Bunun yanı sırada yazarın kalemi bir tık daha iyiydi. Kurgu diğerine göre bir tık daha heyecanlı gibiydi ve olay bütünleri birbirine güzel bağlanmıştı. İlk kitapta mesela Zafer Ekin belasıyla uğraşırlarken bu kitapta birkaç bela vardı ve hepsi arasındaki geçişler güzel oturtulmuştu. İntikamın Sırrı'nda Duru'nun işkence sahnelerinden sonra bu kitapta Şule'nin başına gelenler, Batı'nın verdiği tepkiler falan düşünüldüğünde... sanırım bende biraz sadistlik var ama o kısımları çok sevdiğimi söylemeliyim sadece yazar belki biraz daha cüretkar davranıp daha fazla detay verseydi o kısımlar daha eşsiz olurdu sanki. İlla eleştirmek gerekirse bu kısmı eleştireyim :) Demir'in dengini bulması, Rüzgar'ın aşkı ve Poyraz'ın tutulması ve duygularının daha o farkına varmadan sevdiği kadın tarafından yüzüne vurulması süperdi! :) Sonunda bu küçüklüğü elinden alınmış beş genç adamın mutluluğa ulaşma yolculuklarına başlamaları çok hoş oldu :) Ayrıca Toprak'ı ev erkeği yani karısının sözüne bakan bir adam olması... hahah :D çok eğlendim ben onlarla ya :D bu herkesin korktuğu beş adam nasılda sevdiği kadınlar için kukla moduna girip yumuşuyorlar :) yerim ki ben onları. Bir de bu kitapta şöyle bir durum vardı... bu bende 3. kitap gelecek hissi uyandırdı. Kitapta Rüzgar ve İpek arasında cereyan eden olayların henüz sonlanmadığı düşünülürse, bence bir 3. kitabı hak ediyor. Kitabın kurgusunu beğendim, olay döngüsünü de beğendim, mafyavari olaylarını bile sevdim ancak şu kitap tek bir kişi tarafından anlatılsaydı ya da sadece yazar tarafından bir anlatıma sahip olsaydı benim için 5 üzerinden 5 lik bir kitap olurdu.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/nalini-singh-meleklerin-kan-guild.html Normalde melekli şeytanlı kitaplar okumam biliyorsunuz, okuduklarım da zaten sayılıdır. Ancak Meleklerin Kanı, ilk basımından sonra çok söz ettirmiş ilk çıkan yayınevi dolayısıyla almaya cesaret edememiştim. Seri bitmeden okumam diyordum ki imdadıma Yabancı Yayınları yetişti. Serinin devamını kısa sürece getireceklerinin güvencesiyle okudum kitabı ve her bir satırından ayrı bir haz aldım kitabın. Süperdi! Ve şimdi heyecanla 2. kitabı bekliyorum. Nalini Singh'in Kara Zırh kitabını okumuştum, gerçi o kısa bir şekilde kurgulanmıştı ama yine de kalemini sevmiştim. Kurgusal gücünü de... Ondan sonra Meleklerin Kanı'nı okumak, tatmin edici uzunluk, heyecan verici bir kurguda kitap oldu benim için. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekise; vampir avcısı olan Elena bir gün baş melek Raphael tarafından bir iş teklifi alır ve geri çevirme şansı yoktur. Bundan daha önemlisi de... bu sefer bir vampir avlamayacak olması ve kaybetme gibi bir şansının olmamasıdır. Bu av peşinde koştururken neyin içine düştüğünü öğrenmeye başlayan Elena hem kendi hayatını hem meleklerin hem insanların hayatının nasıl bir tehlikede olduğunun da farkına varır. Her gecikme bir şeyleri kaybettiklerini gözler önüne sererken bu kovalamacanın içinde baş melek Raphael ile aralarındaki kıvılcım onların inkar edemeyeceği ve ret edemeyeceği boyuta kadar çıkmaya başlamaktadır. Kitap, avcı Elena'nın son aldığı işi tamamlama, çekimine kapıldığı baş melek Raphael ile baş etme ve düşmanıyla olan savaşlarını konu alıyor. Nefes kesici bir heyecan içinde sürüklenirken, Elena ve Raphael'in arasındaki çekime kapılıyorsunuz. Ben kitabı çok beğendim, bütün beklentilerimi karşılamanın yanında o kadar övgüden sonra sevemeyecek bir yer olacak mı diye düşünmedim değil ama her satırından ayrı bir keyif aldım. Son kitabına kadar merakla alıp okuyacağım bir seri :) Şiddetle tavsiye ediyorum, kesinlikle okuyun. Üstelik ikinci kitap Başmeleğin Öpücüğü çıkmışken. Hatta ikisini beraber alıp peş peşe okumanın hazzına varın =) Şahsen ben aldım ve heyecanla kısa zamanda okumayı planlıyorum =)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/laura-landon-bataklk-melegi.html "O, diğer kadınlar gibi bir erkeğe aşık olma hakkının olmadığını düşünerek yıllar önce kapattığın kalbinin kapılarını yeniden açtı." Yine Laura Landon ve yine muhteşem bir kurgu! Klişe konular,klişe historical romance karakterleri yerine o dönemin aykırı karakterlerini konularını kurgulayan Laura Landon bu kitabında da yine bambaşka bir şey yapmış. Klişelikten uzak olması benim nazarımda mükemmel bir şeyken bunu bir de kalemine kusursuz yansıtması ve kurguyu da bir o kadar güçlü kurması takdirimi alıyor. Kitabın konusu; genelev patroniçesi olan Hannah arkadaşlarının düzenlediği partiye katılmak için gittiği evde bir papazla karşılaşır. Londra'da Lord ünvanını alan Rafe kendini insanlara yardım etmeyi amaçlayarak papaz olmaya karar vermiş ve yıllarını bu kararla geçirmişti. Yengesinin düzenlediği partide tanıştığı Bayan Hannah Bartlett dikkatini çekmiş olmakla kalmayıp kalbini de çalmıştı. Ancak Hannah hakkındaki gerçeği öğrendiğinde ilişkileri hiç kolay olmayacak ve daha da kötüsü Hannah'ın sır gibi saklanan geçmişi Hannah'ın Rafe'den uzak durmasının nedeni olmaktadır. Bu iki gencin önünde bir de Hannah'ın düşmanları vardır.. Heyecanlı bir kitaptı. Hannah ve Rafe arasındaki gelişmelerin yanında Hannah'ın genelevdeki olayları da soluksuz okunacak cinstendi. İşte bu kadının kalemini bu yüzden seviyorum. Bir genelev patroniçesi, fahişesi Hannah ile bir papaz olan Rafe... Eğer tarihi aşk romanı okumak ve değişik bir şeyler istiyorsanız bu kitabı kaçırmayın. Daha da önemlisi... bu yazarın hiçbir kitabı es geçmeyin! Aşk romanı okularına tavsiye edeceğim bir kitap daha... benim severek takip ettiğim bir yazar ve dediğim gibi değişik kurgularıyla kalbimi çoktan fethetti. Sizlere de tavsiye ediyorum okuyun bu kitabı ve bu yazarın diğer kitaplarını.