Bu kitabı okumaya başladığımda bu kadar derin mesajlar veren bir kitap olacağını düşünmemiştim. Zaten 7 yaş üstü çocuklara masal kitabı olarak yazılmış. Ancak kitabı okuduktan sonra araştırma ihtiyacı hissettim ve çocuklara masal kitabı olmanın ötesinde adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme kavramlarını vurgulayan bir kitap olduğunu, bu sebepten 12 Eylül sürecinde Türkiye'de yasaklandığını ve yazarın ülkesi olan İran'da ise halen daha yasak olduğunu öğrendim. Küçük Kara Balık için, "Dünyanın en devrimci balığı," demişler. Keşke hepimiz de birer küçük kara balık olsak... Dünya daha güzel bir yer olabilirdi sanırım. Ayrıca kesinlikle Küçük Prens kadar değer görmesi gereken bir kitap.
Tarih kitaplarını araştırma yaparak okumayı seviyorum. Bir yandan yazarın gözüyle, yorumuyla tarihsel ve duygusal olayların boşluklarını doldururken, diğer yandan da gerçekleri okuyorsunuz. Elizabeth, biyografisini okuduğunuzda güçlü bir kadın ve kraliçe timsaliyken, romanı okuduğunuzda ise hataları, korkuları ve zaafları olan sıradan bir kadın olabiliyor. Okunaklı ve akıcı bir kitap. Ağır ilerliyor ve birkaç yerde aynı şeyleri tekrar etmesi benim gözüme battı. Tarih okumayı sevmeyenler sıkılabilir. Sevenler ise her türlü okur. Bir saray dolusu entrika, aşk ve kaybetme korkusu.
Dizinin ilk sezonunu izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, bu kitabı okurken karakterleri gözümün önüne getirmek oldukça zevkliydi. Kitabın sonunun tahmin edilir olmasına rağmen, okurken mücadele sahneleri dışında pek sıkılmadığımı söyleyebilirim. Aslında onlar da pek uzun uzadıya anlatılmamış, tadında bırakılmıştır. Serinin üçüncü kitabının yazılıp yazılmadığını bilmiyorum ama henüz dilimize çevirilmiş değil. Roma dönemini ve arena savaşlarından hoşlanıyorsanız bu seri, kesinlikle tavsiye edebileceğim bir seridir.
Uzun zamandır okuduğum gerilim romanlarının en iyisiydi. Merak ve kitaba olan ilgi baştan sona kadar canlı tutulmuş, zekice kurgulanmış. Bir an bile okurken sıkılmadım, aksine olayları öğrenmek için can atarak okudum. Kitabın sonu hiç beklemediğim bir yere hiç beklemediğim bir şekilde bağlandı, hayran kaldım. Yalnız küçük bir uyarı; Evde yalnız kalmaktan korkanlar, paranoyakça duygulara sahip olanlar kesinlikle okumasın.
Kısa hikayelerden oluşan bu kitap, benim için tam bir hayal kırıklığı. İsminin güzelliğine kanıp, kitaptan beklentimi oldukça yüksek tutmuştum. Ancak birkaç sıradan diyebileceğim hikaye dışındakiler, bana göre tam bir rezaletti. Anlattığı konuyu ya da ülkenin durumunu bilmediğim için öyle olduğunu düşündüm ama öyle bile olsa; insan anlamasa bile, anlamlandırmaya ya da arada kalan boşlukları araştırıp doldurmaya çalışır ama buradaki hikayeler ona bile olanak bırakmıyordu. Birkaç kez yarıda bırakmalıyım diye düşündüm ama sonuna kadar belki bir ümit güzel bir hikaye çıkar diyerek okudum. Kesinlikle zaman kaybıydı.
Rachel Gibson, ilk kez okuduğum bir yazar. Bundan 10 yıl önce kitaplarından birini okusaydım sanırım beni oldukça tatmin ederdi ama şimdi basit ve sade hikayesi benim için oldukça sıradandı. Kolay okunuyor evet ve yazar kendini de kesinlikle okutuyor ama öyle ahım şahım bir kitap olduğunu düşünmüyorum. 'Son' ibaresinden sonraki sayfada şöyle bir yazı var: "Kendi hikayenizden sıkıldığınızda, romantik bir kitap okumak iyi gelir." Kesinlikle bu düşünce ile romantik kitapları ya da filmleri izliyorum ama bu kitaptan çok daha iyileri olduğunu düşünüyorum.
Bu kitabı okurken güldüm, ağladım, keşke dedim, acaba dedim, belki dedim, umut doldu kalbim, kıskandım hatta, hatta dedim ki keşke bu hikayede ben de yaşayabilseydim... Kısacası ben bu kitabı çok sevdim. Debbie Macomber zaten sevdiğim bir yazar ama son birkaç kitabında özellikle tekrar tekrar ayni şeyleri yazdığı için biraz ara vermiş, belki de başka kitabını okumamalıyım demiştim. Ancak bu kitap gerçekten bambaşka. Bildiğimiz Debbie gibi değil ama bir yandan da ayni onun gibi. Kitabın sonuna doğru bir ara neden bitirmedi de kitabı uzattı diye düşündüm, ama kitabı bitirdiğimde hak verdim. Öyle olmalıydı. İnsanoğlunun hatalarından ders almadığını ve çok kolay unuttuğunu, kendi kendini bir kısır döngü içine sokup mutsuz olmaktan sadece kendinin sorumlu olduğunu okumak beni etkiledi. Yani evet, ben bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Okunmalı.