Roman şimdiki ve geçmiş zaman olmak üzere iki kısımda işleniyor. Şimdiyi anlatan her an oldukça boğucuydu. Öyle ki kitaba başladığımda yarım bırakmayı düşündüm. "İnsanlar bu kitabı neden bu kadar sevmiş ki?" sorusu yakamı bırakmayınca devam ettim. O zaman anladım. Çünkü geçmişin anlatıldığı her ayrıntı fazlasıyla güzel. Kitabın ortalarındaki malum anda, bir el kalbimi sıktı. Roman bitti ama bu his geçmedi. Uzun zamandır böyle hüzünlü bir kitap okumamıştım. Karakterlere (özellikle Tuna'ya) sarılabilmeyi çok isterdim. Kitabın sonlarında, karakterlere de kendilerini anlatmaları için söz hakkı verilmesi çok güzel düşünülmüş. Keşke her kitapta olsa aslında. Yarım bırakmadığım için mutluyum.